Çok seven kişi çok da çalışır ve çok şey başarabilir, sevgiyle yapılmış bir iş iyi yapılmıştır. İnsan birtakım kitapları okuduğunda çarpılıyor, derinden etkileniyorsa, bunlar yürekten, yalınlıkla ve alçakgönüllülükle yazıldıkları içindir. Gerçekten anlam taşıyan az söz söylemek, kuru gürültüden başka bir şey olmayan, kolay söylendiği kadar yararsız olan bir araba laf etmekten daha iyidir. Sevgi insan yüreğindeki en iyi ve en soylu şeydir, özellikle de tıpkı ateşteki altın gibi hayatın içinde denemeden ve sınamadan geçtiğinde; çok seven, ikircim ve kuşku duymuş olsa bile, o ilahi ateşi canlı tutan, ezelde var olana ve hiç ölmeyecek olana dönen kişi mutlu ve iç dünyasında güçlü olur. Gerçekten sevilmeye değer şeyleri sadakatle sevmeyi sürdürebilirse kişi, sevgisini anlamsız değersiz, önemsiz şeyler için ziyan etmezse, zamanla daha çok ışığa kavuşacak güçlenecektir. İnsan belli bir meslek ya da belirli bir zanaatta ne denli erken usta olmaya çalışırsa, mümkün olduğunda bağımsız bir düşünce ve davranış tarzı benimserse, kendi kesin kurallarını ne kadar eksiksiz uygulayabilirse, o kadar sağlam bir karaktere sahip olabilir; bütün bunları yaptı diye dar kafalı olması da gerekmez ayrıca. Bunları bir an önce yapmak akıllıca bir şey çünkü yaşam kısa, zaman çok çabuk geçiyor. İnsan bir tek konuda tam anlamıyla ustalaşırsa ve o tek konuyu çok iyi anlamışsa, fazladan daha birçok şeyi de derinden kavrayacak, anlayabilecektir.
koza. devasa bir binlerce koza.
istediğim gibi olmak istiyorum -çılgınlık perdesinin ardında. bütün gün çiçeklerle ilgileneceğim; acıyı, aşkı ve şefkati resmedeceğim, başkalarının aptallıklarına yürekten güleceğim, herkes benim için, “zavallı, çıldırdı,” diyecek, özellikle de kendime güleceğim. öyle bir dünya kuracağım ki, ben yaşadığım sürece, bütün dünyalarla uyum içinde olacak. yaşayacağım gün, saat ya da dakika, hem bana hem de herkese ait olacak. devrim, biçimle rengin uyumu ve her şey bir yasaya bağlı olarak hareket etmekte. bu yasa, yaşam. kimse kimseden ayrılamaz. kimse kendisi için mücadele etmez. her şey her şeydir ve tektir. endişe ve acı, haz ve ölüm, bunların tümü var olmak için bir süreçten başka bir şey değil. devrimci mücadele, bu süreç içinde akla açılan bir kapı. aşk, çocuk. bilim. yaşarken karşı koyma istemi, sağlıklı neşe. sonsuz minnettarlık. ellerdeki gözler ve bakışlardaki dokunma. meyvenin temizliği ve yumuşaklığı. insanın yapısının temeli olan koca omurga kemiği. göreceğiz, öğreneceğiz. hep yeni bir şeyler vardır. ve bunlar, hâlâ yaşayan eski şeylerle bağlantılıdır.
Sayfa 283Kitabı okudu
Reklam
‘Moda sadece giysilerde var olan bir şey değildir, moda soluduğumuz havadaki şeydir. Bir rüzgardır, geldiğini hisseder, kokusunu duyarsınız. Moda, fikirlerle, yaşam tarzlanyla, olan bitenlerle ilgilidir.’
"Evrenin özünü irade olarak kabul edersek," der Schopenhauer, "bu iradenin nesnelliğinin, doğanın karanlık güçlerinin bilinçsiz dalgalanmalarından, insanlığın tamamen bilinçli eylemlerine kadar tüm olgularda var olduğunu kabul edersek şu sonuca varırız: Tüm olgular, iradenin kendi kendini yok etmesiyle ortadan kaybolur. Evreni oluşturan nesnelliğin tüm seviyelerindeki amaçsız ve rahatsız eğilim, o daimi çaba ortadan kalkar ve muvaffak olmuş çeşitli yaşam formlarının da sonu gelir. Form kaybolduğunda, zaman ve mekân gibi o forma bağlı olan olgular da ortadan kalkacaktır, ta ki formun nihai temeli de ortadan kalkana kadar: özne ve nesne. İrade olmazsa, olgular da olmaz, böylece bir evren de var olamaz. Elimizde kalan tek şey elbette hiçlik olacaktır. Fakat hiçliğe giden bu yolda karşımıza çıkan şey bizim doğamızdır, yaşama isteğimizdir. Bizi ve evreni var eden şeydir. Hiçlikten bu denli korkmamız, ya da yaşamaya bu denli istek duymamız şu anlama gelir. Biz sadece bu yaşama arzusundan ibaretiz ve bu arzu dışında hiçbir şey bilmeyiz. Böylelikle, iradenin tümüyle yok oluşundan geriye kalan ise elbette hiçliktir, öte yandan iradeyi dönüştürmüş ve vazgeçmiş kişiler için, tüm güneşleri ve galaksileriyle bizim için öylesine gerçek olan evrenimiz, bir hiçtir.
Sayfa 50 - Ren yayınlarıKitabı okudu
Her parçacıkta bir dualite yaratarak, kendi-kendini-dengeleyen ve asla hareketsiz kalmayan aktif bir Evren yaratırsınız. ( Böyle olmasaydı, durağan, değişmeyen ve yaratıcı olmayan bir evren olurdu. Kutupluluk olmadan yaşam olmazdı. ) Yaşam atomik parçacıklarda bir dualiteye, bir kutupluluğa sahip olarak yaratılır. Yaşam Evren'in var olması için gerekli olan şeydir. Yaşam TASARIM'ın ta kendisidir.
Sayfa 75 - AKAŞAKitabı okuyor
Ölümlülük acısı insanları Tanrı'ya benzetir. Yaşamı sürdürmekle bu denli meşgul olmamızın nedeni ölmek zorunda olduğumuzu bilmemizdir. Geçmişi korumamızın ve geleceği yaratmamızın nedeni ölümlülüğün farkında olmamızdır. Ölümlülük en başından itibaren bizimdir; ama ölümsüzlük bizim kendimizin oluşturması gereken bir şeydir. ölümsüzlük yalnızca ölümün yokluğu değildir; ölüme karşı koymak ve onu yadsımaktır. Yalnızca ölüm, karşı koyulması gereken o amansız gerçeklik var olduğu için "anlamlı"dır. Ölümlülük olmadan ölümsüzlük de olmaz. Ölümlülük yoksa, tarih, kültür -insanlık- da yoktur. Olanağı ölümlülük "yaratmıştır": Bunun dışındaki her şey ölümlü olduklarının farkında olan insanlar tarafından yaratılmıştır. Şansı ölümlülük tanımıştır; insana özgü yaşam biçimi, bu şansın var olmasının ve kullanılmış olmasının sonucudur.
Sayfa 17 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyacak
Reklam
250 öğeden 371 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.