Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''Birine sevdalanmak,donmuş bir gölde,nerede ve ne zaman kırılacağını bilmene imkan olmayan ince buzlar üzerinde yürümek anlamına gelmiyor muydu ? -Zülfü Livaneli /Kardeşimin Hikayesi
112 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Eşlik etmek ister misin? Yoksa başı çekmek mi? Yoksa kendi başına yürümek mi?...İnsan bilmeli önce ne istediğini, eğer istiyorsa.
Putların Alacakaranlığı
Putların AlacakaranlığıFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20216,2bin okunma
Reklam
Bazen, gölgen bile peşinden gelmese, yürümek lazım gelir...
Sayfa 154
"Aşkın, gözü kapalı uçurum kıyısında yürümek olduğunu bilen biri aşık olur mu hiç?" deyip sustum.
Sayfa 222Kitabı okudu
Sevgili Dost, ''Her sabah yeni bir manzara görecekmiş gibi camlara koşup, değişen hiçbir şey olmadığını görmek ne soğuk. Düşüp yuvarlanan bir bozuk paranın peşinden koşarken, kelimelerin üzerine basa basa yürümek ne soğuk! Dizlerine kadar gömüldüğün karda yürümekte ne var! Boğazına kadar battığın kelimelerin içinde yüzmek ne soğuk...''
Bir kıvılcım düşer önce, Büyür yavaş yavaş, Bir bakarsın volkan olmuş, yanmışsın arkadaş... Dolduramaz boşluğunu ne ana, ne kardaş, Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş... Ortak olmak her sevince, her derde kedere, Ve yürümek ömürboyu, Beraberce el ele... Olmasın hiç, O ta içten gülen gözlerde yaş, bir gün yollarımız ayrılsa bile arkadaş... Yılmaz Güney
Reklam
akşamın acı su karanlığı içinden soğuk kadife teması yalnızlığın şuh bir kahkaha balkonun birinden gizli işareti midir bir başlangıcın sevmek için geç ölmek için erken başbaşa çay elele yürümek derken
....sokakta yürüyüp de tanınmamak her seferinde bir başarıydı bir zamanlar; şimdi ise sokakta yürümek gündelik hüzünlere dahildi...
Hep yaşadığımı hatırlatıyorum kendime Diyorum ki işin acele Bir gün ne el kalacak tutmak için Ne yürümek için bacak Ne bulutların seyri Ne de bir hatıra dünyamızdan Çünkü hatıralar kuşlar gibi Dal ister konacak Bir gün yaslanmak istesen pencereye Diz çökmek istesen nafile İş işten geçmiş olacak
Fazla bilmek mutluluk getirmiyor. Ne mutlu cehaletin koruyucu rahmi içinde bir cenin gibi büzülüp yatanlara diyorum. Onu sarıp sarmalamak, bu dünyanın bütün kötülüklerine karşı korumak, o saf ve incinebilir ruhunu kimsenin yaralamasına izin vermemek hayat amacım oldu. Aşktan da büyük bir şey bu, iki nehir gibi birbirine karışma, birbirinin içinde eriyip yok olma ihtiyacı. Aşkın tehlikelerini bilerek kendini ebediyen bu duyguya kapatan ben değil miydim? Karasevda, gözleri bağlı olarak bir uçurumun kıyısında yürümek değil miydi? Birine sevdalanmak, donmuş bir gölde, nerede ve ne zaman kırılacağını bilmene imkan olmayan ince buzlar üzerinde yürümek anlamına gelmiyor muydu?
Sayfa 250Kitabı okudu
Reklam
Benzemez insan dostlarıma/ Ağaçlar gölgesini esirgemez/ Güneş köpeğimden daha sadık/ Dizlerime sıçrar ellerimi ısıtır/ Karşılık beklemeden/ Hele kuşlar/ Avcılara bile kin beslemezler.” Oktay Rıfat'ın “Gün Sonu Konuşması” şiiri böyle biter. Mahsusmahal için aklımda harfler, kâğıda, dünyaya, insana her baktığımda, bu dizeler sözden önce halkalandı
"Yürümek istiyordu. Durmadan yürümek. Acısının çoğulluğundan, yakıcılığından kurtulmak isteyen her insan gibi sadece yürümek. Yürümek acıya iyi geliyordu."
Sayfa 40 - Sel Yayıncılık, 3. BaskıKitabı okudu
''Kendi içine yürümek ve saatler boyu kimselere rastlamamak..''
Sayfa 35 - Cem Yayınevi
"Geceleri uyuyup kalmadan önce seninle konuşmaya ihtiyacım var. Sabahları seninle kahvaltı, akşam üstleri ekmek ve çay, akşamları reçelli sohbetler, Pazar sabahları iki başına yürümek, ilkbaharlarda uçurtma, sonbaharlarda geniş bulvarlar ve kestane, yazın boş otoyollarda motosikletle gezinmek, kışın sobanın yanında bir koltukta birisinin benimle uzun uzun konuşmasına ihtiyacım var… Ya senin ?"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.