Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
GELİR ELBET BUDA ZAMAN
Seni öpebilmek istemiştim, İstemişlik işte daha bir şey gelmedi elimden. Bir ergen gibi otuz yaşlarında ben, Gözlerine baka baka utandım. Ama işte kendimi kandıramam, Sana sesim hiç bir şekil gitmese de, Aşığım ben sana hemde benden fazla. Aklımda kurguladığım her şeyi yapmak istedim, Belki sende bunu bekledin. Bir günlük yaşam işte böyle, Gelip
Yeni bir sevda gibi açtı pembe çiçekler, Uçuşur etrafında o güzel kelebekler. Her yeni baharda bir umut gibi bekler, Kuru dal maharetli, açar pembe çiçekler. Güzel günlerin habercisi, bir sevda senfonisi, Derin bir nefes gibi, ferah pembe çiçekler. Her kışın sonunda ilkbahar gibi bekler Güzel kızın düşleri, tatlı pembe çiçekler. Tam her şey güzelken belirdi kötü günler, Çaktı şimşek, yağdı yağmur, tükendi tüm ümitler. Son kez uçtular kız için, o güzel kelebekler, Yalnızlığın senfonisi, kurudu pembe çiçekler. Pembe çiçekler misali güzel hayaller vardı, Hepsi yarım, buruk ve hepsi geride kaldı. Bir sonbahar gününde kuru dallar bıraktı, Onlar da veda etti, soldu pembe çiçekler. 𝓐𝓵𝓲𝓱𝓪𝓷 𝓑𝓲𝓵𝓰𝓮
Reklam
Bu, sözde "Çağımızın yeni buluşu"ydu benim için. Bu insanlar için yazarın adı önemli değil. Sanki hepsinin birlikte, güçlerini birleştirerek yaptığı bir şey gibi. Hep birlikte günün tadını çıkarabiliyorlarsa, o zaman sorun yok. Sanatın ve halkın arasındaki ilişkinin kökeni bu değil mi? Liszt, yalnızca Beethoven için ikinci sınıftır. Sözde kalburüstü kişiler bunu hararetle tartışırken, halk, bu tartışmaların dışında bırakılır ve herkesin sevdiği parçaları dinleyerek eğlenirler. Onlar için, yazar vesaire hiç mühim değildir. İssa da Kappore de veya Ma-bo da yazmış olsa, ifade ilginç değilse ilgilerini çekmez. Kendilerini, sosyal görgü kuralları uğruna sanatı öğrenmeye veya zevklerini geliştirmeye zorlamazlar. Yalnızca yüreklerine dokunan eserleri bilirler kendilerince. Bu kadar. Sanat ve halk arasındaki ilişki hakkında yeni bir şey öğrenmiş gibi hissettim.
- Neyin var? - Bir şeyim yok, dünyada gülecek o kadar az şey var ki. ... - Ben artık bittim. Ölme zamanım geldi. - Demek öyle! Bense yaşamaya daha yeni başladım.
Sayfa 461
384 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Ana Huang’ın yeni kitabı Öfke Kralı’nın yorumu ile geldim. Konusu ;Dante ile Vivian’nın anlaşmalı evliliği.Gerçi tam evlilik gerçekleşmiyor ilk etapta ,nişanlılık demek daha doğru olur.Ancak anlaşmalı evliliğin Dante tarafındaki sebebi şantaj.Vivian’ın babası onu bu evliliğe mecbur bırakıyor.Vivian ise zaten sürekli ailesi ne dediyse yapan bir evlat.Sorgusuz sualsız kabul ediyor evliliği. Kitabın ilk 100 sayfasında daha çok seveceğimi düşünmüştüm.Böyle aralarında gerçekten bir hoşnutsuzluk vardı hatta Dante tarafında bir nefret söz konusuydu.Böyle hemen kapılmadılar birbirlerine.Ön yargılarını yıkıp tanıdıkça gelişen bir ilişkileri oldu ,bu güzel detaydı.Ama ilişki yaşamaya başlayınca bilmiyorum bir temposu mı düştü anlamadım bir şey oldu sevmedim pek.İlk başta daha yükselmiştim çifte.Yazarın diğer kitaplarına nazaran smut sahnesi baya azdı,tebrik ediyorum yazarı,sadeleşmeye gitmiş.Bu yazar belirli klişe konuları seçip yazıyor gibi geliyor ,böyle bir özgünlük bulamıyorum kitaplarında.Diğer serisinde sevdiğim kitaplar olmuştu.Ama şimdi düşününce onlar bile ortalama geliyor.Bir özgünlük bulamıyorum maalesef.Daha önce bu tarz okumayanlar sevebilir ,ama ben artık biraz daha farklılık istiyorum.
Öfke Kralı
Öfke KralıAna Huang · Martı Yayınları · 0443 okunma
Genel olarak Latin-Katolik olanlara Frenk denildiğinden Batı'dan gelen bütün yeni adetler ve nesneler alafranga adını aldı ve alaycı bir yansımayla bunlara ters düşen her şey alaturka diye nitelendirildi.
Sayfa 24 - Turkuvaz KitapçılıkKitabı okuyor
Reklam
Bizim hislerimizi çocuksu bir cesaret gösterisi ya da umutsuzluğun sonundaki çaresizlikten başka bir şey olarak görmeyenler, eski devrin zavallı insanlarıdır. Hem eski hem de yeni çağın duygularını net bir şekilde anlayabilen kişiler nadir değil midir zaten? Hayatın tüy kadar hafif olduğunu düşünüyoruz; ama bu hayatlarımızı boşa harcadığımız anlamına gelmez, hayatı tüy kadar hafif bir şey olarak sevdiğimizi gösterir. Tüyler çok uzağa, hızla uçar. Gerçekten şimdi, vatanseverliğin, savaşın sorumluluğunun ne olduğuna dair büyüklerimiz her zamanki tartışmalarını yüksek sesle haykırmaya devam ederken, bizler onları geride bırakarak yüce kişilerin sözleriyle yola çıkıyoruz. Bunların, Japonya'nın yeni özellikleri olduğunu sahiden hissediyorum.
336 syf.
10/10 puan verdi
Cadının Yüreği Kitap İncelemesi
Cadının Yüreği
Cadının Yüreği
Genevieve Gornichec
Genevieve Gornichec
Bu incelemede spoiler bulunmayacaktır.Rahatlıkla okuyabilirsiniz.Bu kitabı İskandinav mitolojisini çok sevdiğim için okumak istedim ve beklediğimden daha iyiydi.İskandinav mitolojisinin olaylarını bilmeme rağmen sanki her şeyi yeniden öğrenmiş gibi şaşırdığımı söyleyebilirim.İskandinav mitolojisindeki hikayeleri bozmadan bir iki şey dışında her şeyin doğru olduğu bir kitap ve bu benim çok hoşuma gitti.İskandinav mitolojisi ya da mitolojiyle ilgileniyorsanız beğeneceğinizi düşünüyorum.Onun dışında kitaptaki karakterin anneliği ve çocukları için yapamayacağı şey olması beni çok etkiledi.Bence baş karaktere karşı herkes empati besleyip,anneliğinden etkilenir.Kitabın konusuna geleceksek kitap,Asgard’da yüreği sökülüp üç kez yakılan bir cadıyı anlatıyor.Tabii ki üçüncü kez yakıldıktan sonra kaçıyor ama yüreği mızrağa saplı halde arkasında kalıyor.Sonrasında kadın kendine yeni bir hayat kurmaya çalışıyor ve eski hayatı peşini bırakmıyor.Bence kesinlikle bu kitabı okumalısınız ve kitaba şans vermelisiniz.
Cadının Yüreği
Cadının YüreğiGenevieve Gornichec · İthaki Yayınları · 20222,203 okunma
Aldığım o bir sürü ret cevapları, yarım ağız vaatler, düpedüz hayırlar, beslenmiş de boşa gitmiş ümitler, her seferinde sonuçsuz kalmış yeni yeni teşebbüsler, ben de cesaret diye bir şey bırakmamıştı
Anılar biriktikçe sisleniyor aşklar da Yitiriliyor serüven duygusu ki o zaman Şeytanımı koluma takıp gitmeliyim Yeni bir cehennem kurmalıyım kendime Hep kendini yineliyorken sesler kokular Gittikçe birbirine benziyorken dünle bugün Ölümsüz olmak kadar ürkünç bir şey Bu dünyaya alışmak duygusu Sonsuza kadar sonsuzluğa asılı kalmak Tanrılara ödül insanoğluna ceza ise Kalbim, bağışlanmayacak bir şey yap Katlanma kendine ve bu dünyaya
Reklam
Bu tuhaf sözlerine rağmen yüreğine büyük bir ağırlık çökmüştü. Boş kalan sıraya oturdu. Düşünceleri darmadağındı. Hem şu dakikada, herhangi bir şey üzerinde düşünmek ona çok zor geliyordu. Şimdi büsbütün kendinden geçmeyi, her şeyi unutmayı, sonra uyanarak, yeni bir hayata başlamayı istiyordu.
Kendimden nefret etmemek ya da pişmanlık duymamak şu anda benim için büyük bir keyif. Bence bu iyi bir şey. Artık yeni adam olarak, canlandırıcı bir özgüvenim var.
Burada kaldığımız süre boyunca, dolup taşan düşüncelerimin gürültüsünden kaçıp yalnızca yeni geminin yola çıkışına itikat ederek basit bir şekilde yaşayıp geçip gitmenin kötü bir şey olmadığını düşünüyorum.
Nietzsche
“İnsanlara yeni bir şey öğretiyorum: kör halde yürünen bu yolu isteyerek seçmeyi, onu benimsemeyi, hastalar ve ölmekte olanlar gibi ondan kaçmamayı!”
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.