Bir ömür nasıl heba edilir, kişinin karakterindeki omurgasızlık bir insanı nasıl aşağılık bir sona sürükler bunu gösterir nitelikte esasen durağan ilerleyen ama vurucu biten bir romandı. Drogo'nun ikinci bir deri gibi giydiği çaresizliği, kendi elleriyle yazdığı sonu, kabullenişleri, umudu olmayacak yerde arayışları, hayatta nerde durduğunu ve durmak istediğini bir türlü çözemeyişi, bu halleri kalbimi kırdı. İnsanın bile isteye debelendiği bir çukurda sırf azıcık ışık görme umuduyla gönüllü tutsaklığı beni ürküttü, kendi hayat çizgimde durduğum noktayı ve bahanelerimi sorgulattı. Düştüm ama kalktım mı yoksa hala yerde miyim diye düşündürttü. Dedim ya vurucu bir son, vurucu bir roman. Velhasıl, biz Drogo değiliz. Bir ağaç gibi hiç değiliz, kök salmadık bir yere. Hareket etmek lazım, uzaklaşmak lazım, çabalamak lazım...