Almanca dil kursundaydım. Hoca çok disiplinli biriydi. Bilhassa zaman açısından hiç müsamahası yoktu. Bir hafta boyunca kimin ne kadar geç geldiğini tespit ediyor ve onlan geç geldikleri toplam süre kadar sınıfta tutuyordu. Tabi bu dırum, zaten kursa zor zaman ayırmış iş sahiplerinin hiç de hoşuna gitmiyordu. Bir gün haftalık cezası 18 dakika
03-09.12.1973 günlü ve 1169 sayılı L'Express'te "Umut" başlığı altında G.J. imzasıyla yayınlanan yazıda şöyle deniliyor:
Sinemalarımızda bir Türk filminin oynaması, hemen dikkatimizi çekecek kadar ender rastlanan bir olaydır. Hele yapımcısı, ülkesinde 20 aydır, cezaevlerinde çürüyen bir tutukluysa. Ya UMUT? İyi bir ad.
L'Express
"Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
Müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoş görmeyi barındırmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler,
İzzeti nefislerini yıkanlar
21 Kasım saat 09.00'da 12 milletvekilinin omuzunda top arabasına taşındı.
Chopin'in cenaze marşı eşliğinde ihtiram
yürüyüşü başladı. Etnografya Müzesi'ne hareket edildi.
Müzenin giriş salonunda mermer katafalka konuldu.
Cumhurbaşkanı İnönü liderliğinde saygı duruşu yapıldı.
Dört ay orada kaldı.
Meşaleler eşliğinde ihtiram nöbeti tutuldu.
Vatandaşlar tarafından ziyaret edildi.
Ben putperest değilim, kitaba tapmıyorum; içindeki ses, içindeki ışık, içindeki sevgi, içindeki ruh, içindeki çile, içindeki gözyaşı, içindeki tecrübe, içindeki Tanrı çekiyor beni.
( Jurnal, 12.09.1963)