Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Birden düşümde koltuğa oturmuş durumda tabancayı elime aldığımı ve kalbime, başıma değil kalbime dayadığımı gördüm; oysa önceden kesinlikle tam şakağıma ateş etmeyi düşünmüştüm. Göğsüme tabancayı dayadıktan sonra bir iki saniye bekledim; mum, masa karşımdaki duvar birden hareket etmeye, dalgalanmaya başladı Hemen tetiğe dokundum. Bazen düşünüzde
Sayfa 777 - 778, 779, 780, 781, 782 Yapı Kredi Yayınları
Bu bünye artık, gönlü olsun diye uğruna canımı dişime takıp fedakârlık yaptığım insanlardan gördüğüm vefasızlığa tok.
Reklam
Yorulmaya tahammülüm yok artık...
Aziz Augustinus İtiraflar'ın on birinci bölümünde, ne de olsa geçmiş artık yok, gelecekse henüz yok, diyor. Bu "henüz"de bir teselli var yine de, gelecek yok ama gelmesi gerekiyor. Peki gelecek de artık yoksa ne yaparız? Henüz olmayan bir gelecek, artık olmayandan ne kadar farklıdır? Bu yoksunluk ne kadar farklıdır? Birincisi vaatle doludur, diğeri kıyametle.
"Bir şeylerden kaçar gibisin. Soluk soluğa ama hiç bir şey anlatmayacağına yemin etmiş gibi sakinsin. Gitmek istediğin belli bir yer yok ama kalmak istemediğinden artık eminsin. Sadece biraz olsun herkesin ve herşeyin susmasını istemişsin. Kendini duyabilmek için."
Ağız yaydır, kelimeler ok. Yayından çıktı mı ok, Artık geri dönüşü yok!
Reklam
Yalnızca artık şansım yok. Ama kim bilir?belki bugün olur. Her gün yeni bir gündür. Şanslı olmak daha iyidir. Ama ben titiz olmayı yeğlerim. O zaman şans yüzüne güldüğünde hazır olursun.
İnternet Güç Sahiplerinin Önüne Taş mı Koyuyor?
İnternetle birlikte artık hayatımız daha hızlı akıyor. Sayesinde fiziksel mesafeler önemini büyük ölçüde yitiriyor. İnternetle bilgiye ulaşmak artık çok daha kolay fakat bunların ötesinde değiştirdiği pek bir şey yok. Hatta bazı durumlarda onun sayesinde yaptığımız tek şey hatalarımızı daha önce hiç olmadığı kadar hızlı tekrar etmek oluyor. Bu
Sayfa 309-311
profili oğlan çocuğu
Özel yağmurunu yanında gezdirirdi Cam tozu serpintisi su pırıltılı Profili oğlan çocuğu ağzı hüzün Sevda çetin bir sınav bunu bilirdi Yüreğini tüketen epeyce ağrılı Özel yağmurunu yanında gezdirirdi Sabahtan akşama bütün gün Bir kalemle buluşmasın şairdi Şiirleri nedense ağır yaralı Gizliden gizliye kan kaybediyor Eli fırça tutunca yaptığı
Aslında organlarımızın hiyerarşik pozisyonlarını ve ünlülük durumlarını kitabın ilerleyen bölümlerinde uzun uzun inceleyeceğiz. Ama başlangıç sorumuza tekrar geri dönelim. Tam olarak neyiz? Birbirine hiç benzemeyen bir grup organın bir araya gelerek oluşturduğu bir yapı mıyız sadece? Burada sizi, "sen" yapan ve geri kalan insanlardan ayıran tam olarak nedir? Sormak istediğim soruyu örneklerle açarsak daha iyi anlaşılacağına inanıyorum. Konuyla ilgili olanlar bilir, organ nakli oldukça zor bir süreçtir ve "doku uyumu" gibi birçok hassas koşulun titiz bir şekilde yerine getirilmesi gerekir. Ama varsayalım ki böyle bir sorun yok ve organlarımızı çok rahat bir şekilde birbirimizle değiştirebiliyoruz. Bu durumda sizin karaciğerinizi çıkarıp yerine üst komşunuzun karaciğerini koyduk diyelim. Sonuç ne olur? Yine aynı kişi misinizdir yoksa artık değişmiş misinizdir? Hatta devam edelim. İlkokul arkadaşınızın ince bağırsağını alıp kendi ince bağırsağınızı ona taktığınızı düşünelim. Şimdi bir şey değişir mi? Ya da şöyle soralım; nihayetinde kendi kimliğinizi koruyarak vücudunuzdaki yapıların ne kadarını değiştirebilirsiniz?
Reklam
Sadece sizde var..." Beyin "
Gerçekten de duyguların iletilmesinde olan şey tam olarak budur. Tıpkı müzikte olduğu gibi, bu kitapta okuduklarınız da her birinizin beyninde, yaşadıklarınız doğrultusunda farklı bir şekilde yorumlanacaktır. Çünkü beyinlerimiz de tıpkı parmak izlerimiz gibi bize özgüdür. Artık bu habere sevinir misiniz yoksa üzülür müsünüz bilemem ama sahip olduğunuz beyin yapısının bir benzeri yeryüzünde başka hiçbir canlıda yok sevgili insanoğlu. Sadece sizde var.
816 syf.
6/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kitabı okurken sürekli yaşadığım durumlar
*Kes artık Gece! *Kitapta da herkes felsefi konuşuyor bi tane normal konuşan yok *Yazar Uygar'ı sürekli övüyor kesin ölecek kesinn.. Ayrıca kurşun yemekten kevgire dönen Ediz duruken tek kurşunda ölen Uygar... *Doğa hamile kalıp bebeği de trajik şekilde ölmezse ben de bir şey bilmiyorum (çokk klasik baygınlık geçirdim) *Yazarın cümleleri yazarken eski satırları sürekli copy paste yapan görüntüsü (bilgisayarda 'of neredeydi yaa' diye arayıp ctrl+c, ctrl+v yapıyor) *Ne dağ eviymiş arkadaş! *Ee şimdi Levent Çağıran neden öldü? Bir de Ediz şerefsiz babanın intikamını alıp ne yapacaksın Allah aşkına ama *Her duyduğu şeyden sonra derin uykulara yatan Doğa'yı okurken aklıma hep ötmekten yorulup hık diye yana devrilen horoz görüntüsü geliyordu djdjdjd *Şevkat Yerimdar'daki kahvehanenin camı bu kitapçının camı kadar parçalanmamıştır. Kitapçının sahibi dükkana geliyo tepkisi 'of yine mi yaa' (Mesut Süre taklidiyle okuyun djjdkd)
Yabancı - Elyel
Yabancı - ElyelÖznur Yıldırım · Pegasus Yayınları · 2023405 okunma
Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun? Güneş çoktan doğdu. Uyanmış olmalısın. Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi? Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz. Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum. Önce beklemekten. Ömür boyunca ya
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.