“İbnü’l Haşeb, Halep mahallerinin en çok dinlenen adamıdır. Şii kadısı olarak büyük bir dini ve ruhani otoriteye sahiptir ve Halep’teki en büyük cemaat olan Şii cemaatinin üyelerine ve mallarına ilişkin ihtilafları çözümlemekle görevlidir. Ayrıca şehirin reisidir; dolayısıyla hem esnaf kethüdası hem ahalinin çıkarlarının sultan nezdindeki temsilcisi hem de şehir milisinin komutanıdır…
İbnü’l Haşeb’in kararlılığı ve şaşırtıcı azmiyle sadece şehri(Halep)işgalden kurtarmakla kalmayıp, istilacı Frenk ordusuna karşı yürüyecek büyük Cihat komutanlarının yolunu herkesten çok hazırladığı bilinmektedir. Ama o bunları göremeyecekti. 1125 yılının bir yaz günü, öğle namazından sonra Halep Ulu Camii’nden çıkarken, derviş kılığına girmiş bir adam üzerine atılır ve göğsüne bir hançer saplar. Haşşaşinler intikamlarını almıştır. İbnü’l Haşeb en amansız düşmanı olduğu bu tarikatın müritlerinin çok kanını dökmüş ve bu konuda hiç pişmanlık göstermemiş, nedamet getirmemişti. Dolayısıyla bu yaptığını er veya geç hayatıyla ödeyeceğini bilememesine imkan yoktu. Otuz yıldır Haşşaşinlerin hiçbir düşmanı ellerinden kurtulamamıştı.”