O kadar güçsüzüm ki sesim bile çıkmıyor
Saat üçtür belki dört uyusaydım ya keşke
Uyanmaktan korkmasam yüz yıl uyurum sanki
Ağaçlar, evler, kuşlar bile uykuda
Bir garip, bir tuhaf, bir huysuzum ki sorma.
Sana söyleyemediklerimi bak gaybına söylüyorum
İçinden konuşma!
Bu yeryüzü bu gökyüzü iyi güzel amenna
Her işte bir hayır var doğru bunları geçmeyelim
Ama bıktım artık şerden hayır damıtmaktan
Misal şimdi yan yana uyumak var
Uyumamakta hayır var da
Uyumakta ne mahsur var
Bir güzel olsak ya senle bu anlaşmamazlıklar niye
Secdelere küs alnımda bir kara bir kara
Kalksak gitsek ya şimdi
Belki Abant olur belki Porsuğun kenarı
Bayram namazından sonra
Ben anlatsam sen anlasan beraberce ağlasak
Ağlamak anlamaktır benimle ağlasana..
Yaslan göğsüme sevdiğim
Benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir
Pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir toprak gibidir
Sen ki bulut gibisin
Ay gibisin güneş gibisin bazan.
Usul usul inen
Yağmur tıpırtılarını
Dinler gibi
Dalıp gitmiştik
Sen konuşuyordun
İpil ipil yağan bir yağmur gibi konuşuyordun
Onlar ki konuklarımızdı
Adları Keremdi Yusuftu Kaystı
Hepsi de ezelden tanıdıktı dosttu.
Bir ruh savaşı içerisindeyiz ve bu ruh savaşında birer diriliş işçisiyiz. Kitabın besmelesi bir savaşın ilanı ve bir idrak çağrısı olarak çekilmiş.
Ruh; sürekli olarak Allah’ı bilme, Allah’ın huzurunda olma savaşı içinde olacaktır.
Diriliş, ruhun açtığı bu savaşı sürekli sürdürme ve bu savaştan süreli olarak başarılı çıkmasıdır.
“ Diriliş yüklü bulutlarda linyit dumanının göğe salınmış gölgesini özdeş sanma.”#91297544 Diyor üstat Sezai Karakoç ve bu cümle bize Cemil Meriç’in “Olimpos dağının çoçukları, hira dağının evlatlarını asla kabul etmeyecektir.”cümlesini hatırlatır.
Doğulu ya da mutlak Batılı saymadığını belirtiyor. Biz biliyoruz ki yeryüzü bize mescit kılındı o halde Doğu da Batı da Benimdir!
Sezai KARAKOÇ adeta harflerle haykırıyor: “Şeytanın kentini dağıtmaya ant içmişim.”
Kitapta diriliş erinin görevlerinden de bahsediyor: doğuyu ve batıyı iyi bilmeli, eski medeniyetleri tanımalı, ekonomiyi bir amaç olarak değil araç olarak görmeli, kelimenin özüne inmeli ve kelimeyi yaşamalı.
Mutlaka okuyun!
Okutturun!
Geç kalmayın!
Keyifli okumalar diliyorum.
Saraylar saltanatlar çöker
Kan susar bir gün
Menekşeler de açılır üstümüzde
Leylaklar da güler
Bugünlerden geriye
Bir yarına gidenler kalır
Bir de yarınlar adına direnenler
Bir klasiğe inceleme yazmak beni her zaman zorlamış ve tedirgin etmiştir, özellikle bu eser klasikler arasında kültleşip devleşmiş bir eserse daha zor oluyor. Hakkını vermenin tedirginliği sarıyor bu sefer beni. İsterim hakkını vermek verebilmek. Ha bir kültü yermek ise her zaman en basit olmuştur. Öyle bir şey olmayacak çünkü karşınıza şiir