Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Seyit Kutub’un hezeyanları!
Seyit Kutub’un Hazreti Osman efendimiz hakkındaki akıl almaz iftiraları ile zekât konusundaki İslam’a zıt, sosyalizm benzeri sözlerini iki yazımda kaleme almıştım. Pek çok okuyucum Seyit Kutub’u böyle bilmediklerini ifade ederek başka hatalarının olup olmadığı konusunda sorular sordular. Bu itibarla kendisi hakkında bir yazı daha almaya karar
Ahzâb Suresi 33. Ayet
Ağırbaşlı olarak evlerinizde oturun, önceki cahiliye döneminde olduğu gibi dışarıya süslenip püsleyip çıkmayın. Namaz kılın, zekât verin, Allah’a ve rasulüne itaat edin.
Sayfa 423 - Yolcu YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Allahla ile aldanan aldanmaz.
Kumaş dükkanında bir Veli Allah teala ile beraber olmak için insanlardan kaçmıyor Bilakis insanlarla birlikte olmanın onunla birlikte olmaya engel olmayacağını gösteriyor. bizde Halvet bizde uzlet yoktur bizde halk için de hak ile birlikte olmak vardır halimizin şahidi ise şu ayeti kerimedir kendilerine ne ticaretin ne de alışverişin Allah'ı anmaktan zekat vermekten alıkoymadığı adamlar.
"Zekat malınızı koruyun, sadaka ile hastalarınızı tedavi edin ve belalar için duayı kalkan yapın!" Hadisi şerifi:Tirmizi ‌
Sayfa 107Kitabı okudu
Ebul-Muin en-Nesefi diyor ki: "Deriz ki, inançlara gelince: Diyanet sahiplerine göre, bunlar 5 esasa ayrılır: 1. Allah'a iman. 2. Meleklerine iman. 3. Kitaplarına iman. 4. Peygamberlerine iman. 5. Ahiret gününe iman. İbadetler de ona göre 5 esasa ayrılır: 1. Namaz. 2. Zekât. 3. Oruç 4. Cihad. 5. Hac." (Nesefi, Tabsıratu'l-Edille II, 92)
Reklam
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu: “İslam’da iyi bir çığır açana bunun sevabı verilir. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine pay verilir. Bunun yanında onların sevabından bir şey eksilmez.” (Müslim, Zekât 69)
Yanında çalıştırdığı insanlara ödediği aylıkları zekât, devlete verdiği vergiyi fitre düşürüp kaybettiği parası olursa onu da sadaka sayardı.
Cilt 1 Sayfa 228
"Zekât" kelimesinin lügat mânâsı, "Malın artması ve temizlenmesi"dir.
Sayfa 228 - Hisar YayıneviKitabı okuyor
NUR RİSALELERİNDE HZ. ALİ İLE İLGİLİ RİVAYETLER
"BEN İLMİN ŞEHRİYİM, ALİ DE ONUN KAPISIDIR."(1) Nur Risaleleri'nde "Keramet-i Aleviye" diye sunulan bu büyük iddiaların temel dayanağı, işte bu hadistir. Bu hadisin Nur Risaleleri'ninde zikredilmesinin sebebi, müellifinin gizli ilimlerin Hz. Ali'ye verildiğine inanması ve bundan kendisi ve risaleleri lehine
Sayfa 223 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Reklam
İslam beş temel esas üzerine kurulmuştur: Bunlar Allah'tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed'in onun elçisi olduğuna inanmak, namaz kılmak, zekat vermek, hacca gitmek ve oruç tutmaktır.
Sayfa 180 - Buhari, İman, 1.
Kamusal alan adı altında, sadece evlere hapsedilmek istenilen yaşam biçimleri, zorunlu olarak öğrencileri kendine farklı varoluş zeminleri açmaya itmektedir. İslam'ın hayatın tümünü kuşatan öğeler taşımasına rağmen, boca edilen bireysellik, dini tercihlerde de farklı biçimlerde etkili olmuştur. Bu çerçevede namaz, oruç, zekat gibi birçok ibadet toplumsal boyutları dışta tutularak yerine getirilmektedir.
Sayfa 321 - Ekin yayınlarıKitabı okudu
Peygamber Efendimiz bir defasında Hz. Ömer’e, asıl hazinenin altın ve gümüşte aranmaması gerektiğini anlatan şu sözleri söylemiştir: “(Ey Ömer!) Bir kişi için olabilecek en kıymetli hazinenin ne olduğunu sana söyleyeyim mi? O, saliha/iyi kadındır. Kocası ona baktığı zaman içini sevinç kaplar, kocası ondan bir şey yapmasını istediğinde yapar, kocası yanında olmadığı zaman (onun haklarını ve saygınlığını) korur.”{Ebû Dâvûd, Zekât, 32}
Zekat
Mali bir yükümlülük olan zekât, kişinin dünya malına karşı dengeli bir duruş içinde olmasını sağlar. Toplumsal boyutları açısından değerlendirildiğinde, kardeşlik ve paylaşma duygularını geliştirir. Zekâtını veren zengin, servetini mü’min kardeşiyle paylaşmanın hazzını, güzelliğini yaşar. Bilir ki verdiği zekât hem bu dünyada arınması hem de ahirette ecir kazanması için Hz. Peygamberin deyişiyle “delil” olacaktır (İbn Mâce, Tahâret, 5). Yine Sevgili Peygamberimizin müjdelediğine göre, “Sadaka/zekât vermek, suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları yok eder.” (Tirmizî, Cum’a, 79). İhtiyaç sahiplerinin bu paydan yararlandıkları sırada yaşadıkları sevinç ve memnuniyet, verenin gönlünde huzura ve genişliğe dönüşür. Böylece zekâtın tam olarak verildiği yerlerde denge ve sükûnet egemen olur. Yoksul, zengin kardeşinin malına kem gözle bakmak şöyle dursun, kendisi de yararlandığı için o malı kendi gözü, kendi malı gibi korur, kollar. Böyle bir ortamda, hırsızlık, kapkaç ve gasp gibi mali suçlar azalır, zamanla yok olur.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.