1962'de Manchester Üniversitesi'nden ve 1967'de Drew Üniversitesi'nden mezun oldu. 26 yıl çeşitli üniversitelerde İnsanlık eğitimi dersleri verdi. Halen Washington DC'de özel pratikte lisanslı bir Jungian analisti olarak görev yapıyor. Uzun yıllardan beri Houston, Teksas'ta bulunan Jung Eğitim Merkezi'nde İcra Direktörü olarak görev yapmıştır ve şu anda Washington Jung Derneği'nin İcra Direktörüdür. Bölgeler Arası Jungian Analysts Derneği için Emekli Kıdemli Analist, ilk olarak Philadelphia Jung Enstitüsü'nün Eğitimi Direktörü ve Philemon Vakfı'nın Başkan Yardımcısı Emeritus . Ayrıca San Francisco / Houston Saybrook Üniversitesi için Jungian Studies Profesörüdür.
Washington, DC'de karısı Jill, bir sanatçı ve emekli terapisti ile birlikte yaşıyor. Üç çocuğu ve sekiz torunu vardır.
Toplam on beş kitap ve elliden fazla makale yazmıştır. Kitapları İsveççe, Rusça, Almanca, İspanyolca, Fransızca, Macarca, Portekizce, Türkçe, İtalyanca, Korece, Fince, Romence, Bulgarca, Farsça, Japonca, Yunanca, Çince ve Çekçe'ye çevrilmiştir.
"Her birimizin, başka hiçbir insanın karşılayamayacağı ve hayat boyu sürecek bir tamamlanma ihtiyacı vardır. Daha olgun olan kişi, bu eksikliği, partnerlerinin bir kusuru değil, yaşamın doğası olarak algılar."
Erkekler hayal kırıklıklarından ya da "ortada" bir sorun varsa ondan söz ederler, ama iç dünyalarının gerçekliğini çok ender olarak dile getirebilirler.
"Bireysel psikolojik geçmişlere ve insanlar arasındaki yansıtmanın ortaya çıkardığı karmaşıklıklara bakılacak olursa, herhangi bir ilişkinin yürümesi bile mucizedir."
Bir erkek çocuğu düşünün acıktığında yemek verilmiyor, üşüdüğünde üstü örtülmüyor, elini uzattığında eli boşlukta kalıyor, tebessüm ettiğinde hep asık bir suratla karşılanıyor. Konuşmak istediğinde sesinin yankısı azalarak kendisine dönüyor. Bütün istekleri, birer oyuncak asker gibi küçük bacaklarıyla dengeyi sağlayamıyor ve devriliveriyor. Bütün
James, ancak orta yaşla (40) birlikte gerçekten kim olduğumuzu bulabileceğimizi ve anlamlı bir hayat sürdürebileceğimizi söylemektedir. Özellikle bu yaşlarda büyük ikilemle karşı karşıya kalmış kişilerin geleceklerini hayatlarına nasıl yön verecekleri konusunda birçok öneride bulunmaktadır. Bu kişiler yaptığı işi anlamsız bulanlara, evliliklerinde ve ilişkilerinde yabancılaşma yaşayanlara, hayatı anlamsız bulanlara, hayatın başkası tarafından yazılmış bir senaryo olduğuna inananlara seslenmektedir. Ve bunun en büyük etkisi de geçmişte yaşananların bugüne etki ettiğini söylemek. Geçmişi yargılamamak gerektiğini, geçmişin olması gerektiği gibi olduğunu ama bugünün olasılıklarından vazgeçmemek gerektiğini dile getirmektedir. Çünkü çocukken yaptığımız seçimlerin suçlusu biz değilizdir.
Ama orta yaştan sonra artık gerçekten kendi başımıza olduğumuz ahlaken ve psikoljik olarak bu yolculuğun sorumlusuyuzdur. Sadece dış dünya değil kendi ruhumuz da sorumlu tutar bu yolculukta..
İnsanların sürekli kendi hayatını birinci yarısıyla suçlayıp bu yüzden bir şeyleri düşünmeden, taklit bir döneme girdiği, derin düşünmeden kendini geri çekmektedir. Çünkü insan kendi ruhuyla kalmaktan korkmaktadır. Ruha yapılan yolculuk zor bir yolculuktur...
"Ruhun başkaldırısı insana dost bir başkaldırıdır."
Ruhumuzun başkaldırısını en son ne zaman hissettik? Bunu can sıkıntısı olarak da okuyabiliriz. Nedensiz bir can sıkıntısı belki...vicdanımızın tüm varlığımıza uyguladığı azap veya... Neden belirli bir yaştan sonra daha sıklaşıyor? Hadi barem belirteyim özellikle otuz beşten sonra...