Osman Y.
Hikaye Adı : Mavi Tişört
Link: #31484470
Müzik Parçası : Oblivion
Astor Piazzolla–Oblivion
youtube.com/watch?v=oB-RS00...
MAVİ TİŞÖRT
Merhaba abi afiyet olsun, seni ilk defa görüyorum burada. Oturabilir miyim masana? Sağolasın. Kokoreçler benden olsun, Adnan
Astor Piazzolla–Oblivion
youtube.com/watch?v=oB-RS00...
MAVİ TİŞÖRT
Merhaba abi afiyet olsun, seni ilk defa görüyorum burada. Oturabilir miyim masana? Sağolasın. Kokoreçler benden olsun, Adnan abinin kokoreçi bi tanedir kimsenin kokoreçine benzemez.
-Adnan abi bana da bi yarım az acılı biliyorsun işte.
-Tamam
Kitabın arkasında yer alan yorumların kitabı okumamış kitap eleştirmenlerinin olduğunu söyleyerek işe başlıyorum. Bu kitap Grinin Elli Tonu'yla alakası yok. Kıyaslanan iki serinin birbirinden farklı kulvarlarda olduğunu kitabı okuyan her okuyucu anlamalıydı. *göz deviren emoji*
Aslında bu seri öncelik sıralamamda değildi. Ama çok sevdiğim ve
M.T
Gündüzün Vaktinden selam ederim. (04:20 )
Gece yine sen aklıma geldin. Beraber yürüdüğümüz taşlı sokaklarda, araba seslerinde , İstanbul dumanlı havasında yürüdüğümüz günlerden hatırlar bedenimi sarmalamaya başladı. O günlerden kalan gözlerin yine her zaman ki saatinde ait olduğu yere geldi.
Bu sıralar pek sık gelmeye başladı yanıma. Ruhunu senden alıp Benim içimde yaşayan sana dokunmaya gelmiş. Onu uyandırıp gezintiye çıkarmak istedi. Yaz günün verdiği sıcaklık denizin maviliği kadar masum ve çocukça duruyorlardı kıyamadım onlara gitmelerine izin verdim.
Gitmelerine izin verdim.. Sonra neden izin verdim diye kendimle kavga etmeye başlarken, Beşiktaş iskelesinde kadıköy yönüne giden vapurdan acı acı korna sesleri yankılanmaya başladı. O an içimdeki acının tarifini ifade edemem. Birden irkildim ve bir kez daha anladım ki ben içimdeki seni bir an bensiz bırakmayacağım. Her zaman taşlı yollarda, vapurlarda, araba seslerinde gülüşünü hatırlayacağım..
GÜNAYDIN
Yıllardan onca sene önce, mevsimlerden bu zamanlar ve günler çok önemli değil.
Çok geç haberim oldu "Tutunamayanlar"dan. Belki o dönem tutunduğum ya da tutunuyormuş gibi olduğum ya da tutuna yazdığım içindi bilmiyorum ama en büyük nedini de kerelerce "Eylül" romanını okutup beni edebiyattan soğutup da bu romanın varlığından
"Hayatım süresince boyum kadar kitap yazdım ama beni sevmeyenler buna da mazeret bulup -onun zaten boyu kısaydı- diyebilirler."
Etkinlik gibi etkinlik değil mi ama! Herkes Aziz Nesin okuyor, biraz daha iyi tanıyacaklar O'nu ve ideolojisini. Çoğumuz O'na Aziz Nesin deriz, iyi bilenler ise Bahri Filefil, Berdi Birdirbir, Fettane Şatifil,
Canım Vincent;
Seni öyle seviyorum ki, sen olsan sen de şaşardın muhtemelen. Diyorsun ki "Daha sonra kıymetli olacaksam, şimdi de kıymetliyim" İnan ki şimdi gördüğün kıymeti görebilseydin inanamazdın. En çok da bunları göremediğine üzülüyorum. İçindeki sevginin yansımasının ne boyutlara ulaştığını hissedebilsen keşke. Artık telefon
DEDİLER Kİ AZİZ NESİN?
Bir gün bu memleketin yanağına öpücük
Başucuna da bir not bırakıp gideceğim:
Öyle güzel uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım ../Aziz Nesin
Efendim bendeniz cahiliniz,cüheylanız yaşıma başıma bakmadan şu kadarcık boyumla giriştim Aziz Nesin okumaya .Geç kalmışlığım başlı başına bir rezalet velakin gelin görün ki Aziz Nesin
"Ne duana icabet edilince sevilenlerdenim zannına kapılıp kibirlen ne de istediğin olmayınca sevilmediğine vehmedip kederlen. Bazı zaman sevmediğinin bed sesini duymamak için hemen verir de, sevdiğinin yakarışı hoşuna gittiği için vermeyiverirmiş o sultan. Koy melekler şaşırsın cilveye, sen hileye düşüp de şaşkınlardan olma. Sevmek senin