Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zehra Yalaza

Bırakın mesafeler olsun birlikteliğinizde. Birlikte durun ama yapışmayın birbirinize: Çünkü ayrı durur tapınağın sütunları.
Reklam
Şimdi, bir bakıma başarıya ulaşmış sayılırım başarısızlıkta: yalnız bu yere tek başıma geldim. Hep birlikte tutunamamayı ne kadar isterdim. Herkes ayrı bir dalda kaldı. Tek başına bir tadı olmuyor başarısızlığın. Kimi suçlayacağımı bilemiyorum.
Sayfa 664Kitabı okudu
...yanıp kavrulmuş bir gezegenin şaşkına dönmüş bir parçasıyım ben.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Meczupluğumda buldum özgürlüğü ve esenliği; yalnızlığın getirdiği özgürlüğü ve anlaşılmamış olmanın esenliğini, zira bizi anlayanlar içimizde var olan şeyi zincire vururlar.
“Çünkü, susup beklemesini bilenler kazanır. Schlick’i de savaşta öldürmekten vazgeçelim; zaten eninde sonunda aklını kaybedecektir, bu gerileme daha fazla dayanamaz. Eskiden böyle kocalar, düelloda filan ölürdü; ben buna benzer bir filim görmüştüm. Şimdi kılıcın yerini ruh hastalıkları aldığı için, bu çeşit ölümleri tasvir etmek biraz teknik bilgiyi gerektiriyor. Schlick’in akıl hastanesindeki yaşantısını da anlatalım mı albayım?” Hüsamettin Bey elini tahtaya vurdu: “Oraya girmiş gibi konuşuyorsun Hikmet.” “Girmesine girerim de albayım, çıkması zor olur diye korkuyorum. Bugünün doktorları, insanın delirdiğini çok kolay kabul ediyorlar da, iyileştiğine inanmakta biraz nazlanıyorlar.
Sayfa 282Kitabı okudu
Reklam
Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de.
Sayfa 385Kitabı okudu
"Siz insanlar," dedim. "Bir şey hakkında konuşurken, hemen şöyle söylemek zorunda hissediyorsunuz kendinizi : "Bu aptalca, bu akıllıca, bu iyi, bu kötü!" Bütün bunların ne anlamı var? Sırf bunları söylemek için mi bir olayın içyüzünü araştırıyorsunuz? Onun niçin olduğu, niçin olması gerektiği şeklindeki sebepleri kesinlikle açıklayabiliyor musunuz? Böyle yapsanız, yargılarınızda bu kadar aceleci olmazdınız."
Şu 'gerçi' sözcüğünü kullanmasalar insanları daha çok seveceğim; genelleme yapan her cümlenin istisna derdi olduğu bilinen bir şey değil mi? Ama insan kendini böyle savunuyor! Genel ve kısmen gerçek bir şey söylerken, lafı biraz aceleye getirdiği düşüncesine kapılınca, sonunda konuyla yakından uzaktan bir alakası kalmayıncaya kadar karşınızda sınır koymayı, değiştirmeyi, önemsiz kılmayı ve eklemeyi sürdürüyor.
Sen herkesi seversin; bu da, herkese karşı ilgisizsin demektir.
bizim sevmediğimiz kimse yoktur, belki gönlümüze biraz serin gelenler vardır
Reklam
“Beni bıraktın bu makinenin çarkları arasında. Ben de dişlilere ceketimi kaptırdım. Eteğimin ucundan bağlandım bu düzene. Ceketi çıkarmadan olmaz. Ceket çıkarma talimatı da verilmedi daha. Çıkar üstündekileri, kurtul bu düzenden. Olmaz Selim: çırılçıplak kalırım sonra. Tutunacak bir yer bulamam sonra. Düşünceler göklere yükseliyor, fakat vücut toprağa bağlı. Tek tek koparılması kolay olan milyonlarca iplikle bağlı. Kör talih!’’
Sayfa 307Kitabı okudu
‪Anadolu'da işsizliğin doğurduğu yegane iş dedikodudur.
...Dağıttıklarından pay almak için halka alçakça yaltaklanmak, överek sevgi ve saygısını satın almak, delilerin el çırpmasının peşinden koşturmak, alkış gürültüsü ile kendinden geçmek, kendisini Tanrı tasviri gibi zafer alaylarına taşıtmak ya da ayaktakımınca görülmek üzere havalara kaldırılmak kadar çılgınca bir şey var mıdır? İnsan bile denemeyecek kimselere verilen unvanlar, şu lakaplar, adlarına düzenlenen törenler, iğrenç zalimleri apaçık Tanrılaştırmalar, bütün bunlar, ne kadar alay edilirse az olan gülünesi delilikler değil midir?
146 öğeden 121 ile 135 arasındakiler gösteriliyor.