sana bugün çok üzüldüm diyebilseydim, sana bugün ve yarın çok üzüldüm diyebilseydim, sana yarın ve sonraki gün ve daha sonraları, ben çok üzgünüm diyebilseydim.
ben üzülmek için mi doğdum ibrahim.
ellerim titremek gözlerim dolmak dudaklarım bükülmek için mi benim.
kapalı kapılar bir daha kapanıyor. açılmaya niyeti yok hiçbirinin. o araba buradan geçmez diyorlar. nereden geçer peki. sana nasıl gelinir geri nasıl dönülür ayaklarım yok mu benim. ben beklemek için mi doğdum ibrahim. uzaklara dalmak iç çekmek kök salmak için mi.
içimde bir dikenli çalı. sağa sola döne dolaşa takılıyor ne yapsam faydasız. hasta değilim ama iyileșmek istiyorum. ışıklar sönmesin güneşi ikna edemiyorum., ben dermansız derde mi doğdum ibrahim. sesim kısılmak belim bükülmek hâlim bakılmak için mi.
doğru söyle.
dert ben miyim. dert ben miyim. dert ben miyim.
senin ismin mübarek nefesin de öyledir belki. bir inşirah okusan. geçer miyim.
günaydın yaşamak varken payına bank düşenler, dünyanın kalabalık olduğunu sen olmayınca anlayanlar, sevdiği uğruna muhteşem hatalar yapanlar, yaşamadığı hayatın yüzünden ölenler, yerde ekmek görünce öpüp alnına koyanlar günaydın.
günaydın benim bir kez gülmene ihtiyacım var.
Günaydın yaşamın kesik bir yerinde günleri unutmaya çalışan, yoldan geçenlere durmadan gülümseyen çocuk.
Her sabah uyanmaktan sıkılanlar,
Bakan olmak için dilekçe veren taşra memuru,
Seslenen kim diye dönüp bakmayan bezginler, günaydın.
Günaydın
Güz geldi, koynumda kara sevda...