Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
En erken atlar anlarmış bu dünyada Vurulacağını, hiç suçları olmadığı yerde Koşuyorum, dizgin, dörtnala Ağlayacaksan sevgili yurdum N'olur artık zamanında ağla.
Mustafa Kemal'den annesine... Oğlum nasıldır diye düşünüyorsan, Gökyüzüne bakıver anne. Yeryüzü gibi Maviliklerden karanlıklardan geçiyorumdur. Nerde olduğumu düşünüyorsan Dağlara bakıver anne. Dağlar gibi Özgürlük üstüne- soluk alıyorumdur. Ne yaptığımı düşünüyorsan Saatine bakıver anne. Onun işlediği gibi Yurdum için çalışıyorumdur.
Reklam
#stefanzweig # 23 şubat 1942 sabahı, Rua Gonselves Dias, 34, Petropolis, Brezilya adresindeki yatak odasının kapısı, öğleye kadar açılmadı. Bu durumdan şüphelenen hizmetçiler, polise haber verdiler. Yatak odasına giren polisler, sırtüstü yatan Stefan ile elini onun göğsüne koymuş olan Lotte'yi buldular. "veronal" adındaki ilaçtan almışlardı. Titizce düzenlenmiş masanın üstünde, pulları bile yapıştırılmış olan veda mektupları duruyordu. ayrıca, Petropolis Valisi'ne hitaben yazılmış, "deklarasyon" başlıklı bir mektup vardı: "Kendi isteğimle ve bilinçli olarak hayattan ayrılmadan önce, son bir görevi yerine getirmeğe kendimi mecbur hissediyorum: bana ve çalışmalarıma, böyle iyi ve konuksever şekilde kucak açan harikulade ülke Brezilya'ya içtenlikle teşekkür etmeliyim. her geçen gün, bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim ve benim lisanım konuşulduğu dünya, bana göre mahvolduktan, ve manevi yurdum Avrupa'nın kendi kendisini yok etmesinden sonra, hayatımı yeni baştan kurmayı daha fazla isteyebileceğim bir yer daha yoktu. Ama 60 yaşından sonra, yeni baştan başlamak için özel güçlere ihtiyacım vardı. Benim gücüm ise, uzun yıllar süren yurtsuz gücüm sırasında tükendi. böylece, ruhsal çalışması, her zaman en büyük sevinci ve bireysel özgürlüğü bu dünyanın en büyük nimeti olan bu hayatı, zamanında ve dimdik sona erdirmek bana daha doğru görünüyor. Bütün dostlarımı selamlarım! umarım, uzun gecenin ardından gelecek olan sabahın kızıllığını hala görebilirler! Ben, çok sabırsız olan ben, onların önünden gidiyorum."
110 syf.
·
Puan vermedi
Orhan Kemal'in usta kaleminden, yurduma, yurdum insanına has, hayatın içinden kısacık dev hikayeler. Aldığı ödüller de boşuna verilmemiş, özellikle "önce ekmek" öyküsü çok etkileyici. Kitabın içinde 17 hikaye var, kısa sürede çok keyifle okunacaktır.
Önce Ekmek
Önce EkmekOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20201,520 okunma
güneşin altında donan bir çiçek gibi kar altında alev, ateş yanan bir kuş gibi denizler ortasında çöle düşmüş bir ülkesin ağla sevgili yurdum ağla
294 syf.
8/10 puan verdi
·
34 günde okudu
Bu şiir gibi iç yakıcı kitabı lisede İngiliz edebiyatı dersimizde sınıf olarak okuyup yorumlamıştık (yeri gelmişken Selmin Hoca'ma saygılarımla). Kitabın şiirselliği üzerinden yoğun konuşmalar yaptığımız Güney Afrika'daki özgürlük mücadelesinin anlatıldığı, okuduğum ilk kitaptır. Kitabı orijinal dilinden okuduğumdan çok etkileyiciydi çevirisinin nasıl olduğuna bakmak gerek. Ama hikaye oldukça güçlü... Okumaya değer kitaplardan. Pişman olmazsınız.
Ağla Sevgili Yurdum
Ağla Sevgili YurdumAlan Paton · Bilgi Yayınevi · 2003240 okunma
Reklam
110 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Orhan Kemal'in basit ama dokunaklı bir anlatımı var. Her satırda bir şiir gizli sanki. Yurdum insanının düşüncelerini okurken iç sesinizi duyar gibi olacaksınız. Okunmaya değer...
Önce Ekmek
Önce EkmekOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20201,520 okunma
143 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 günde okudu
Şimdilik ilk 40 Sayfayı okuyabildim ama karşımızda modern ve bir o kadar acıtıcı, zorlayıcı bir Dede Korkut Masalı var gibi... Ilk sayfalarda okurken düşünmeden edemediğim toplumun ne kadar fevri olduğu oldu. Fabrikadan gelen atıklar yüzünden hastalanan gecekondu halkının fabrika sahibine isyan ederken iki gün sonra gönderiği yoğurt için duacı
Berci Kristin Çöp Masalları
Berci Kristin Çöp MasallarıLatife Tekin · İletişim Yayınları · 20121,708 okunma
İSMAİL'İN KİTABINI OKURKEN İsmail'in kitabını okuyorum üç gecedir ateşler içindeki dünyada bir neferin ölüme at koşturan rüzgârını duyuyorum Managua yanıyor, her yanım ateşler içinde yanıyor bir çocuk sevgiyle okşanmaktan ve temkinli olmak yakışmazdı sana zaten augusto ve sen ey idris ismail'in ölümünü küçümseyen dostu "yediğin
TURAN -Sadık Kemal Tural kardeşimize- Ben Altay dağlarından koparak geldim Yüreğimde Türkistan'dan binbir nakış var Çok şükür aslım da neslim de belli Türküm müslümanım o dağlar kadar. Dokuz tuğ taşıdım ben, dokuz davula vurdum Dokuz evliya gücüyle yürüdüm geldim Büyüdü benimle mübârek yurdum Ebed-müddet bu devleti ben kurdum.
Reklam
Yurdum gibi yaralıyım Ne eksik, ne fazla.
Yurdum gibi yaralıyım Ne eksik, ne fazla Derin bir uçurumum Bütün haritalarda..
Hiçlik'te bulaşalım sevgilim, oturup konuşalım Dört yanımız dizboyu insan Yağmurdan bile usanalım Yağmurla sevişirken Bende inanmaların çağı geçti Sende sanki ilkbahar Bizimkisi karşıtların birliği Böyle sevgili olunur herhal Nihilist bir otobiyografi Buldum iç cebime astım Ben de bir kelimeyim ölümün dağarcığında Türkiye benim
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.