Bense düşünüyorum: İşte şuracıkta bir saman yağının gölgesinde uzanmışım.íşgal ettiğim bu daracık yer benim bulunmadığım, hiçbir ilişkim olmayan yerlere oranla o kadar küçük ve sıradan ki! sonra yaşayacağım zaman parçası da önceleri içinde olmadığım gelecekte de olmayacağım sonsuzluğun yanında o kadar önemsiz ki oysa! Bu atomun içinde bu matematiksel noktada kan dolaşıyor beyin çalışıyor ve arzuluyor.. Bu ne kepazelik bu ne saçmalık...
Haremşahların Otrar Valisinin Moğol ticaret kervanını yağmalatması ve tüccarları öldürtmesi dünya tarihini değiştirecek bir dizi olayların da başlangıcı oldu. Cengiz Han ordularını Otrar üzerine sürüp şehirde taş üstünde taş bırakmadı. Bundan kısa zaman sonra Harezmşahların hakimiyetinde olan Buhara, Semerkant, Gürgenç şehirleri başta olmak üzere bütün şehirler ele geçirildi. Yağmalandı, yakılıp yıkıldı. Harezmşah ülkesinin zaptı adeta şiddet gösterisine dönüştürüldü ve direnen şehirlerde katliamlar yapıldı. Harezmşah hükümdarı Alaeddin Muhammed, aldığı ağır yenilgiler karşısında canını kurtaracağı tek yer olarak Hazar Denizi'nde bir adayı gördüyse de ölüm onu orada da yakaladı. Yerine geçen Celaleddin Harezmşah, Moğol istilası çekilinceye kadar hiçbir varlık gösteremedi.
Sayfa 181 - Yeditepe Yayınevi 1. Baskı Ekim 2022Kitabı okudu
Reklam
Simone de Beauvoir o meşhur tespitini yapalı çok zaman oldu. “Kadın doğmuyoruz, kadın oluyoruz” demişti. Yani öğreniyoruz rollerimizi. Yaşadıkça, büyüdükçe, toplumsallaştıkça. Ama şu da var ki “erkek” de doğmuyoruz aslında. Erkek oluyoruz. Erkeklik de öğreniliyor. Tuğla üstüne tuğla koyarcasına inşa ediliyor zamanla. Ve ataerkil bir toplumda erkek olmak hiç kolay degil. Erkek de mevcut rollerden azıcık sapmayagörsün, birazcık farklı giyinsin ya da farklı olsun mesela, zorlanıyor bu haliyle kendine yer bulmakta. Ne yazık ki, sokakta kadınlara laf atan ama kendi kız kardeşlerine yan gözle bakılınca kanına dokunan bir erkeklik modeli var. Ve gene ne yazık ki, biz kadınlar yetiştiriyoruz onları. Doğdukları andan itibaren “Koçum, sultanım, aslanım...” diye diye. Onları ayrıcalıklı olduklarına gene biz anneler inandırıyoruz. Sonra o zanla onlar gidip başka kadınların kalplerini kırdıklarında kendimize hiç pay çıkarmıyoruz.
Askerdeki "YER DEĞİŞTİRME" (örtülü hırsızlık) yasası .. =))
Levazımdaki bir generalin somurtkan suratıyla depodan kaybolan malzemelerin listesini okuduğunu hatırlıyorum. Sonunda patlayıp şöyle demişti adam: "Amerikan askerleri dünyanın en beter hırsızlarıdır. Ne olacak biliyor musunuz? Bizim elimizdeki her şeyi çaldıktan sonra Almanlardan çalmaya başlayacaklar. İşte o zaman Tanrı Hitler'in yardımcısı olsun!"
Sayfa 26 - Sel Yayınları 2. Baskı 2017
BİRÇOK SÖYLENCENİN TANRISI
Birçok diğer tanrıya kıyasla Hermes çok daha fazla sayıda klasik söylencede ikinci derecede bir kişilik olarak yer alır. Çok yönlü olduğundan öykücüler onu kolaylıkla anlatılarının içine dahil ederler: iyi yürekli ya da kötü yürekli, yardımsever ya da baş belası olarak; dinleyenler üstlendiği tüm bu rollerde ondan ne bekleyeceklerini bilir. Hermes bir haberci, bir âşık, zekâsıyla diğer tanrıları zor durumdan kurtaran bir yardımsever ya da numaralar çeviren muzip bir oğlan olabilir. Kimi zaman numaraları arasında diğer tanrılardan bir şeyler aşırmak da vardı. Bir keresinde Apollo'nun sürüsünü, daha sonra da yayı ile oklarını çaldı. Hermes, Poseidon'un zıpkınını, Zeus'un asasını, Afrodit'in korsesini ve Hephaistos'un aletlerini de aşırdı. Her defasında sevimliliğinden yararlanarak yakayı kurtarmasını bildi. Şirinliği yüzünden çok seviliyordu. Hermes'in kişiliği Olympos Dağı'nı neşelendiriyordu. Ölümlü ve ölümsüz herkes tarafından çok seviliyordu. Çoğu kez çocuksu davranmasına karşın gerektiğinde sorumlu ve güvenilir olmayı da biliyordu. Tanrı sıfatıyla görevlerini yerine getiriyor ama aynı zamanda eğleniyordu da. Bunca söylencede yer almasına şaşma-mak gerek.
Sayfa 147 - PdfKitabı okudu
"İşte bu kısa uykulardan birisinden uyandığım zaman, yanı başımda yatan Zeynep'e baktım: çocukluğumu altüst eden, hayatımı bir cehennem yapan korkunç mahluk, ağır halkalarını onun boynuna dolamış, boğmağa çalışıyordu. Korkudan ve helecandan çıldırmış gibi, onu kurtarmak için üstüne atladım ve yılanın halkaları sandığım saçlarını, uykunun
Evin Sahibi
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.