"Kendini hayata hep korkusuzca teslim etmeli insan."
-Modesta
Yazar Hakkında Kısaca:
Goliarda Sapienza, İtalyan yazar ve aktristtir. 1924'te Catania'da doğan Sapienza, sosyalist bir aile ortamında büyümüş ve bu durum eserlerine de yansımıştır. Annesi ve babasının siyasi arenadaki aktifliği Sapienza'nın hayat görüşüne de etki etmiştir. Hatta
Biz kadınlar sizleri kusurlarınızdan dolayı sevmesek haliniz ne olur! Hepiniz zavallı birer bekar olarak kalırsınız. Gerçi, durumunuz yine de pek değişmez ya. Bütün evli erkekler bekar gibi yaşıyor, bütün bekarlar da evli erkekler gibi.
Ah zavallı kadınlar neler çekerlermiş biz erkekler onları kukla gibi kullanıyoruz yolda serbest ve rahat yurumelerine mani oluyoruz. Bu ne rezalet ne küstahlık bir erkek tanımadığı bir başka erkeğe rast gelse yüzüne bakmaz söz söylemez lakin tanımadığı ve hiç görmediği kadına rast gelince gülerek yüzüne bakmaya ve söz söylemeye başlar kovsalar bile yanından ayrılmaz demek oluyor ki biz kadınları insan yerine koymuyoruz kendimizi eğlendirmek için onların ruhunu sıkıyoruz.
(Bu inceleme kitabın içeriğine dair bilgi içerir!)
İnsan bazen hayat karşısında kendisini bir suyun akışına kapılmışçasına çaresiz hisseder. Suyun yönünü değiştirmek mümkün olmadığı gibi sürüklenmek de ağır gelir çok zaman. Pişmanlıklar, hayal kırıklıkları, ertelenmiş umutlar birikir hızla. Zaman baş döndürücü bir hızla geçip gitmektedir, ancak
Öncelikle uzun bir inceleme olacağını söylemek isterim. Kendimden bir çok çarpık düşünceyi yazacağım. Aynı zamanda kitaptan bir çok düzgün düşünceyi yazacağım. O yüzden okumaya başlayacaksanız eğer, kaybedeceğiniz ve/veya sıkılacağınız zaman dilimleri için beni suçlamayın. Çünkü uyarımı yaptım.
"Her şey bir sperm hücresinin yumurtalığa
Filistin için yürüyün. Büyük yürüyün, mega yürüyün, hatta koşun be.
İsrail'i kınayın. Hiddetle, şiddetle kınayın, tel'in bile edin be.
Maçanız yiyorsa püskevit gönderin, battaniye, hatta su tabancası gönderin be.
Her vakayı bir başka merciye havale konusunda uzman olan bizler, bilmemkaç defa falan sureyi, esmayı okumayla, evliya
Karısının ölmesinin ona mesleğinde de faydası dokunmuştu; çünkü bir ay onun sözünü edip: "Zavallı delikanlı, ne felaket!" demişlerdi. Adı yayılmış, müşterileri artmıştı...
TÜKENMEZ BİR KİTAP, ÇIKMAZ BİR SOKAK, MELANKOLİK HÜZÜNLER
youtube.com/watch?v=zz1ZzqM...
Raif abiyi çok üzdünüz,vaktinden evvel yaşlandırdınız . Neydi bu adamcağızın suçu günahı ? Madonna sen de kürkünü alıp gider misin artık ! Sevmek istedi bu adam be, sevdi sevdi sevdi. Sobada yakılacak öyküydü bu ne diye milletin diline
"Mesleğimin erkekler tarafından icat edildiğini, yeryüzündeki ve gökyüzündeki her iki dünyayı da erkeklerin ellerinde tuttuklarını biliyordum. Erkeklerin, kadınların bedenlerini satmaya zorladıklarını, en az para ödenen bedenin de eşlerinin bedeni olduğunu biliyordum. Bütün kadınlar, öyle ya da böyle, fahişeydiler. "
Bu kitap sizi okurken oldukça rahatsız edecek. Etmiyorsa eğer o zaman insanlığınızı sorgulamanız gerekiyor.
Bir kadın.. Firdevs..
Baba sevgisinden yoksun, baba şiddetine mahkum.
Ensest bir amca kurbanı.
Cahil ve korku içinde yaşayan, ona yardım edemeyecek bir annenin zavallı kızı.
Her yanı eksik, hayatı kendinden çalınmış bir insan.
Hala değişmeyen bu iğrenç düzeni okumak, en ufak ilerleme kat edemediğimizi görmek, tacize ve şiddete maruz kalmış kadınların hala var olduğunu bilmek insanın canını yakıyor.
Firdevslerin bitmesi umuduyla..
“Düşünce özgürlüğünün olmadığı yerde onur da yoktur.” -Katharine Burdekin.
1896 yılında İngiltere’de doğan
Katharine Burdekin, 10’dan fazla roman kaleme almasına rağmen birçok yapıtında Murray Constantine takma adını kullanmayı tercih etmiştir. Gerçek kimliğinin ortaya çıkışı ise 1980’li yılların ortalarını bulmuştur. Ütopik ve distopik kurmaca üzerine