Sanırım hoş bir insan olarak algılanıyordum; sevilen, birlikte vakit geçirmekten hoşlanılan biriydim ve beni tanıyanların çoğu mutlu bir insan olduğumu söylerlerdi.
Sanatı anlamak için yalnızlığı anlamalıyız diye lafa giriyorsa biri bulunduğunuz mekanı terkedin ve o kitaba bulaşmayın. Kapatın kütüphanenizin ücra bir köşesine tıkıştırın yoksa peşinizi bırakmaz,uyku bile haram olur,sabah işe şiş gözletre gidersiniz. Ve bu giriş Blanchot tsrafından yspılmışsa lanetlendiniz demektir. Bir Blanchot kitabi yarım
SPOILER
Malum kitaplardaki pedofili olaylarından sonra çevremdeki kitap okuyan arkadaşlarımdan da şu kitapta da varmış, bu kitapta da tecavüz varmış gibi konuşmalar duydum. Başta hemen lanetlemeye girişirken sonraları doğruluğundan pek emin olmamaya başladım açıkçası. Bu yüzden bir iki tanesini açıp okuyayım, emin olduktan sonra lanetlemeye
+Hey! öteki insan...
-Bana mı dedin?
+Evet sana dedim...
-Peki neden?
+Neden mi? Çünkü renk olarak bizden farklısın...
-Siz kimsiniz?
+Biz, teni güneşten korunmuş beyaz adamız siz teni güneşte kavrulmuş zencisiniz.
-Bütün fark bu mu? Seni benden farklı kılan sadece tenin mi?
+Evet...
-Sen bir zavallısın sesli klavye bile senden daha insan, o bile
Yıldız Ramazanoğlu son aylarda Roger Garaudy okumaları yapmakta idi. Okumalarının sonucunda Garaudy’nin Türkçedeki mütercimi Cemal Aydın ile uzun, dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdi. Garaudy üzerine yapılmış bu derinlikli ve ne yazık ki bir “ilk” olan önemli söyleşiyi sizlere sunuyoruz.
Cemal Aydın, 1948 Isparta, Şarkikaraağaç doğumlu. İstanbul
Hanok’un kitabı
Yazıya başlamadan önce belirtmeliyim ki internette bu konuyu bu kadar ciddi işleyen kimse yoktur. Yerli-yabancı hiçbir sitede bu kadar ayrıntılı ve geniş bir Enoch yazısı bulamazsınız çünkü günümüzde yazarlık nedense bir başkasından copy-paste ederek yayım yapmak sanılıyor. Ancak ben Enok dahil İncil, Tevrat, Zebur, Kuran ve daha
Ben sana ölümün kıyısında yaşama tutunmuş bir hayattan geliyorum...
Ötesi berisi olmayan sadece ötelenmiş bir hayatın en ince ipine tutunmuş. Kaybedecek birşeyi olmayan ama sürekli kazanmaya çalışılan hayatın tam içinden...
Kitabı okurken aslında merak ettiğim tek bir konu vardı.
Bunca olumsuz satırları kaleme alırken Sevdiği insan
Birinci vazifen,
Bu kitabı oku! Oku ki tarihine yön veren bu muhteşem, insanüstü dehaya sahip insanı daha iyi tanı.
İkinci vazifen,
Bu kitabı okuttur. Okut ki sayende birçok Vatansever daha doğru kararlar verebilsin bu Adam gibi Adam için. Peki kim bu ADAM? Elbette MUSTAFA KEMAL ATATÜRK...
O'nun hakkında bir sürü şey yazıldı,
Kitabımız 8 öyküden (Sisli Dağların Tepesi, Göz Kamaştıran Gölgeler, Melusina[!], Bir Sepet Su, Meyan Kökü Ağacı, Öfkeli Tepe, Uyurgezer Ayı{!}, Yakala Dünyayı) oluşuyor. Görsellerle süslü sımsıcacık bir hikâye zinciri. Özellikle görseller çok güzel ve en başından ben şunu düşündüm: Eğer bu hikaye güzel olursa –ki çocuklar için yapılan çizgi
Italo Calvino’nun romanı Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu’nun incelemesini okumak üzeresin. Rahatla, Dikkatini okuduğun yazıya iyice bir ver. Diğer tüm düşünceleri at kafandan. Bırak çevrendeki dünya kararıp gitsin. En iyisi kapıları kilitle; yan odada siyasetten, davalardan bahseden TV’nin sesini duymak zorunda kalırsın yoksa.
Büyük bir heyecan ile
Kitabı en sonunda bitirdim. İlk bölüm inceleme, ikinci bölüm ise bir öyküdür. Keyifli okumalar dilerim.
İlk Bölüm:
Maksim Gorki’nin bir eseri daha biter ve böylelikle onun gönlümde yükselişi tüm hızıyla devam eder. Bilemiyorum… Okuyacağım sürüyle kitap, tanışacağım onca yazar olacaktır lakin mümkün müdür? Gorki’nin samimiyetini, çocuksu ruhunu,