Süleyman peygamberin hikâyesi mânidardır: Babasının devletine göz koyan iki kadın bir çocuğa sahip olmak isterler. Paylaşamazlar. Meseleyi hukuk halledemez. Hükümdarın huzuruna gidilir. Devletlerin, saadetlerin peygamberi emreder: "Çocuğu ortadan ikiye bölünüz. Yarısını bir kadına, yarısını öbür kadına veriniz!" Sahte ana iki murada birden ermiştir. Fermana razı olur. Gerçek ana yerlere kapanır. Yalvarır: "Allah aşkına çocuğumu öldürmeyiniz. Öldürmeyin de, onun olsun. Ben analık hakkından vazgeçiyorum!" Sahte vatanperver diyor ki: "Bu kütle mürtecidir, gericidir, inkılâp aleyhtarıdır. Ezeceğiz onları, yok edeceğiz. Taşlarla, sopa ile kafalarını kıracağız..." Görüyorsunuz ki sahte ana içimizde dile gelmiştir. Bir milletten olan, vicdaniyle, mazisiyle, mukaddesatiyle bir milletin çocuğu olan, yine o milletin çocukları hakkında böyle bir katil kararı veremez.
Sayfa 31 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Ayşe Şasa'yı anlatıyor
Geçen Cuma günü (7 Aralık 2001) iftarı Çamlıbel Matbaası’nda Osman Kâhya ağabeyin mütevazı fakat güzel sofrasında yaptık. İftarın sonlarına doğru ağır bir rahatsızlığa yakalandığını duyduğum ciltçi Ahmet Başoğlu’nun yani bir kitabıma ad olan “Şeyh Efendi’nin rüyası”nın son ravisinin sıhhatini sordum. Hastalığının seyri hakkında biraz bilgi verdi:
Reklam
gecenin hikayesi((persler ve iyiyle kötüyü ayırma hikayesinin yaratılışı))
İyi ile Kötü'nün birbirinden ayrılmasıyla ilgili ilk söylence eski Perslerde ortaya çıkmıştır: Zaman Tanrısı, evreni yarattıktan sonra çevresindeki güzelliğin farkına varır, ancak çok önemli bir şeyin eksik olduğunu hisseder: Bütün bu güzelliklerin tadını birlikte çıkarabileceği biri yoktur. Tam bin yıl, bir oğlu olsun diye dua eder.
Meryem Ana’nın bekaretinin çeviri hatası kaynaklı olduğunu iddia eden dipnot,
1 A. N. Wilson, İsa biyografisinde, daha en başında Yusuf'un bir marangoz olduğu hikayesi üzerine şüphelerini aktarır. Yunanca sözcük tekton sahiden de marangoz demektir ancak Aramca sözcük naggar'dan çevrilmiştir ki bu sanatkâr ya da bilge anlamına gelir Bu bazı yapısal yanlış çevirilerden biridir, İncil'i bozan en ünlü yanlış çeviri, Isaiah'ın İbranicesi genç kadının (almah) Yunancaya bakire (parthenos) olarak çevrilmesidir. Basit bir hata! (Nasıl olduğunu anlamak için İngilizce sözcükler "maid" temizlikçi kadın, kız) ve "maiden"i (bakire, el değmemiş) akla getirin.) Çevirmenin bu hatası çılgınca şişirilmiş ve İsa'nın annesinin bir bakire olduğunu söyleyen akıl almaz bir efsanenin doğmasına yol açmıştır! Tüm zamanların en yanlış çevirisi şampiyonluğunda ona tek rakip, yine bakirelerle ilgili bir çeviri hatasıdır. Ibn Warraq neşeli bir üslupla, şu ünlü "her Müslüman şehide yetmiş iki bakire" sözünün "kristal kadar berrak beyaz üzümlerin" yanlış bir çevirisi olduğunu bildirmiştir. Şimdi, eğer bu yanlış geniş ölçüde bilinseydi, intihar eden masum kurbanların kim bilir kaç tanesi bugün yaşıyor olurdu? (Ibn Warraq, "Bakireler? Hangi bakireler?", Free Inquiry 26:1, 2006, 45-6.)
Sayfa 134 - Bölüm 3 - Tanrının Varlığı İçin Gösterilen Kanıtlar, Kutsal Kitaplardan KanıtKitabı okudu
Ben Kapitalizmim ve işyerlerinde çalışıyor olmak yerine protesto gösterilerine katılan insanlar beni çıldırtıyorlar! Dünya çapında yükselen anarşi, bu inatçı protestolar da neyin nesi? Yeni Apple ürünlerini beğenmediniz mi? Ben Kapitalizmim ve kızlarınızı Barbie’lerle büyüttüm, sizden estetik operasyon için para istiyorlarsa bu şaşılacak bir
Yine bir savaş hikâyesi! Ardında yitirilen hayatlar, kaybolan gençlikler, hüzünler, dertler ve nihayetinde savaşların sonucunda en ağır bedel ödeyen kadın ve çocuklar…
Reklam
170 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.