Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
-Atı neden yalnız bıraktın? -Eve yârenlik etsin diye evladım Zira evler ölür terk ederse sakinleri...
Sayfa 48
“Acaba başkalarının ruhuna yuvalanma alışkanlığımdan mıdır, kendimi onların gördüğü gibi ya da beni fark etseler görecekleri gibi görmem? Herhalde. Beni sahiden tanımış olsalar ne hissedeceklerini anladığım andan itibaren, gerçekten böyle hissediyorlarmış, nasıl hissettiklerini de şimdi, şu anda ifade ediyorlarmış gibi oluyor her şey. İnsanlarla yârenlik etmek benim için bir azap. Başkalarını kendimde taşıdığım için, uzaktayken bile, gene de görüşmeye mecburum onlarla. Yapayalnızım, kalabalıklarca kuşatılmışım. Kendim dışında kaçabileceğim hiçbir yer yok.”
Reklam
Ben şimdi dolan gözlerim daha taşmadan onlara yarenlik edecek, damlalarına katık olacak, kirpik uçlarıma yarenlik edecek dualar mırıldanıyorumdur.
Anladım ki, ne anlatırsam anlatayım, önemli değildi; önemli olan bir cumartesi akşamı evde annemle oturup yârenlik etmemdi.
“ Bazen elli dokuzuncu yaprak ile yüz altmış ikinci yaprak karlı bir gece kurt uyumalarının işitildiği bir kervansarayda karşılaşırlar , yarenlik ederken aynı kitap için çalıştıklarını anlayıp , odalarından çıkarıp getirdikleri sayfaların hangi mesnevinin neresine düştüğünü , birbirlerine göre yerlerini anlamaya çalışırlardı . “
Yarenlik, ahbaplık ve kardeşlik bahsi İkiyüzlüce ve lafta olamaz ki Yarenlik kolay değil, cefalı iştir Yarenlikten de ancak vefa beklenir Sonda vefa göstermeyeceksen eğer Baştan göze alma sen, cefadır meğer!
Sayfa 70 - Dara YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Belirsizliklerle dolu bir dünyayla başa çıkmak için içimize dönüyoruz; dışarıdan yalıtıldıkça dünya giderek daha da belirsizleşiyor ve içe dönüklüğümüzden başka yarenlik edecek bir şey bulamıyoruz.
Yaşamı Mesih'in yaşamını taklit edenler Mesih'in dirilişi gibi şeylerden kuşku duymazlar. Neden? Çünkü yaşamları öyle yorucu, gündelik çilelerle öyle doludur ki boş boş oturup nedenlerle ve kuşkuyla yarenlik edemez, taş mı makas mı kâğıt mı diye oyunlar oynayamazlar. Dahası, bizatihi ihtiyaç, kuşkuyu yatıştırır.
Dünya bizi türlü zalimliklere zorluyor, ancak zalimleşir­sek ayakta kalabileceğimizi düşünüyoruz. Ben de diyorum ki zalimliğin, kaba gücün, hodbinliğin, bencilliğin aksine mer­hamet, dostluk, yarenlik, diğerkamlık. .. Yani fıtrata dönüş, kalbe dönüş ... Başkalarının ıstırabına ilgi duymak mı işin sırrı? İnsan kendi kabilesinden olmayan kişi için de dertleni­yorsa merhamet sahibidir. Bütün çocukları seviyorsa, ken­disine değmeyen insanların acılarıyla da hemdert oluyorsa merhametlidir.
Ateşte yanmaya cesaretin yoksa ,kavrulmaya yüreğin elvermiyorsa, çölde yolunu şaşırmayacaksan Mecnun'a ne diye yarenlik etmeye kalkarsın?
Reklam
Gidenler Gitti Alişim!
Kasnağından fırlayan kayışa Kaptırdın mı kolunu Alişim! Daha dün öğle paydosundan önce Zillerinin gitti ayakları Yazıldı onunda raporu “ihmalden!” Gidenler gitti Alişim Boş kaldı ceketin sağ kolu Hadi köyüne dön diyelim Tek elle sabanı kavrasan bile Sarı öküz gün görmüştür, Anlar işin yüzünü! Üzülme Alişim, sabana geçmezse hükmün Ağanın davarlarına geçer… Kim görecek kepenk altında eksiğini Kapılanırsın boğaz tokluğuna. Varsın duvarda asılı kalsın bağlaman Beklesin mızrabını Sağ yanın yastık ister Alişim Sol yanın sevdiğini. Kızlarda emektar sazın gibi Çifte kol ister saracak!
Emirlerin en makbülü âlimlere yarenlik edendir. Âlimlerin en kötü emirlere yarenlik edendir.
Özsaygı denilen şey vardı onlarda, temiz şeyleri, hayatın inceliklerini önemseme vardı; benzerlerinden onları ayıran da buydu. Kolay arkadaşlık kuran kişiler değillerdi; ikisinin de hiçbir zaman gerçekten samimi oldukları kafa dengi dostları, yarenlik ettikleri gönüldaşları olmamıştı. Aslında arkadaşlık güdüleri güçlüydü ama yine de yalnız kaldılar, çünkü hem o güdüyü, hem de temiz ve düzgün yaşama isteklerini aynı zamanda elde etme imkânı bulamamışlardı.
Küçük taş ne kadar da şen Yolda avare ve tek başına gezinirken, Ne meslekte yükselmek gibi kaygıları var, Ne de korkutuyor gözünü zorunluluklar; Kahverengili ala mantosunu Giydirmiş üzerine gelip geçtiği bu evren; Güneş kadar hür, Yarenlik eder ya da parıldar tek başına, Mutlak görevini getirirken yerine Gündelik hayatın sadeliğinde.
Çalışma veya dinlenme saatlerinde yutarcasına, kitap okuyor, lüzumsuz ka­ğıtlara şiirler, makaleler çiziktiriyor, işçilerle yarenlik edi­yordu. Zamanla bir hatip gibi rahat, düzgün ve uzun konuşabildiğini gördü.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.