Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şimdi acaba aydınlanmış bir çağda mı yaşıyoruz? sorusu sorulunca, yanıt şöyle olacaktır: Hayır, aydınlanmış bir çağda değil, fakat aydınlanmaya giden bir dönemde,’bir aydınlanma döneminde yaşıyoruz. şimdiki zamanlarda olduğu gibi, insanlığın bir bütün olarak, başkasının rehberliği olmaksızın, dinsel konularda kendi aklını iyi bir biçimde ve güvenilir bir şekilde kullanması durumunda olması ya da bu duruma getirilebilmesi için katedilecek daha çok yolumuz var. Fakat bu yönde özgürce çalışmak için şimdi onların yolunun temizlenip aydınlatıldığına ilişkin farklı göstergelere sahibiz; böylece evrensel aydınlanmaya . giden yoldaki engeller, insanın kendi suçu ile düşmüş bulunduğu bu ergin olmayış durumundan kurtuluşu ile ilgili güçlükler yavaş yavaş da olsa giderek azalmaktadır. İşte bu bakımdan çağımız bir aydınlanma çağıdır ya da Friedrich’in yüzyılıdır
Bahane uydurmak dünyanın en kolay işi.
Niyet önemli! Bahane uydurmak dünyanın en kolay işi ve genelde bunu cesaret edemeyen , risk alamayan, kedini düşünen, rahatını düşünen, bencillik eylemi güden, tembel insanların çıkış kapısıdır. Kafanda bir yol çizip ben bunu bitireceğim, bu yolda engeller olsada gayretle aşacağım, duraksasada tekrar başlayacağım demek, yolu geçip amacına ulaşmanı sağlar. Bu amaç; sevdiğin biri, istediğin bir şey olabilir. Bu yoldaki hedeflerin buna değer olduğuna eminsen, sonuna kadar gideceksin, bahane uydurmayacaksın! Tekrar söylüyorum; isteyen dağlar aşar, istemeyen tümsek bile yüksek der bahaneler uydurur. Bahane isteyene herşey engel görünür, çözüm arayan ve sonunu getirenler mutlu olur. A. Karaçay
Reklam
Değişmeyen düzenin değişen zihniyetleri sadece konuşup bir şeylerin fark edilmesine sebebiyet vermeye çalışıyor. Saçmalık. Sadece konuşmak yetmez. Sadece yazmak da yetmez. Sadece dinlemek veya sadece uygulamak da bir işe yaramaz. Önce okuyup dinleyip sonra uygulayıp yazmak gerek. Ve en sonda konuşup fayda sağlamak... Kime neye fayda sağlayacağını
Ben kralı daha çok felsefeci sanırdım. Siyasette cinayetin olmadığını anlamalı değil miydi? Onda (siyasette) insanlar yoktur, fikirler vardır, hissler yoktur, çıkarlar vardır; siyasette insan öldürülmez, yoldaki engeller kaldırılır, hepsi bu.
Yoldaki engeller, ayağına batan dikenler, aşılmaz sanılan kayalar zorluklardır elbette. Fakat insan hedefine ulaşmak istiyorsa, yoluna çıkan engelleri de aşmasını bilmeli. Önünde aşılmaz dağları değil, dağın ardındaki ovaları da görebilmeli. Çünkü ancak zorla ulaşılırsa güzeldir. Hak etmek için kazanmak gerekir. Emek vermek, çalışmak ve engelleri aşmak gerekir.
Sayfa 53 - Gece KitaplığıKitabı okudu
Anımsanan yaşantıların mutlaka önemi vardır. Bugüne yansıyan izler vardır içlerinde. Belki aşılmamış duygular bedenimde bir yerlerde arşivlenmiştir. Anılar ile birlikte bu arşivlere de ulaşabilir miyim acaba? Geçmişimi anımsayarak o yaşantıları şimdiye getirip tekrar yaşayarak, görmezden geldiğim "engeller" i tek tek inceleyip uygun şekilde yolumdan kaldırarak, yeniden düzenleyerek ilerleyebilir miyim acaba? Bugüne gelen yoldaki her bir taşı görüp eğrisini doğrusunu kabul ederek o taşları yıllardır yaptığım gibi bakmadan bağrıma basmak yerine; dikkatle ve merakla bakarak, kabul ederek, okşayıp yerli yerine yerleştirmeyi başarabilir miyim? Bu yolculuğa çıkmaya hazır mıyım?
Sayfa 10 - nobel kültürKitabı okudu
Reklam
İslam' ın taşıdığı mesaj, devletin politik sistemleri gibi, ırk ve sınıflar üzerine temellendirilmiş sosyal sistemler ve tüm bunların arkasındaki hükümetlerin silahlı güçleri gibi maddi engellerle karşılaştığında nasıl yayılabilirdi? Tüm dünya üzerindeki insan ırkını özgürleştirmek gibi bir misyonu olan bir çağrının sadece tebliğ ile sınırlandırılabileceğini iddia etmek saflık olurdu. Elbette, iletişim özgürlüğü sağlandığında ve insanlar tüm bu etkilerden kurtarıldığında, tebliğ ve vaazlar aracılığıyla uğraşmaya devam edecektir. "Dinde zorlama yoktur." Fakat yukarıda bahsedilen engeller ve pratik zorluklar ortaya çıktığında, islam insanların kalplerine ve akıllarına hitap ettiğinde onu kabul ya da reddetmek için özgür olsunlar diye bu engelleri ve zorlukları güç kullanarak yok etmekten başka çare de yoktur. İslami mesajın amacı insan özgürlüğünün sadece felsefi düzlemde değil, gerçek hayat koşulları altında da kati ilanı olduğu için, cihad zorunludur.
Sayfa 68 - Düşün YayıncılıkKitabı okudu
Hedefe giden yolda atılan her adım ümidin pençesini daha da kesinleştirir.gidilen yol ne kadar zor ve girdaplı olsa da sonunda hedefi barındırdığı için yoldaki engeller bile değerlidir.
Başarılı olmak için çok çalışmak ve durmaksızın üretmek gerektiği, sadece düşünce yapımıza yıllar içinde yerleşmiş ve bizi belli davranışlara sınırlayan bir fikirden ibarettir. Sınırlandırıcı düşünceler temelde zararlıdır çünkü değişmemizi engeller. Düşünce yapımıza yerleşip bizi belli bir düşünceye sınırlar ve değişime giden yolda diğer ihtimalleri görmemizi engeller. Bu yüzden sınırlandırıcı fikirleri tespit etmek ve sorgulamak önemlidir. Ancak böylelikle değişime giden yoldaki zihinsel engelleri kaldırabilir ve yeni deneyimlere kucak açabiliriz.
Sayfa 80 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
600 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Kazancakis’in Yunan Ortodoks kilisesinden afaroz edilmesine sebep olan romanı Günaha Son Çağrı. Kitapta mesih olan değil insan olan İsa’yı ve havarilerini anlatıyor Kazancakis: korkuları, zaafları, hatalarıyla beraber. İsa çocukluğundan itibaren Tanrı’yla ve kendisine çizilen yolla mücadele içindedir. Tanrı’nın buyruklarını kabul etmek istemez; karşı çıkmaya, günah işlemeye çalışır. Bu mücadele onun ruhunu ve bedenini güçsüz bırakır. Bu sebeple çevresindekilerin de hastalıklı ve akli dengesinin yerinde olmadığını düşünmelerine sebep olur. Ve sonunda yenik düşer ve keşişlerin yaşadığı manastıra gider. Sonrasında İsa, halkının mücadelesinde yol gösterici olmak ve onlara yardım etmek için yolculuğuna başlar. Vaftizci Yahya tarafından vaftiz edilir ve ardından çölde zaaflarıyla bir bir yüzleşir. Fakat İsa kaderinin Tanrı’ya ulaşmak için ölmek olduğunu başından beri bilmektedir. Bu yoldaki korkuları ve mücadelesini tıpkı bir insan gibi yaşamasını okuyoruz kitapta. Golgota’ya çıkana kadar aştığı engeller ve mücadelesi çarmıha gerilirken de devam eder ve çarmıhta onu günaha çağrı- son çağrı beklemektedir. İsa mücadeleyi kazanır. Kazancakis İsa’nın mücadelesini, insanın hayattaki mücadelesiyle özdeşleştirmiş ve İsa’nın insansı yönlerini vurgulayarak çekilen acıları gerçekçi bir şekilde ortaya koymuştur. Ayrıca ‘hain’ olarak görülen Yahuda bu romanda İsa’nın en büyük dayanağı olarak anlatılmaktadır. Kazancakis İsa’nın hikayesi çerçevesinde mücadele eden insanı anlatmak istemiştir.
Günaha Son Çağrı
Günaha Son ÇağrıNikos Kazancakis · Can Yayınları · 2018925 okunma
İnsanı, yeryüzünde Allah Teâlâ'nın otoritesi dışındaki tüm otoritelerden kurtarmayı hedefleyen özelliğinden dolayı bu dinin karşısına beşeri düzen, dün olduğu gibi bugün ve yarın da akide, dünya görüşü, maddi, fiili, siyasî, sosyal, iktisadi, irka ve sınıfa dayalı engeller şeklinde dikilmektedir. Bunlar, bâtıl düşünce, sapıklık ve tahrife uğramış akide engelleriyle de desteklenmiştir. Böylece bütün bunlar, sırt sirta vererek karşılıklı etkileşimle alabildiğine kompleks bir kargaşaya yol açmaktadır.
Sayfa 76 - Beka YayınlarıKitabı okudu
Bu iş için uygun yöntem, yeryüzünde gezip tozan insanların vicdanlarına yerleşmiş pratik ruhi engeller, set ve hastalıklar ile canlı bir şekilde mücadele etmekti.
Militanca coşku..
Normal güçte heyecanlara sahip olan her insan, militanca coşku tepkisiyle el ele giden öznel olguları kendi deneyimlerinden bilir. Sırttan aşağı doğru ve daha kesin gözlemlerin ortaya koyduğu gibi, her iki kolun yanlarına doğru bir ürperti belirir. Kişi sevinçten uça­rak, günlük, yaşamın bütün bağlarının üzerine çıkar; bu özgül he­yecan anında, kutsal bir görev gibi görünen şeyin çağrısı uğruna her şeyi terk etmeye hazırdır. Bu yoldaki bütün engeller önemsiz­dir; kişinin hemcinslerini incitmesini ya da öldürmesini önlemeye yönelik içgüdüsel ketlemeler, ne yazık ki güçlerini büyük ölçüde yitirir. Bütün değerler şaşırtıcı biçimde tersine dönerek militanca coşkunun zorunlu kıldığı davranışa karşı çıkan ussal yorumları, eleştirileri ve bütün mantıklı savları susturur; bunların yalnızca savunulamaz değil, alçakça ve onur kırıcı gibi görünmelerine yol açar, insanlar, zulüm yaparken bile mutlak bir haklılık duygusuna kapılabilirler. Mantığa dayalı düşünce ve ahlaki sorumluluk en alt düzeyindedir. Bir Ukrayna atasözünün dediği gibi; "Sancak bir kez açıldığında bütün mantık borazandadır. " (K. Lorenz, 1966)
81 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.