Godot’yu Beklerken, 2 perdeden oluşan trajikomik bir tüyatro oyunu. Godot’un kim ya da ne olduğunu söylemiyor yazar. Okur için bir kurtuluşu ifade ediyor Godot. Kitabın sonuna kadar hatta sonunda bile anlamayacağınız, ne anlatmaya çalışıyor diyeceğiniz bir kitap olsa da karakterlerin neden Godot’yu beklediğini hep merak ediyorsunuz.
Kitapta sonu gelmeyen bir bekleyiş var. Kitap kahramanlarımız Vladimir ve Estragon’un Godot’yu beklerkenki diyaloglarından oluşuyor. Godot hiç gelmeyecek biri ve belki de hiç var olmayan biri. İçinde bulundukları durumdan, boşluktan, hiçlikten onları kurtaracak, tutunmaları gereken bir kişi. Kitap gelecek olan bir şeyi bilmeden beklemeyi, belirsizliğin içinde bir ışık olarak onu aramayı, kurtarılmayı ummayı konu alıyor. Beklemek, beklemek, beklemek… Tek yaptıkları budur. Beklemenin boşunalığını fark edip yine de beklemek. Neden beklediğini unutacak kadar beklemek.
Beklemek, zamanı çabuklaştırmanın mümkün olmadığını salık veren bir kavram. Pasif bir eylem ya da hareketsizlik değil. Telaşsız ama istikrarlı bir varoluşun anahtarı gibi. İhtimalleri düşünmek ama hangisinin kayığına bineceğini bilmemek.