''Bol çiçekli bir bahar mevsiminde güneşin ışıkları altında büyüyüveren yapraklar gibiyiz.
Onlar gibiyiz,
gençliğin baharında açan çiçeklere
kısa bir süreliğine sevinen;
Tanrılardan gelen iyiden de kötüden de bihaber.
Oysa ki kara yazgılar yanı başımızda dururlar, bir elinde ıstıraplı yaşlılık, öbüründe ölüm.
Demem o ki, gençliğin meyvesi kısacıktır,
Güneş yeryüzüne vurduğu müddetçe sürer;
Fakat o mevsimin sonu mazide
kaldığında,
Yaşamaktansa tez vakit ölmek evladır.
Zira çokça dert düşer yüreklere.
Kâh birinin elinde avucunda ne varsa gider
Yoksulluğu tadımlar.
Kâh birinin çocukları olmaz
Bebek hasretiyle yerin altını boylar.
Kâh bir başkası bir hastalığa yakalanır, amansız!
Bilin ey insanlar:
Zeus’un çokça dert dağıtmadığı hiçbir ölümlü yoktur.''