Bologna Üniversitesi'nde uzun yıllar öğretim üyeliğini takiben, Kaliforniya Üniversitesi'nde İtalyan Rönesansı Araştırmaları profesörü olarak çalışmaktadır. 1939, Torino doğumlu olan tarihçi, bugün genellikle "mikro tarih" olarak adlandırılan ve geniş ölçekli tarihsel çalışmaların bakış açısı dışında bırakılmış olay ve inanışların tarih olarak kurulup bilgi alanımıza dahil edilebilmesine ağırlık veren çalışma tarzının önde gelen uygulayıcılarından biri olarak tanınmaktadır.
"Dünyada yaratılan ilk yaratıklar melekler oldu, var olan en soylu maddeden yaratılmış oldukları için kibirlenerek günah işlediler ve yerlerinden oldular."
> Adaletin, hak ve hukukun, düşüncenin ve özgürlüğün bizler için daha da önemli olduğu şu son günlerde okumuş olduğum bu güzel kitaba dair incelemem ve düşüncelerimin aktarımıdır. Sen, “SPOİLER AVCISI” arkadaşım, sen bu incelememe sakın yaklaşma! Yaklaşsan bile, zahmete katlanıp okuyacağın bu incelemenin içeriğinden bırak bir spoiler bulmayı,
Menocchio okumayı seven ve okudukları ile gerçekleri sorgulamaya çalışan bir değirmenciydi. Kiliseyi Kutsal Ruh'un yönettiğine inanmadığını, papazlar kendi keyiflerine bakarken halkı da susturabilmek için ellerinin altında tutmak istediklerini ve ekonomik gücün de kilisenin kontrolünde olduğunu dile getiriyordu. Ayrıca İsa Mesih' in asla ebedi Tanrı olmadığını, İsa Mesih'in ebedi Tanrı olsaydı kendisini yakalayıp çarmıha germelerine izin vermeyeceğini, çarmıha gerildiğine göre Tanrı olamayacağını dile getirmesi üzerine, 28 Eylül 1583 te Menocchio, Engizisyon' a ihbar edildi. Sonrasındaki 104 günlük sorgulama sürecinde zaman, zaman affedilmesi yönünde fikirlerinden vazgeçtiğini belirten yalvarmaları olsa da Engizisyon cezalandırılmasına karar vermiştir.
Yaklaşık iki yıllık esaretten sonra bir takım şartlarla serbest bırakılsa da, yeniden depreşen fikirlerini dile getirmesi nedeniyle tekrar sorgulanmak sureti ile tutuklanarak idam edilmiştir.
Kitabın tanıtım yazısı fevkalade olayı güzel dile getirmiş, 16. Y.Y. sonlarında meydana gelen bu durum ile günümüz kıyasladığınızda insan ister istemez medeniyet ve insanlık ne kadar mesafe kat etti diye sormadan edemiyor…
16. Yüz Yıl da ki bir değirmencinin okuma hırsı, okuma azmi ve yanlışları dile getirme yürekliliğine hayran olmamak elde değil. Zor şartlarda ve baskı altında okumaya çalışan, sorgulayan bir insan ile her türlü imkanın elinde olmasına rağmen okumayan ve sorgulamayan şimdiki neslin muhasebesini sizlere bırakıyorum…
Tarihçiler arasında pek yaygın olmayan bir yeteneğe sahip Ginzburg; okuyucularını sıkmadan, ciddiyim; tek bir an dahi sıkmadan tarih yazabilir. Yine de romancılarda sıkça görülen bir akıcılıkla teori öğretmesi beni şaşırtıyor.
Her bölüm, belgelerin (belgeler derken Annales Okulu ve Nouvelle Histoire kavramından bahsediyorum) nasıl okunması