Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Belki bir gün herkes sinir hastalığına tutulacak, uluyacak, titreyecek ya da başka bir delilik arazı gösterecek. (1889) Reha Erdem, Kosmos, 2009 Zeki Demirkubuz, Yeraltı, 2012
Sayfa 120Kitabı okudu
Şefkatsiz Çay
Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve demiryolları hakkında söylediklerimize benzer şeyler, sömürgecilik bakiyesi çay ve kriket hakkında da söylenebilir. Baştan itiraf etmeliyim ki ikisine de tutkunum. 1985'te, ABD Kongresi'nde yaptığı bir konuşmada eski Hindistan Başbakanı Rajiv Gandi, gözlerinin içi parlayarak Amerikan Devrimi ile
Reklam
ESED yeraltı işkence cezaevleri
2012 yılının 9 Mart günü belgesel çekmek için gittiğimizi Suriye’de, kameraman arkadaşım Hamit Coşkun’la birlikte Esed rejimine bağlı silahlı milisler tarafından kaçırıldık. Kaçırıldıktan sonra yeraltı cezaevinde yaşadıklarımız bizi yepyeni bir dünya ile tanıştırdı. Bu öyle bir dünyaydı ki çoğu zaman insanlığımızdan utandık. Akla gelmeyecek işkence ve zulümlere şahit olduğumuz yeraltı cezaevinde kalırken dışarıdaki hayatın her geçen gün bizden daha da uzaklaştığını, bir rüyaya dönüştüğünü hissediyorduk. Çünkü Esed rejiminin yeraltında kurduğu bu dünya adeta bambaşka bir gezegen, bambaşka bir âlem gibiydi.
Bitkiler ses çıkarır mı?
Birkaç yıl öncesine kadar bitkilerin topraktan taşınan titreşimleri duyarak bilgi alabildiği ancak ses üretemediklerinden bu bilgiyi kendilerinin farklı bölgeleriyle iletişim kurmak için 'kullanamadıkları' düşünülüyordu. Ancak İtalya’da 2012'de yapılan bir çalışma köklerin ses ürettiğini gösterdi, ancak bunun hangi yolla olduğu henüz net değil.Kökler tarafından üretilen seslere geçici olarak “tıklama” adı verilmiştir çünkü karakteristik bir biçimde “tıklama” gibi seslerdir. Büyük ihtimalle bu küçük tıklamalar hücrelerin büyümesi sırasında hücre duvarlarının -selülozdan yapılmış ve dolayısıyla görece sert- kırılmasının sonucu. Bitkiler tarafından bilinçli bir şekilde üretilmiyorsa da bu sesler son derece önemli olabilir. Tabiki, bu buluş bitki iletişiminde yeni senaryolara yol açacaktır: Köklerin sesleri oluşturduğu ve algıladığı gerçeği, önceden bilinmeyen bir yeraltı iletişim yolunun varlığına işaret ediyor gibi.
Protokarnivorlar
2012'nin başlarında yeni bir çalışma, solucanları avlayan bir bitki tanımladı, özel... yer altı tuzaklarıyla! Brezilya Cerrado'sunun çok kuru, verimsiz topraklarında yetişen bir menekşe, küçük solucanların yaygın bir çeşidi olan nematodları yakalayıp sindirebilen yeraltı yaprakları geliştirmiş. Bu yapraklar yapışkandır ve yakınına gelen solucanlar bunlara yapışır; bundan sonra aslında azotça fakir olan bir diyete son derece faydalı bir içerik sağlayarak sindirilirler. Bu buluş son derece önemlidir çünkü çok fakir topraklara özgü olan diğer türlerde de bulunabilecek bir yer altı avlanma tekniğini ilk defa tanımlamıştır.
Ve Dostoyevski’nin dediği gibi; “ gerçeğin, her şeyin üstünde, zavallı egoların bile üstünde tutulmasını isterim. Arkadaşlığın, karşılıklı, açık sözlü ve yalansız olanı için canımı veririm! Evet , buna bayılırım sayın generalim . “ Yeraltı - 2012 | Zeki Demirkubuz
Reklam
Rauf Denktaş Filmlerdeki kahramanlar... Uzun boylu. Kalıplı. Atletik yapılı.   Üçgen vücutlu filandır. Sert mizaçlı. Haşin bakışlıdır. Bu sahici kahraman ise... Göbekli iyi mi! Hatta obez. Bodur. Üstüne kel. Kıkır kıkır da gülümsüyor Halbuki... Beşparmak Dağları orası, yeraltı lideri, kod adı Toros, kan gövdeyi götürürken çekilmiş siyah-beyaz bi fotoğraf karesi, belinde kemer gibi sarılmış mermi şeritleri, elinde hafif makineli Henüz genç. Ama, göbiş aynı göbiş. Rahmetlinin en ilgimi çeken tarafı, buydu... Sıradan insanların kahraman olabileceği gerçeği. Maalesef, savaş veya casus filmlerinde arıyoruz, o tornadan çıkmış çakma kahramanları... Gel gör ki, atlayan zıplayan, uçan kaçanla yazılmıyor harbi destanlar... Yürekle yazılıyor. Ve sanırım, kalıbından utanması gereken zavallı tipler, kendi gölgesini heybet zannederken... O koskoca yüreğini taşıyabilmek için, o kadar genişti o küçücük gövdesi. 1924’te Kıbrıs Baf'ta doğdu. Ortaokulu İstanbul’da yatılı okudu, liseyi Kıbrıs’ta tamamladı. İngiltere’de hukuk diploması aldı. Kıbrıs’a döndü, avukatlık, savcılık yaptı. Doktor Fazıl Küçük’ün desteğiyle Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu Başkanı seçildi. Türk Mukavemet Teşkilatı’nı kurdu, direnişi örgütledi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu cumhurbaşkanı oldu. Dört kez cumhurbaşkanı seçildi, 2005 te aday olmadı. 2012'de 88 yaşında vefat etti. Katıksız yurtseverdi, Türkiye olmadan cennete bile girmem” derdi. Türkiye’deki tüm camilerde sala okundu. Lefkoşa daki Cumhuriyet Parkı’nda toprağa verildi.