Ruhum kör karanlığında kuytu bir köşede sanki.
Biri boğazımı sıkıyor nefes almıyorum
Kalbime pençe atıp parçalıyorlar adeta
Bir huhtan, farkım yok artık
Kelimeler düğümleniyor boğazımda
Ne kadar bağırsam da çıkmıyor sesim
Ölü bir bedenden farkım kalmadı
Birileri toprak attı üzerime, kör karanlıkta bırakıp.
Acımaz insanlar benliğimi yok etti
Bir kenara çekilip izliyorlar şimdi
Bir film izler gibi, dehşet içinde
Filmin adı; karanlığında kaybolan yıllar...
🦋
Sığamadık yeryüzü sofrasına. Kibir denizinde boğulmuşuz da haberimiz yok. Degirmenimiz susmuş, unumuz bitmiş. Fırınlarımız da kararmış, kalplerimiz gibi.
Artık burnumuzda sıcak ekmek kokusu yerine kan kokusu var..
«Hiç olmazsa durmak çaresini bulacak mıyım?
Hayır, yürümek lazım. Hiç bir şeyden vazgeçmemek için kararımı sonraya bırakabilecek miyim?
Yok, her şeyi kaybetmek pahasına da olsa yine her şeyi omuzlarına yüklenmek lazımdır; kendi
kendini mahkum etmek lazımdır.
Beklemeye hakkım yok, yahut da artık seçim ve tercih yapmaya kudretim yok. Eğer bizzat kendi hareketimle kımıldanmazsam, bende veya dışarıda bana muhtaç olmadan hareket edecek şeyler var; ve bensiz hareket eden her halde benim aleyhime hareket edecek.
Sulh bozgunluktur; hareketin mühleti ancak ölümdür.»
"Ev değiştirir gibi iş değiştirir, yer değiştirir, ülke değiştirirdim. Ne oldu? Buraya geldim. Sonucun bu olacağını düşünememiştim. Artık kaçacak yerim yok. Nereye kaçacaksın ki? Kendinden kaçabilir misin?"
Ama artık her şey için çok geçti. Geçmiş yok sayılabilirdi belki; pişmanlıkla, inkârla, unutarak yapabilirdi insan bunu. Fakat gelecek kaçınılmazdı. İçinde felâket şekillerde ortaya saçılacak arzuları, kötülüğünün gölgesini gerçeğe dönüştürecek hayalleri vardı.
Uzun uzun baktığım penceremin siyah perdelerini kapattım artık. Güneş ister doğsun ister saklansın bir bulutun ardına. Kuşları izlemek istemiyorum artık. Nereye konarsa konsun kırlangıçlar. Bu defa başka bir kördüğümdeyim. Çözesimde yok. Çürüyor tüm duygularım. Solumuyorum artık. Korkmuyorum artık karanlıktan. Alıştı gözlerim görüyorum tüm yalın karanlığı. Bir çift sözüm kaldı söylemem belki ama yazarım açlık kitabının arkasındaki boş sayfaya. Uyandım artık. Umut güneşte saklanmış, kuşlarla konmuş evime. Düğümleri çözdürür sandırmış. Karanlıkmış her umudun mayası. Yazdım bunları açlık kitabının arkasındaki boş sayfaya.
İnsanlar artık aya, güneşe, Lat ve Menat putuna tapmıyorlar ama devlet adamlarına, piyasaya, makinalara, teşkilatlara, teorilere tapıyorlar. Yeni putları mukaddes kılabilmek için kitaplı dinleri terkediyorlar. Bu tarz putperestliğin Doğu'da ve Batı'da birbirinden farkı yok.