Cambridge Üniversitesi'nde okurken, öğrenimini yarıda bırakıp subay olarak I. Dünya Savaşı'na katıldı (1914). 1916'da yaralandıktan sonra, savaş üzerine çeşitli kitaplarla 1920'de ordunun resmi Infantry Training (Piyade Eğitimi) kılavuzunu yazdı. Bu kitapta 1917'de geliştirdiği “savaş talimi” sistemi ile 1917-18 yıllarında uygulanan sızma taktiklerinden esinlenerek ortaya attığı ve “genişleyen sel” adını verdiği hücum yöntemlerini anlattı. Liddell Hart hava gücünün ve mekanize tank savaşının ilk savunucularından biri oldu. Stratejiyi, “politik amaçların gerçekleştirilmesi için askeri olanakların kullanımı sanatı” olarak tanımlayıp, düşmanı yerinden sökmeyi ve direnme araçlarını azaltmayı amaçlayan “dolaylı yaklaşım”ı savundu. Kendi savaş deneyimlerine dayanarak harekat ve şaşırtma öğelerini ön plana çıkardı.
1924'te sakatlanan Liddell Hart, 1927'de yüzbaşı rütbesiyle emekliye ayrıldı. Ordudan ayrılınca, kendini askeri tarihe ve askerlik bilimine verdi. 1925-35 arasında The Daily Telegraph'ta askeri muhabirlik, 1935-39 arasında The Times'da askeri danışmanlık yaptı. General J.F.C. Fuller'in öğrencisi olan Liddell Hart daha 1926'da, zırhlı birliklerin yaygın olarak kullanıldığı mekanize orduyu savundu. 1937-38 yıllarında Savaş Bakanı Leslie Hore-Belisha'nın özel danışmanlığını yaptı ve savunduğu reformlardan birçoğunun uygulanmasını sağladı. Orduyu tank ve uçaksavarlarla donatma çabalarına komutanların birçoğu karşı çıktı.
Liddell Hart'ın yazıları, Birleşik Krallık ve Fransa'dan çok Almanya'da etkili oldu. Zırhlı savaşın Almanya'daki öncüleri, Fuller'in tankların kullanımı üzerine öğütlerinin yanı sıra onun “genişleyen sel” kuramını da benimsediler ve “yıldırım savaşı”nın (blitzkrieg) temel anlayışı olarak kabul ettiler. Bu savaş yöntemi 1939-41 arasında Avrupa'daki kara savaşlarında Alman orduları tarafından ustalıkla uygulandı. Liddell Hart, savaş boyunca Daily Mail'e yazdı. Nükleer caydırıcılığa güvenemediğinden , savaştan sonraki yıllarda konvansiyonel savunma güçleri üzerinde ısrarla durdu, topyekun savaş kavramına da karşı çıktı. 1966'da sir unvanı aldı.
Liddell Hart, birçok askeri biyografi ve askeri strateji yazısının yanı sıra, bir de II. Dünya Savaşı tarihi yazdı. 1966'dan sonra II. Dünya Savaşı'nı ele alan bir dergi çıkarmaya başladı.
Stalin, uzun zamandır Batılı güçlerin Hitler'e Rusya istikametinde doğuya yayılmasına imkan sağlama niyetinde olduklarının farkındaydı. Stalin'in, Sovyet-Alman Paktı'nı Hitler'in saldırgan
dinamizmini aksi yöne çevirebilecek uygun bir araç olarak görmesi
mümkündür. Başka bir deyişle Stalin, bu çevik yana çekilme hareketiyle en yakın ve muhtemel hasımlarını birbirleriyle çarpıştı
racaktı. Bu, az da olsa Sovyetler'e yönekn tehdidi azaltmalıydı ve
Rusya'nın savaş sonrası üstünlüğünü sağlayacak şekilde rakipleri
nin bitkin hale gelmeleriyle sonuçlanabilirdi.
Direniş görmedikleri her yerde ilerlemeye devam etmeleri alışkanlıklarıdır. Sanırım sadece kaplumbağanın kafasını uçurmadan önce yeterince çıkarmasını bekliyorsunuz. Kalitemizi tat tırmanız son derece önemli görünmektedir
"Beyaz adam, büyüsünün aksinin kanıtlanmasıyla egemenliğini kaybetmişti. Beyaz adamın zayıflığının fark edilmesi savaş sonrasında Avrupa'nın hakimiyetine ya da davetsiz müdahalelerine karşı Asya'daki isyanları besledi ve cesaretlendirdi."
Alıntılarla Yaşıyorum adlı YouTube kitap kanalımda bütün kitaplarını okuduğum yazarlar için detaylı okuma rehberleri paylaşıyorum. Daha çok arkadaşın bu bilgilerden faydalanabilmesi için paylaşabilirsiniz. ⬇️⬇️
İlk romanım
30dan fazla ülkeden yüz milyonlarca askerin katıldığı, 70 ila 85 milyon arası ölümle sonuçlanan, askeri personelden çok daha fazla sivilin hayatını kaybettiği ve sonuçları ile günümüzü biçimlendiren bu savaşı neredeyse gün gün, cephe cephe, tüm siyasi yansımalarıyla öğrenmek ister misiniz?
Savaşın askeri harekat detaylarını, ansiklopedik bir
Lıddell Hart'ı tanıyanlar onun ne kadar tarih için objektif ve güvenilir bir kaynak olduğunu bilirler. Kitapta generallerle yaptığı röportajları arşivlerde karşılaştırıp tekrardan teyit ettikten sonra kitaba eklemesi de hoşuma gitti.
Gelelim bu kitap nedir ne değildir.
Öncelikle kitap zırhlı motorize birliklerin nasıl savaşın kaderini değiştirdiğini, 1. Dünya Savaşı'nın ardından Almanya'nın ve diğer ülkelerinin harp doktrinlerinin nasıl değiştiğini, daha sonra da kronolojik sırayla objektif şekilde 1939'dan 1945'e kadar savaşın seyrinin nasıl değiştiğini birinci ağızdan Alman Generallerle yaptığı bizzat görüşmelerden aktarıyor. Savaş tamamıyla Almanların gözünden anlatılıyor.
Savaşın zorlukları, neden kaybedildiği, stratejiler komutanlar arası iletişim problemleri hepsini teker teker ele almış.
İkinci Dünya Savaşına ilgi duyan herkese şiddetle tavsiye ediyorum. Savaşa kaybedenlerin gözünden bakmak da bir şeydir.
Sayın Selçuk Uygur'a dilimize bu eseri kattığı için çok teşekkür ediyorum. Ama Selçuk Uygur'un da belirttiği gibi kitabın çevirsinde bir takım problemler olmuş. Kitabı okurken dilinin biraz ağır olduğunu fark ettim. Selçuk Uygur da bundan bahsetmiş. Bunun yanında askeri terminolojiden de sıklıkla yararlandığı için zorladığını düşünüyorum. Keyifli okumalar. :)
Hitler komutanlarını dinleseydi ve ordunun yeri geldiğin de savunmak için geri çekilme istediğini kabul etseydi savaş sonucu çok farklı olabilirdi. Kitapta ordu komutanlarının anlatımı ile hitlerin karar verirken komutanlarının verdiği çoğu fikri dinlememiş daime kendi bildiğini okumuş.