Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anne
Bırak kalsın masada ekmek, testide su Ayna puslu, pencere camı kirli Bırak kalsın saçların dağınık, gözlerin uykulu. Saksıdaki çiçek susuz, kedi yalını bekler bir köşede Bırak kalsın meyva ağaçta, kırlangıç havada Dama düşen ince yaz yağmuru... Yoruldun artık, bütün gün didinip durdun Toprak bile, gök bile, deniz bile bir yerde yorulur Bırak kalsın süpürge duvarda, sabun kovada Anne, gel yanıma otur. Ahmet Erhan
Sayfa 548Kitabı okudu
Anne
Bırak kalsın masada ekmek, testide su Ayna puslu, pencere camı kirli Bırak kalsın saçların dağınık, gözlerin uykulu. Saksıdaki çiçek susuz, kedi yalını bekler bir köşede Bırak kalsın meyve ağaçta, kırlangıç havada Dama düşen ince yaz yağmuru ... Yoruldun artık, bütün gün didinip durdun Toprak bile, gök bile, deniz bile bir yerde yorulur Bırak kalsın süpürge duvarda, sabun kovada Anne, gel yanıma otur.
Reklam
MUHAMMED FAZIL PAŞANIN BAĞDAD'DAKİ HAYATI VE HAYVANLARA MERAKI Babam, pek az zamanda bir çok dostlar edinmiş, tevazu, güzel ahlaki, cömertliği ve mertliği ile kendini herkese, her millete sevdirmişti. Hele zeki Araplar onun ne cevher olduğunu çabuk anlamışlardı. Meraklı olduğu bir çok hayvanları toplamış, at ve kısraktan başlayarak bir
elveda mertlik, paslan artık kılıcım, sussun davullar, evet, o aşık oldu, artık hepsinin efendisidir aşktır. yardımıma gel ey kafiyelerin doğaçlama tanrısı, eminim bir sone yazmam gerektiğine. kalemim yaz; çünkü hazırım kocaman ciltler doldurmaya.
Çoğaldı gitgide yokluğun dağ gibi Atılmış üzerime ağ gibi Zaman ilaç değil yanmaya alıştıran Hepsi sönse de yanan tek bir çerağ gibi Kim bilir kaç ilkbahar, yaz, sonbahar, kış Aylar, mevsimler derken seneler sensiz geçti Büyüdü, ağaç oldu çoktan ektiğimiz fidanlar Gölgesinde kaç gün, geceyi zor etti Uzayıp giden yollara kitlenmiş gözlerim Tükenmiyor ümit, bir olmaz'ı bekliyorum Bulur mu bulur benide günün birinde bir mucize Duayı duaya ekliyorum Dön, dayanamıyorum artık Dön, bu ne çok yalnızlık Çık, gel ne olursun apansız Hadi dön, hadi dön, yalansız
Sayfa 78 - Dön-2009Kitabı okudu
Reklam
Pyramus! Konuş ! Konuş! Dilini mi yuttun? Ölmüş! Ölmüş! Güzel gözlerini, kara toprak mı örtecek? Bu dudaklar, kiraz burun, sarı papatya yanaklar gitti! Gitti! Aşıklar o pırasa yeşili gözler diye haykırın! Gel ey zalim kader! Gel! Gel! Kanı çekilmiş eller, gelin dondurun benim de kanımı! Yaşamak neye yarar sevgilimi hayata bağlayan ipekten halat koptuktan sonra! Yeter sus artık dilim! Gel ey hançer, gel de delik deşik et bağrımı!
Bırak kalsın masada ekmek, testide su. Ayna puslu, pencere camı kirli Bırak kalsın saçların dağınık, gözlerin uykulu Saksıda çiçek susuz,kedi yalını bekler bir köşede Bırak kalsın meyve ağaçta, kırlangıç havada Dama düşen ince yaz yağmuru... Yoruldun artık, bütün gün didinip durdun Toprak bile, gök bile,deniz bile bir yerde yorulur Bırak kalsın süpürge duvarda,sabun kovada Anne, gel yanıma otur.
Sayfa 137Kitabı okudu
Bırak kalsın masada ekmek, testide su Ayna puslu, pencere camı kirli Bırak kalsın saçların dağınık,gözlerin uykulu. Saksıdaki çiçek susuz, kedi yalını bekler bir köşede Bırak kalsın meyve ağaçta, kırlangıç havada Dama düşen ince yaz yağmuru... Yoruldun artık, bütün gün didinip durdun Toprak bile, gök bile, deniz bile bir yerde yorulur Bırak kalsın süpürge duvarda, sabun kovada Anne, gel yanıma otur.
ne kadar su içinde yattım ne kadar kulak verdim ne kadar umdum umutlandım, o büyük o güzel şehir geliyor seni sevdim çünkü saatin bir zamanı haber veriyor saatin artık sol kolunda her şeyi bir bir veriyor ne bakışlar ne uzaklar ne onun en güzel aksi ne uzaklar ne akisler her şeyi hiçbir veriyor ne ki akşam ne ki yıllar işte güneşler
Sayfa 374Kitabı okudu
239 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.