Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atsız'ın Dostları ve Ziyaretçileri: Türk milliyetçiliğinin "uyutulma dönemi"nde Atsız'ın da faaliyetleri sınırlıdır. Günleri, yollarda ve Süleymaniye Kütüphanesi'nde geçmektedir. Tanıdıkların, kendisini merak eden Türkçülerin ziyaretlerinin de ardı arkası kesilmemektedir. Ya bilhassa öğle tatillerinde kütüphanede, ya da
II. Mustafa, tahta geçtiğinin 3. günü olan 9 şubatta, Edirne'de meşhur hatt-ı hümâyûnunu yayınladı ki, bu vesika bir çeşit siyasî program mahiyetinde olduğu için, çok ilgi çekicidir. Şimdiye kadar hiçbir padişah böyle bir hat yayınlayarak program ve fikirlerini açıklamış değildi. Bu hatt-ı hümâyûnda genç hükümdar, devletin zaaflarını ve seleflerinin hatalarını açıkça gösteriyor, babasını bile tenkit ediyor, «zevk-u safâ ve rahatı kendimize harâm eylemişizdir» diyor, örnek hükümdar olarak 7. kuşaktan atası olan Kanûni'yi gösteriyor, onun gibi «gazâ vü cihâda niyet» ettiğinden bahsediyordu.
Sayfa 381 - Cilt 4Kitabı okuyor
Reklam
100 Yıldır Milleti Bu Palavralarla Aldattılar...
Ateist ve Kemalistlerin üstadı Muazzez İlmiye Çığ'ın cehaleti ifşa oldu! Bırak Sümerleri, Mustafa Kemal hakkında temel bilgilere bile vakıf değil! Ateist ve Kemalistlerin üstadı Muazzez İlmiye Çığ'ın cehaleti bir Twitter kullanıcısı tarafından ifşa oldu. "Çevirdiğim tabletleri yayınlasam din diye bir şey kalmaz" diyerek din
·
Puan vermedi
Tarihin Işığında, İlber Ortaylı’nın çeşitli dergi ve gazetelerindeki bazı makalelerinden ve ¼’i kadar röportajlarından oluşuyor. Tarihte olaylara objektif bakabilmek; çaprazlama okuyarak, tek bir kaynaktan beslenmeyip, birden fazla kaynağa bakmakla doğruya ulaşabileceğimiz tavsiyesini alıyoruz İlber Ortaylı’dan. Körü körüne bir insanı
Tarihin Işığında
Tarihin Işığındaİlber Ortaylı · Profil Yayıncılık · 2018247 okunma
🇹🇷🇹🇷🇹🇷 ARABESK Nedir bu "Arabesk"? Nereden gelir? Nasıl tanımlanır? Fransızca 'arabesque' den dilimize giren 'arabesk' sözcüğü 'Arab' ile Latince '-esk' ekinden oluşturulmuştur. "Arab-esk". Bu ek, 'gibi', 'benzeri', 'biçimi' anlamlarını taşır. Arap
99 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
Çizgi roman görünce dayanamadım tabi. Çok iyi çizimler olduğunu da belirtelim. Şöyle ortalama 1650ler’e gidiyoruz. On Yedinci yüzyılın ortaları bilgisi var çünkü elimizde. Çok da güzel bir dua ile de başladık: Allah’ım günahsız kulun yoktur, benim günahlarımı da bağışla. Çok güzel bir dua değil mi? Livaneli, Gorbaçov kitabında beni düşünceleriyle
Harem
HaremZülfü Livaneli · Destek Yayınevi · 2012216 okunma
Reklam
Hüseyin Avni paşa(!) “Cum’a  Selâmlığı”  denen  bu  mühim  imparatorluk  törenine,  devlet adamları  da  katılırdı.  İstanbul’daki  Birinci  Ordu  Kumandanı’nın  da  katılması tabiî idi... Böyle bir Cuma günü Avni Paşa da büyük üniforması ile nişânları ve müşîr  apoletleriyle  törene  katılmıştı.  Törene  Hânedân’a  mensup  kadınlar  da
Osmanlı Sevdası, ama neden?
Baron Büsbek Almanya’nın XVI. asır İstanbul büyükelçisidir. Şöyle diyor: “Türkiye’de Türk toplumunda, şahsî meziyet ve liyâkat dışında hiçbir şeye değer verilmez. Asalet yoktur. Bunun tek istisnası, Osmanoğulları hanedanıdır. Yoksa yüksebilmek için, çalışmaktan ve değerini gösterebilmekten başka yol yoktur.” “Türkler, ilme saygılı ve ince duygulu bir millettir. Yazılı bir kâğıdın ve gül gibi çiçeklerin yapraklarının üzerine basmazlar. Yolda yazılı bir kâğıt görünce, alıp bir kenara koyarlar ki, kimse üzerinden geçmesin. İstanbul şehrine gelince, burası cihânın taht şehri olmak için yaratılmışa benzer. Daha güzel, daha iyi mevkide bir şehir tasavvur bile edilemez.” “Türk sistemini kendi sistemimizle mukayese ettiğim zaman, gelecekte başımıza gelmesi muhtemel şeyleri düşünüp titriyorum. Türkler’in tarafında, tarih boyunca tasavvur edilebilecek orduların en kudretlisi mevcut. İmparatorluğun bitmek tükenmez bilmez kaynakları bu ordunun emrinde. Zafere alışkanlık, devamlı seferlerin tecrübeleri, birlik, düzen, disiplin, kanaatkârlık, uyanıklık bu büyük ordunun başlıca vasıflarını teşkil ediyor. Kavgadan, münakaşadan, şiddetten, zorlamadan eser yoktu. Yüksek sesle konuşana bile rastlamadım. Her taraf tertemizdi. En küçük disiplinsizlik derhâl cezalandırılıyor ve hiçbir suça göz yumulmuyordu. Türk cemiyetinin manzarası da, Türk ordusunu manzarasından farksızdır. Aynı sessizlik, servet içinde sadelik, kudretinden emin olanlara mahsus tevazû, halk tabakalarına kadar yayılmıştır. Türkler’den alacağımız dersler, sonsuzdur.” (Yılmaz Öztuna, Türk Tarihinden Yapraklar, s.293-295)
Selânik, Osmanlı İmparatorluğu'nun çok mühim bir limanı idi. Eyalet merkezi idi. Üçüncü Ordu'nun merkezi de zaman zaman ya Selânik, ya Manastır olmuştur. Türkiye'nin İstanbul'dan sonra Avrupa'daki en büyük şehriydi. Şehrin nüfusu -o çağ için büyük rakam olan- 300.000'e yaklaşıyordu. Pek çok orta dereceli sivil ve askerî Türk okulu dışında bir hukuk fakültesi vardı. Mühim Türkçe gazete ve dergilerin yayınlandığı bir kültür merkeziydi. Bu sırada 31 yaşında bulunan Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal Bey'in doğum yeri idi. Nice Türk büyüğü yetiştirmiş bir şehirdi. Bunların arasında kısaca “Selânika” (Selanikli) diye ünlü büyük tarihçi Mustafa Efendi (15401600) anılabilir. Klasik Türk tarihçilerinin en büyüğü olan Müneccimbaşı Şeyh Ahmed Dede (1631-1702) de Selânik doğumludur. Pek çok tekkesi arasında Mevlevîhâne'si ünlü idi. Büyük ticaret merkeziydi. Daha XVII. asırda Evliyâ Çelebi, “Bedestenindeki altın ve gümüş şakırtısından insana hayret gelir.” diyor... Selanik'i müdafaa ile görevli Tahsin Paşa, jandarma generali idi. Abdülhamid, ihtilâs (devlet malını çalma) suçunu tesbit ettiği buadamı bir köşede oturttu ve sert muamele etti. Meşrutiyet'te, eski rejimden zulüm gördüğü iddiasıyla parlayanların arasına girdi. Kendisine bir Türk kolordusu emniyet edildi. Muazzam kolordusunu, tek kurşun attırmadan, Yunanlılar'a, bütün silâhları ve Selånik şehri ile beraber teslim etti (9 Kasım 1912). Bir çirkef iştir ki, sayın okuyucularımın midelerini bulandırmamak için tafsilâtına girmiyorum.
136 syf.
·
Puan vermedi
Ya Devlet Başa,Ya Kuzgun Leşe
Osmanlı padişahları içerisinde en az Fatih ve Kanuni kadar belki onlardan bile daha önemli bir padişahın dönemini etraflıca anlamak ve öğrenmek için mükemmel bir kitap olduğunu düşünüyorum. Tarihçiler der ki;Osmanlı hanedanlığının ilk atası Osman bey’dir ikinci atası ise 2.Mahmut’tur.Doğru bir tespittir çünkü Yeniçeri adındaki zorbalar eliyle
Sultan 2. Mahmud
Sultan 2. MahmudYılmaz Öztuna · Ötüken Yayınları · 2019128 okunma
Reklam
Ne yazık ki Türkiye’de böyle bir sorun var; “ Atatürk’ü seviyor isen, Abdülhamid’e küfretmen gerek ya da Abdülhamid’i seviyor isen, o zaman da Atatürk’e küfretmen gerek gibi.” Hâlbuki bizim yapmamız gereken sadece tarihi araştırmaktır. Ne yazık ki yakın tarih bir nefret aracına döndü. Siyasi amaçlı bir nefret amacı.... Ünlü tarihçi Yılmaz Öztuna anlatır; “ Türkiye tarihi yazılır. İşte taksit taksit yayınlanır, herkes çok beğenir filan ama 12. cilde gelince Abdülhamid’i doğru anlatınca şaştım kaldım diyor, büyük bir tepki gelmeye başladı. İlk başta beni Türk Tarih Kurumu’na üye yapmak istediler üst düzey isimler diyor ardından Abdülhamid Han ile ilgili iyi şeyler yazınca, bir daha arkası gelmedi diyor.” Ne yazık ki bu kin üst makamlar tarafından yıllarca tetiklendi.
Sayfa 259 - Lopus YayınlarıKitabı okudu
536 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
57 günde okudu
BERKES, OSMANLI, CUMHURİYET VE UNUTULAN YILLAR İLE İLGİLİ BİR İNCELEME
Niyazi Berkes adını ilk kez, “Unutulan Yıllar” kitabı ile duymuştum. Bu kitabı ararken onun “Türkiye'de Çağdaşlaşma” adlı çok önemli araştırma inceleme kitabı elime geçti. Berkes bu eserinde Osmanlı’nın son üç yüz yılını didik didik ediyor, başka pek çok sebep arasında, Osmanlı’nın çöküşünde temel nedenin, eğitimsizlik ve cehalet olduğuna
Unutulan Yıllar
Unutulan YıllarNiyazi Berkes · İletişim Yayınları · 201441 okunma
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.