Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Genel olarak insanların İslâm’ı yaşama telakkisi arasında da farklar var. Bir kesim, elan olup bitenlerden habersiz halde “kendi evinde” samimiyetle İslâm’ı yaşamaya çalışırken, diğer bir kesim kendisinin Müslüman olduğunu reddetmemekle birlikte beyni yıkanmış bir yurttaş halinde içinde bulunduğu ortama uyum sağlamış olarak hayatını sürdürmektedir. İslâm’a sahip çıkma hususundaki bilinç seviyeleri ne olursa olsun onları “siz Müslüman değilsiniz” diyerek dışlamak doğru değildir. Bunun yerine, kendine Müslüman’ım diyen herkese, İslâm’ı yeniden “anlatmak” tercih edilmelidir.
“Dostoyevski, “Avrupa’ya bakmakla kendimize nasıl bakacağımızı öğrenmeliyiz” diyordu. Bizim yerli, sağcı batıcılar da buna benzer bir tezi savunur. Fakat Müslümanlar için durum farklıdır. Biz, Avrupa’ya , batıya bakarak yalnızca onları öğrenmiş oluruz; kendimize bakmanın yöntemi için batıya bakmamız gerekmez, İslam’a bakmak yeterlidir. Fakat zulmün ne olduğunu öğrenmek için Batı’ya bakmak zorundayız. Ancak zulmü öğrenmekle onu benimsemek arasındaki çizgiyi bilerek bakılmalı ona.”
Reklam
Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_ _İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır. _1-Taş devri_ _a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
Bu Müslüman kalabalığın Halifesi de böyle olacaktır. Doğru düzgün bir halife gelse, zekâtınızı doğru düzgün verecek misiniz? Özellikle geçimini Tarım, Hayvancılık ve Madencilik ile yapanlara soruyorum? Peki Zekât muhasebesine geçecek misiniz? Ya hu, bu günkü gibi adamları devleti yönetsin diye seçerseniz, karşısına dürüst bir halife koyarsanız, Merkez Bankası para basmaya kalkarsa, karşılıksız para basmak haramdır diye fetva veren Halifeden yana mı olacaksınız, seçtiğiniz, lideriniz, örgütünüz, ulu önderiniz, kurtarıcınız, umudunuz, idol edindiğiniz, adeta putlaştırdığınız, hikmetinden sual edilmeyen “öl dese öleceğiniz, “vur” dese vuracağınız hayalinizdeki kahramandan yana mı? Siz Şeyhin halifesi mi sandınız halifenizi! Masum, Gavs’ınız ile Halife-i Ruy-u zemin ihtilaf ettiğinde siz kimden yana olacaksınız. Halife mi Şeyhinizi döver, Şeyhin halifesi mi Halifeyi yola getirir. Hani “Gavur padişah” namı ile maruf Halife efendimiz, Gariban Şeyhül İslam’a “Ya fetvayı gönder, ya kelleni” deyu emir buyurduğunda, “siz irade buyurdunuz da, kullarınız itiraz mı etti” deyunca ne olmuştu. Durun hele. Biz önce “Yeniden Müslüman olalım”. Bu kafa ile Halife seçerseniz, o FG gibi biri olur. “The Cemaat”ın, “The Halife”si olur, bir de onu dinin başına, kendi başımıza bela ederiz.
Abdurrahman Dilipak
Abdurrahman Dilipak
Kaynak: habervakti.com/the-hilafet-the...
ASL OLAN (DERİNLİĞİ GÖZDEN KAÇIRMAMAK)
POLONYALI Şâir Czelaw Milosz, bir makalesinde DİNÎ MUHAYYİLE’nin ilim karşısında neden yenilgiye uğradığını mütalâa ediyor ve din adamları ve mütefekkirlerinin, “insanların mânâ arayışları”na cevab bulmaktan ziyâde, bir “sosyal aktivist” gibi “kürtaj meselesine, fakirlere yardım” gibi bazı sosyal amaçlara yönelmesini tenkid ediyor. Asıl olan derinliğine bir yöneliş olan din, şimdi buna cevab veremiyor ve büyük bir ihtimalle HIRİSTİYAN metafiziğine temel olacak sembol ve işaretlerin bulunmaması oluyor. Neticede genellikle vaizlerin sözlerinin içi boşmuş gibi görünmesi; çünkü din adamları o kadar sosyal aktivist ki, bunların aynı zamanda TEFEKKÜR’ün ve İMÂN’ın adamları olduklarını düşünmek zor… Bugün karşımıza çıkan temel mesele, 19. yüzyıl ilminin saldırısı karşısında yere serilmiş olan dinî muhayyilenin dirilip dirilmeyeceğidir. Pek çok şey, her ülkedeki ciddi din mütefekkirlerine bağlıdır. Bunu söylerken, her tarafta bol bol rastlanan dindar zihniyetli sosyal reformculardan söz etmiyorum. Bütün esasların yeniden ilân edilmesi gereken böyle bir zamanda, VAROLUŞ’un temel muammalarını ele alıcı kişilerden bahsediyorum. * BÜYÜK Doğu-İBDA: Derinliğine ve genişliğine insan ve toplum meselelerine “İslâma muhatab anlayış” olarak sistem çapında vazeden tek… Çağımız TEOZOF ve FİLOZOF değil, HAKÎM Mütefekkiri bekliyor. Hastaya gerekli olan, evvelâ doktordur; geri kalan ne varsa, buna dair. NEFS tezkiyesi bunu gerektiriyor. İnsanî hakikate ermek için dünyaya geldik; bu amaçla, yemek için yaşamak değil, yaşamak için yemek yordamı.
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Reklam
Müslüman mı, Yoksa Tebaa mı Yetiştiriyoruz?
Aslında, asırlardır birinci kaynaktan gelen İslam fikrinin anlaşılamamasının neticesi olarak biz, gençliğimizi yanlış eğitiyoruz. Düşmanımız eğitimli, sert ve pervasız, Müslüman ülkeleri teker teker işgal ederken biz gençliğimize nazik olmasını, ‘‘sineğe bile kötülük düşünmemesini’’, kaderine boyun eğmesini, ‘‘her türlü iktidar Allah’tan olduğuna
■İslâm’a hizmet azminizi bileyin, şevke gelin, gayretinizi artırın, güç ve kuvvetinizi tazeleyin, yeniden konsantre olun! □Bir gün ansızın ölebileceğinizi, belki bir dahaki ‘üç aylar’a yetişemeyeceğinizi düşünün! Ömr-i azîzinizin bir saniyesinin bile kıymetini bilin, onu iyi değerlendirin, boşa geçirmeyin!
Sahabe ve Değişim
---︎︎Ve yine onlar, İslam‘ın eşiğine geldiklerinde cahiliyenin her türlü kirli kıyafetlerini çıkardılar ve İslam‘ın eşiğinden İslam‘ın pak elbisesini giyerek geçtiler. Kirli elbiselerini bu dinin kapısından içeri sokmadılar. Bu ne demek? Yani onlar hiç bir zaman cahiliyenin âdetlerini, örflerini, gelenek ve göreneklerini İslam‘a
Sayfa 17 - E-KitapKitabı okudu
Filistin bizdendir, biz de Filistin’deniz.
Bir selam, bir gülüş, bir bakış, bir söz, bir yazı, bir çizim deyip geçme. Bir lahzalık her hayır insan olana güzel kapılar açabilecek güce sahip, yeter ki Hakk’tan gelsin, samimiyet ile olsun. İşte tam da bu yüzden bu Filistin davasını göğüslemek bize borçtur. *** Filistin mazlum… Celladına aşık edilmiş bir ‘İslam dünyası’ ile karşı karşıyayız.
Reklam
352 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Mü'minin hâli bir başkadır, hayatı ise bambaşkadır.
İslamı, Müslümanlığını önemseyen insana hayatı ile Müslümanlığı arasında açı farkı varsa bunun muhasebesini yapmak, Müslümanlığımızı daha güzel bir Müslümanlık niteliğine büründürmek, Rabbimizin razı olacağı bir Müslümanlık kalitesine ulaştırmak, hayatımızı da içimize sinen bir çerçevede yaşamak, zorlanmadan yaşamak durumundayız.Bunlar özellikle bu zamanda son derece önemli. Bu açıdan ;İslam perspektifinden hayatımızı sorgulayacağımız ve İslam’a göre yeniden değerlendirmemize vesile olacak bir eser.
Edep ve Amel
Edep ve AmelNureddin Yıldız · Tahlil Yayınları · 2010919 okunma
Arka Kapak Tanıtım Yazısı
"Avrupa’nın ve Amerika’nın yalancı parıltısına artık kanmayalım! Aslında onlar ürkütücü bir hızla çöküyorlar! Bütün Batı âlemi ve onun güdümündeki dünya hızla uçuruma, daha doğrusu toplu bir intihara gidiyor! O yüzden de günümüz insanlığı, İslâm’a dünün insanlığından çok daha fazla muhtaç! Bütün bir dünya insanlığının yok oluşa doğru bu gidişini ancak İslâm durdurabilir! Bu kurtarıcı rolü üstlenebilmesi içinse, İslâm’ın yeniden ışıldaması gerekiyor..."
SALİH MİRZABEYOĞLU RÖPORTAJI... (Sansürsüz)
- "O bir fikir adamı... Bir şair... Bir romancı... Bir hikâyeci... Boksta Türkiye şampiyonluğu olan bir sporcu... Ve belki de burada ilk kez duyacağınız şekliyle; hat sanatı ile modern resmi yepyeni bir terkipte buluşturup çığır açan bir ressam... Siyaset, sanat, felsefe, hukuk, etimoloji, mitoloji, edebiyat, matematik, fizik, iktisat,
siyasal İslamcılar sözde çok karşı oldukları abdden izinsiz tuvalete gidemez
1 Ağustos 1984'te, İslami Büyük Doğu Akıncıları Cephesi adıyla, Türkiye Cumhuriyeti devletini yıkıp tüm Müslüman ülkeleri kapsayan dine dayalı bir devlet kurarak Osmanlı eyalet düzenini geri getirmeyi amaçlayan toplu tüfekli bir örgüt kuruldu. Kısa adı İBDA-C olan bu tüfekli örgütün kurucuları 1984'ten önce de bu düşünceleri savunan kimselerdi kuşkusuz; ancak düşüncelerini gerçekleştirmek amacıyla Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı topa tüfeğe sarılmak için nedense 1 Ağustos 1984 gününü, demek ki ABD'nin Rusya'ya boyun eğdirip yeryüzüne tek başına egemen olduğu günleri beklemişlerdi. Avrupa'da Almanya, İsviçre ve Hollanda gibi ülkelerde yuvaları bulunan İBDA-C örgütü, tüm Müslüman ülkeleri kapsayan dine dayalı Osmanlı örneği bir düzen kurmak uğruna savaşa atılmakla birlikte, örgütlenmesinde Tolehuldan gibi Kürtçe ve ultra force gibi Amerikanca-İngilizce sözlerden oluşan tüfekli birimler bulunuyordu ve ne ilginçtir ki, Amerikan kaynakları da o günden sonra tıpkı İBDA-C gibi Yakın Doğu Federasyonu adı altında Osmanlı'ya benzer dine dayalı bir eyalet düzenini yeniden kurulmasını ve Türkiye'nin bilimgüder yönetim ilkesini (laikliği) bırakıp bu federal düzende dingüder İslamcı bir kimlikle yer almasını öğütlemeye başladılar. Yine ne ilginçtir ki, Amerika'nın istediği Yakın Doğu Federasyonu ile tüfekli İslama örgüt İBDA-C'nin Başyücelik Devleti adını verdiği İslami Büyük Doğu, içerik olarak tıpatıp örtüşüyordu.
Sayfa 138Kitabı okudu
838 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.