Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Bu zamanı daima neşeli bir karşılamaya değer görmeli ve bunun sonucunda katlanılır ve dolaysız aksiliklerden ya da acılardan bağımsız her saatinin tadını olduğu gibi çıkarmalı, yani onu geçmişteki yanlış umutlar hakkında surat asarak ya da gelecek için kaygılanarak berbat etmemeliyiz. Çünkü mevcut iyi bir saati kendinden uzaklaştırmak ya da geçmişe yönelik hoşnutsuzluk ya da gelecek olana yönelik kaygı yüzünden bu saati bile bile mahvetmek budalalıktır.”
Sayfa 126 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
#sultan&şah
O bizim değişmez kaderimiz ve varlıkta muhteşem hakikatimizdi. Kaçışı olmayan, kurtuluşu bulunmayan bir keder veya sevinç... Bir yerde susmak gibi, ama bir yerde konuşmak kadar edebi hakikat... Başa gelecek olan; bir kez ve tek başına... Zaman öldükçe ölümün zamanı da yaklaşmaktaydı artık.
Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
188 syf.
8/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
Simyacı romanı 1988 yılında yayınlanmıştır. Brezilyalı yazar Paulo Coelho (1947) tarafından yazılan eser, dünyada en çok okunan eserler listesine girmiştir. Eserin konusuna gelecek olursak; Seyyah olmak isteyen Santiago, babasının rahip ol teklifine karşın en çok seyahati çobanların yaptığına inandığı için çoban olmak istemiştir. Sürüsünü otlatırken dinlendiğinde sık sık aynı rüyayı gören Santiago, rüyasını yaşlı bir adama anlatmış ve yaşlı adam da onun bir yolculuğa çıkması gerektiğini söylemiştir. Santiago'nun çıktığı bu yolculukta başından bir dizi olaylar geçmiştir. Bir nevi Santiago, kişisel menkıbesini yaşamıştır. Bu eseri yaklaşık üç yıl önce okumuş ve hayatımda okuduğum en berbat kitaplardan biri olarak değerlendirmiştim. Ama bu seferki okumamda bana düşündürdükleri, hissettirdikleri çok çok başkaydı. Demekki gerçekten de her kitabın bir zamanı varmış. Neredeyse hepimizin bir konfor alanı var ve o alanımızdan çıkmaya cesaret edemeyiz. Aslında çıkarsak yeni ufuklara, yeni tecrübelere atılma şansımız çok fazla ama ne yazıkki tercih etmiyoruz. Santiago ise koyunlarıyla mutlu olmasına rağmen, merak duygusuna yenik düşüp rüyasının peşinden gitti ve kendi hazinesini buldu. Akıcı ve güzel olan bu kitabı okuyun okutturun. Keyifli okumalar dilerim...
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023206,3bin okunma
Geçmişin ne üstünlüğü vardır ne de eksikliği; geçmiş, o zamanı yaşayanlarındı . Şimdiki zaman da şimdi yaşayanlarındır. Gelecek ise gelecek nesillerin olacaktır. Herkes kendi zamanını iyi değerlendirmelidir.
400 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Selam arkadaşlar Biz İnsanlar, Peyami Safa'nın 1959 tarihili romanı. İlk olarak 1937 yılında Cumhuriyet'de tefrika edilmeye başlanmışsa da kitap olarak basımı ancak 1959 yılında gerçekleşmiştir. Kitap olarak basımı geç bir tarihte olduğu için yazarın son romanı olarak kabul ediliyor. Peyami Safa'yı az çok tanıyanlar bilir ki
Biz İnsanlar
Biz İnsanlarPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20212,875 okunma
Bir tek şimdiki an var. Dünyadaki bütün nesneler nasıl benzer ve sürekli birbirleriyle yer değiştiren atomlar içeriyorsa bütün zaman parçacıkları da birbirine ait unsurlar içeriyor. Evet. Cok net. Beklenmedik şekilde gelen o anlarda şimdi, sonsuza dek sürüyor ve yaşanacak daha çok an olduğunu biliyorum. Anlıyorum. İnsanın özgür olabileceğini anlıyorum. Zamanı durdurmanın ancak hükmünden kurtulmakla mümkün olabileceğini anlıyorum. Artık ne geçmişimde boğuluyor ne de geleceğimden korkuyorum. Nasıl korkabilirim? Gelecek sensin.
Sayfa 318Kitabı okudu
Reklam
Benim âmentüm,bir nesil âmentüsüdür
Bu âmentüde geçmiş zamandan sürüp gelme var. Geçmişi inkâr değil, geçmişe mahkûm olmak da değil. Geçmişi görüp puslarından kurtarış söz konusudur. Geceden ve sisten kurtarış. Kireçleşmeden. Bir nevi, geçmiş erozyonuna set çekiş. Geçmişe saplanma veya geleceği inkâr değil. Şimdiki zamanı unutma, yani çağ dışı olma hiç değil. Belki, geçmiş zamanla ilgileri tazeleme. Kök ilgisi ve ilişkisi kurma. Geçmiş zamanı, gelecek zamanı şimdiki zamana getirme. Zihnimizde olan bu yalancı bölmelerin suni duvarlarını deviriş. Zaman kahramanlığı diyorum buna.
"Öyle hırslanıyordu ki kendine büyük sözler veriyordu. Onun için artık başarmaktan başka çaresi kalmamıştı. Normal bir yaşam artık ona göre değildi. Alelade birisi olmayı bundan böyle kendisine bir zul sayıyordu. Belki şimdilerde dışarıdan öyle görünüyordu. Belki de öyleydi. Lakin önemli olan bundan sonrasıydı. Kendinde bu iştiyakı buluyordu.
Bizim için yapılacak iki şey kalmıştı. Hemen Üsküdar’a geçmek ya da birkaç gün bu fırtınanın azıcık dinmesini beklemek. Ben ikinci yolu seçtim. Çünkü, birkaç kişiyi daha bizimle alıp götürebilirim, sanıyordum. İki gün, boş yere Anadolu’ya kaçırabileceklerimizle münasebet kurmaya çalıştım. Nihayet, Üsküdar’a gidecektim. Bu iki gün içinde durum daha da sıkışmış, İngiliz polisi ile bazı Ermeniler bütün vapurları ve iskeleleri nezaret altına almışlardı. 18 Mart’ta harekete karar verdik. Üsküdar’a giden altı buçuk vapurunu, yani karanlık bastığı zamanı tercih ettik. Belkıs bize kapalı bir araba bularak gelecek, bizi Üsküdar’a giden vapurun durduğu iskelenin önünde bırakacaktı. Saib ile Abdülmuttalip (güvendiğimiz bir dost) rıhtımda bekleyecekler, bizi tanıyan birisini görürlerse, işaret edeceklerdi. Üsküdar’da Abdülmuttalip bir araba bulacak, Sultantepesi’ne en yakın bir yerde bizi bırakacaktı.
168 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Zülfü Livaneli kalemini çok sevdiğim Türk yazarların başında gelir .Diğer kitapları ile kıyaslayınca bu kitapta daha farklı bir üslupla karşılaşıyoruz. Dönemin havasına uygun daha şairane cümleler ve derin ifadeler yer alıyor kitapta. Hırs ve iktidar konusunu psikolojik açıdan ele alan yazar, her ne kadar Osmanlı’da geçen bir zamanı ele alsa da kitabını tarihi bir kitap olarak tanımlamamış tarihin burada zemin görevi gördüğünü ifade etmiş . Gerçekten de olayların geçtiği mekandan ve zamandan ziyade kişilerin ruh halleri kitabın odağını oluşturuyor. Kitap ilk olarak Engereğin Gözündeki Kamaşma ismiyle basılsa da gelen tepkiler üzerine kısaltıp şu anki şeklini almış .Kitabın konusuna gelecek olursak ,yıllarca Topkapı Sarayı’nın hücresinde tutulan şehzadenin birden tahta çıkması ile yaşanan çatışmalar işlenmiş . Bir yandan koca bir imparatorluğun hükümdarı bir yandan da Afrika’dan koparılıp getirilmiş hadım ağası Süleyman Efendi’nin harem hükümdarlığı paralel olarak işleniyor. Kitap köle-efendi ilişkisi üzerinden iktidar hırsını, büyüleyiciliğini , saray entrikalarını her zaman anlatılandan farklı bir bakış açısıyla bizlere anlatıyor. Kısa ama etkili bir kitaptı . Yazarın en beğendiğim kitapları arasında yerini aldı . Okuyacaklara keyifli okumalar dilerim.
Engereğin Gözü
Engereğin GözüZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201916,2bin okunma
Reklam
Şu halde ziyanda olmamak için öncelikle asrın, zamanın kıymetini bilmemiz gerekmektedir. Geçen zaman geri gelmeyeceğine göre, gelecek zamanı ne kadar yaşayabileceğimizi de bilemeyeceğimize göre eldeki ve önümüzdeki zamanı çok iyi değerlendirmeliyiz. Yeni bir günü, yeni bir haftayı, yeni bir yılı, sanki son gün, son hafta, son ay ve son yılmış gibi her şeyden daha aziz bilmeliyiz. Biz zamana şahit olmalıyız , zaman da bize ve ettiklerimize ! Zamanın kadrini kavradığımız gün, zamanın sahibi olan Rabbimizi de tanımışız demektir. Diğer bir ifade ile Allah inancımız ile zaman bilincimiz arasında doğrudan bir iliş- ki söz konusudur. Sözün özü, Allah ve ahiret inancı olanlar, aynı zamanda zaman bilinci olanlardır.
Sayfa 128 - Otto YayınlarıKitabı okudu
"Neden anne, neden bşraz daha uyumama izin vermedin, kupayı kaldırmak üzereydim," diyerek sızlana sızkana uyandı "Onun da zamanı gelecek oğlum, sen sadede sıkı çalışmaya bak, hayat bahanelere sığınanlar için çok zalimdir," dedi babası Juan da.
Doğmanın bir zamanı var, ölmenin bir zamanı var. Gündüzün bir zamanı var, gecenin bir zamanı var. Ağlamanın olduğu kadar gülmenin de bir zamanı var. Bekle, senin sıran da gelecek.
Sayfa 369Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.