Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Entropi -Termodinamiğin 2. Yasası
Termal işlemlerde yönü belirler. Suyun yukarıdan aşağıya akması, ısının sıcaktan soğuğa akması gibi olayların yönünü entropi belirler. Tüm termal işlemlerde entropi ya sıfırdır ya da pozitif. Eğer entropi sıfır ise işlem geri döndürülebilir, eğer pozitif ise işlem geri döndürülemez. Entropi termal süreçte yapılan bir işi ve verilen iç enerjiyi
undefined
Eski Ahit Peygamberlerinin karşı olduğu putlar, ya da ağaçlar, tepelerdi; günümüzün putlarıysa liderler, kurumlar, özellikle de devlet, ulus, üretim, yasa ve düzen ile insanın ürettiği her şeydir. İnsanın Tanrıya inanıp inanmadığı, putları yadsıyıp yadsımadığı sorunu yanında önemsiz kalmaktadır. Yabancılaşma kavramı, Kutsal Kitaptaki putçuluk kavramıyla aynıdır. Her ikisi de, insanın kendi yarattığı şeylere ve kendisinin oluşturduğu koşullara boyun eğmesi anlamına gelir. Tanrıya inananlarla inanmayanları ayıran şey ne olursa olsun, ortak geleneklerine bağlı insanları birleştiren tek bir şey vardır: Putçuluğa karşı savaş ve hiçbir şeyin ve hiçbir kurumun Tanrının yerini alamayacağı inancı, ya da Tanrıya inanmayan kişinin ağzıyla söylersek, hiç-birşeye ayrılmış olan o boşluğun yerini hiç bir şeyin alamayacağı inancı.
Sayfa 147 - PayelKitabı okudu
Reklam
" Olgunluk "kavramı garip bir şeydir okuma alanında. Belli bir yaşa gelene kadar, belli okumaları yapacak yaşta değilizdir, pekâla. Fakat, iyi şarapların tersine iyi kitaplar yaşlanmazlar. Raflarımızda bizi beklerler ve yaşlanan biz oluruz.
Sayfa 119 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Bir arada yaşama bahtsızlığına uğramış olduğumuza göre, hiç aklımızdan çıkarmamamız gereken en önemli nokta şudur: Eğer yasalarımız olmasını istiyorsak, bunun tek çaresi, mümkün olduğu kadar az yasamız olmasıdır. Ben devlet denen ahlak dışı kavramı ölçmekte kullanabileceğim hiçbir ahlaki standart bulamıyorum. Onu ancak, toplumun her üyesinden zorla sızdırdığı zamanla, düşünceyle, parayla, çabayla ve itaatle ölçebiliriz. Devletin değeri ve uygarlık düzeyi, bu sızdırmalarla ters orantılıdır. Bir insanı, kendi seçtiği koşullar dışında hiçbir koşullar demeti altında çalışmaya zorlayacak yasa olamaz. Tıpkı işverenin de o koşullan kabul etmeye zorlanamayacağı gibi. Aynı ya da ayrı görüşte olma özgürlüğü, bizim türümüzde bir toplumun temelini oluşturur ve greve gitme özgürlüğü de onun bir parçasıdır.
"Bir arada yaşama bahtsızlığına uğramış olduğumuza göre, hiç aklımızdan çıkarmamamız gereken en önemli nokta şudur: Eğer yasalarımız olmasını istiyorsak, bunun tek çaresi, mümkün olduğu kadar az yasamız olmasıdır. Ben devlet denen ahlak dışı kavramı ölçmekte kullanabileceğim hiçbir ahlaki standart bulamıyorum. Onu ancak, toplumun her üyesinden zorla sızdırdığı zamanla, düşünceyle, parayla, çabayla ve itaatle ölçebiliriz. Devletin değeri ve uygarlık düzeyi, bu sızdırmalarla ters orantılıdır. Bir insanı, kendi seçtiği koşullar dışında hiçbir koşullar demeti altında çalışmaya zorlayacak yasa olamaz. Tıpkı işverenin de o koşulları kabul etmeye zorlanamayacağı gibi. Aynı ya da ayrı görüşte olma özgürlüğü, bizim türümüzde bir toplumun temelini oluşturur ve greve gitme özgürlüğü de onun bir parçasıdır."
Eğer yasalarımız olmasını istiyorsak, bunun tek çaresi, mümkün olduğu kadar az yasamız olmasıdır. Ben devlet denen ahlak dışı kavramı ölçmekte kullanabileceğim hiçbir ahlaki standart bulamıyorum. Onu ancak, toplumun her üyesinden zorla sızdırdığı zamanla, düşünceyle, parayla, çabayla ve itaatle ölçebiliriz. Devletin değeri ve uygarlık düzeyi, bu sızdırmalarla ters orantılıdır. Bir insanı, kendi seçtiği koşullar dışında hiçbir koşullar demeti altında çalışmaya zorlayacak yasa olamaz. Tıpkı işverenin de o koşullan kabul etmeye zorlanamayacağı gibi.
Reklam
Bir arada yaşama bahtsızlığına uğramış olduğumuza göre, hiç aklımızdan çıkarmamamız gereken en önemli nokta şudur: Eğer yasalarımız olmasını istiyorsak, bunun tek çaresi, mümkün olduğu kadar az yasamız olmasıdır. Ben devlet denen ahlak dışı kavramı ölçmekte kullanabileceğim hiçbir ahlaki standart bulamıyorum. Onu ancak, toplumun her üyesinden zorla sızdırdığı zamanla, düşünceyle, parayla, çabayla ve itaatle ölçebiliriz. Devletin değeri ve uygarlık düzeyi, bu sızdırmalarla ters orantılıdır. Bir insanı, kendi seçtiği koşullar dışında hiçbir koşullar demeti altında çalışmaya zorlayacak yasa olamaz. Tıpkı işverenin de o koşullan kabul etmeye zorlanamayacağı gibi. Aynı ya da ayrı görüşte olma özgürlüğü, bizim türümüzde bir toplumun temelini oluşturur ve greve gitme özgürlüğü de onun bir parçasıdır.
Son olarak, pratik akıl idemizde, bir ahlâk yasasının çiğnenmesiyle birlikte gelen bir şey daha vardır: bu çiğnemenin bir ceza hak etmesi . Şimdi ceza kavramının kendisi, mutluluktan pay almayla bağdaşamaz. Çünkü cezalandıran, bu cezayı bu amaca yöneltme gibi, aynı zamanda iyi bir niyete sahip olsa bile, yine de ceza, ilk önce, sırf fena bir şey
“Lacan, bu her zaman çoktan kaçırılmış olan kavuşmanın temsilcisine “objet petit a(utre)” adını vermişti, arzunun sebep nesnesi olarak “küçük öteki” ( “büyük öteki” ise simgesel düzendir, dil, yasa, iktidar, kültür, gelenek din vb.) Lacan’ın “sisteminin” düşünce ve pratiğinin pivot kavramıdır, ama aynı zamanda en kaygan, en az tanımlı kavramı... hep eksik kalandır, varolan ya da ele geçen bir “nesnede” eksik kalan, çünkü o nesneden fazla (“artık”) olan kısmı; yitirilmiş bir hazzın hatırlatıcısı ve bir “Mutlak Yapıtın” elimize geçebilen kırıntısı. İki nokta eklemeliyiz. O yitirilmiş haz retrospektif bir gerçekliktir, ancak yitirildiği anda, yitirildiği için ortaya çıkar, bir etkinlik haline gelir. Yokluğuyla kışkırtılır. İkincisi objet a’nın imgesi yoktur, fotoğrafı çekilemez; geçici temsilciler bulur ama kendisi gösterilebilir değildir- bir şekilden bir yüzden çok bir ifadedir; ifadeden de çok ifadenin sönerken belirmesi- ve tersi. Böylece cennet ve cehennem haline gelir hayatımız.”
253 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.