Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
176 syf.
10/10 puan verdi
Bir Altun klasiği ve efsanesi. Tiradın sonu. Benzer minvalde pamuk ipliğine bağlı baba-oğul ilişkisi, Avrupa'ya uzanan eğitim serüveni, paşazadelik, musevilik, bibliyofili, Fellini, İstanbul Anadolu yakası gibi bir çok mihenk taşı mevcut. Sir Richard Burton'ın hayatı (Bin Bir Gece Masalları, Lawrence'e ilham olan bir gayrimüslimin
İşte Geldim Deniz Kenarı
İşte Geldim Deniz KenarıSelçuk Altun · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202333 okunma
59 syf.
4/10 puan verdi
Ah Müzeyyen okurun suçu neydi ki?
15 dakikada keyifle okunabileceğini düşündüğüm bir kitapken okumaya başlar başlamaz ne yaptım ben dedirten bir kitaptır kendisi. Bunca metafor, bunca betimleme 1500 sayfalık kitaba yeterdi kanımca...
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutkuİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 201429,1bin okunma
Reklam
Saudade
Denizsiz ve neşesiz memleketin çocuğuyum ben. Gözlerimde hüzün demeti, bilir mi senin şehrin böyle yüzleri ? Işıltısının haklı gururu büyüler herkesi. Büyü… evet. İlmek ilmek bağlamış yürekleri kendine. Hangi muskayı yapsan çözer düğümünü? Evvela haklıdır gururu. Şükür sebebi meyletmeye gel memleketime. Bak şehrime… Cehennemden kor düşmüş her çehresine. Harlanmış yollarında yürüyenlere mi bu öfke ? Tepeden tırnağa, tırnağından tepesine. Yedi tepeli şehrin bilir mi böylesini ? Tozu dumanı ciğerimin düşmanı olan şehrim aşinadır hepsine. Ayrı dünyaların değil, ayrı şehrin insanlarıyız biz. Mağlubum senin yüzüne çarpan dalgalara, saçını okşayan rüzgara, gözlerini kamaştıran mavi dalgalara. Şehrime ve kendime ama en çok kendime ücrada kaldım. Bilirsin. İnsan en çok kendine geç kalandır ve kendine varamayandır Kendime doğru yola çıksam 1500 km eder mi dersin ? Kendine varamayan, ve sana da bir adım atamayan dizlerimin bağını çözdüler sevgilim. Işıksız şehrimin karanlık odasından yazıyorum sana bu şiiri. Yüreğimle seviyorum seni. Karanlıkta büyürmüş ya göz bebeği, karanlığımda büyüttüm bende seni… -saudade 🧚🏻‍♂️
François Truffaut demiş ki:
Günde 3 film, haftada 3 kitap ve güzel müzik albümleri beni ölene kadar mutlu etmeye yetebilir.” demiş. Ben de diyorum ki: Ayda 1 film Ayda 1 kitap günde 1500 müzik
248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Ayasofya hüznün de sevincin de kutsal mekanıdır..
Kitabı ilk çıktığında iki defa okumuştum. Hep dediğim gibi, bazı kitaplar defalarca okumaya değer niteliktedir. Kitabımıza gelince ,her ne kadar konusu itibari ile Ayasofya'yı anlatıyorsa da ,okurken fark edeceksiniz ki dolu dolu geniş bir tarih işlenmiş.Hem de bizim hep merak ettiğimiz sorulara bir anlamda cevap olmuş. Yazarın
Erhan Altunay
Erhan Altunay
Ayasofya'nın Gizli Tarihi
Ayasofya'nın Gizli TarihiErhan Altunay · Beyaz Baykuş · 20161,458 okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
İÇİMİZDE Kİ BİTMEYEN GÜÇ;
Çookk gerilere 1500'lü yıllara gidiyoruz bu kez.Adını tarihe yazdırmış birbirinden özel kadınların sesine ses olmaya,çığlıklarına kulak vermeye,dünyaya onların gözünden bakmaya gidiyoruz. Birlikte dolaşıyoruz tüm dünyayı.Din,dil,ırk,mezhep ayrımı olmaksızın hepsini kucaklıyorum ve hepsine minnetimi sunuyorum. Hepsine bir arada kucak
Kadınlar
KadınlarEduardo Galeano · Sel Yayıncılık · 20202,030 okunma
Reklam
1552 syf.
·
Puan vermedi
·
42 günde okudu
Edmond Dantes… Asla unutamayacağım, unuttuğumu hissettiğimde tekrar macerasına ortak olmak isteyeceğim bir isim. Bilmem unutulur mu ? Bazı kitapları hiç okumamış olmayı dilersiniz, ilk okuma heyecanını tekrar yaşayabilmek için. İşte benim için o kitap Monte Cristo Kontu. Fransız edebiyatının enlerinden biri. Alexandre Dumas’ın başyapıtı. Bir
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202025,6bin okunma
156 syf.
8/10 puan verdi
Bir Küçük Ütopya Meselesi ;)
Merhaba 1K yazarımızın ilk okuduğum eseri. Günümüz insanlarıyla, hayatımızla, olay, olgu ve durumlarla çok bağlantılı bir kitap okudum. Yalnız yazarımızın 1500'lü yıllarda kaleme aldığı bu unutulmaz, aynı zamanda popüler olan eseri günümüz dönemiyle de yer yer ayrık olduğunu da eseri okurken gördüm yani, edebi tabirle ikircikli sevdaya
Ütopya
ÜtopyaThomas More · Olympia Yayınları · 202020,3bin okunma
Aptalligimdan bir kesit!..
Bugün sanayide benim tarafımdan gerceklesmis bir salaklık öyküsü ; Usta: 1000 TL verseniz yeter. Ben: Yok abi olur mu ? O kadar uğraştın, 1500 vereyim. Usta: Bacim zaten oldugundan daha fazla söyledim!!! (Sonuc: abiyi ikna edip 1500 tl verdim.) Salak miyim, pazarlik yapmayi mi bilmiyorum anlamadim ki?
Yıkılmaz 97 :)) özgünlük %1500
Tek yapmak istediği orada oturup sanki ben 912.673'ün küp köküymüşüm gibi beni izlemekti. Beni çözmeye çalışıyor­du. Ben de o küp kök kadar ahenkli davranmak için elimden ge­leni yapıyordum. Yıkılmaz doksan yedi. En sevdiğim asal sayı. .
Reklam
Merhaba kitapseverler #AntikRitüeller#Ball##araştırma#okudumbitti#ozlemli_kitaplar#muratterlemez#alıntı Futbol nasıl doğmuştur? Futbolun kültürlere etkileri neler olmuştur? Kısacası futbolun tarihçesini bilmek ister misiniz? Bu soruların cevaplarını kapsamlı bir şekilde yazarımız araştırmış ve bizlere sunmuştur. Ben kısaca anlatayım... Antik çağlarda futbolun en eski versiyonları m.ö 4000 ve m.ö 2000 Mısır'da kalıntılarından ulaşılmış. Ayakla top oynayan insan tasvirlerine rastlanmış ve hatta Sümerler 'e ait arkeolojik bulgular da deri ve keten den yapılmış toplara ulaşılması eski çağlara dayanıp , bir oyun haline gelmesi var olduğu görülür. Antik çağlarda çin medeniyetinde m.ö 2500 yıllarında ' cuju' adıyla oynanır. Çin'de oynanan en ilkel halı ' top tepme idman' kuralları ve sahaları olan ,iki tarafa koyulan kaleleri ile günümüz futbolla benzerlik gösterir. Orta Asya'da m.ö 1500 yıllarında ise "tepük', Mezoamerikalılar m.ö 1500 ' ulama' Antik Grek medeniyetinde m.ö 100 yılından önce " episkyros",Antik Roma medeniyetinde m.ö 200 yılında"harpastum"adıyla günümüz futboluna kadar büyük bir tarihçesi mevcuttur. Ve daha fazlasını öğrenmek isteyenler burda mı? Futbolun tarihçesini bilmek isteyenler bu araştırmayı okuyup anlayacaklar ne medeniyetlere ne tarihlere vede siyahlı beyazlı görsellere sığdığını görecek ,okuyacaklar. Sağlıcakla, kitapla kalın @perseusyayinevi https://1000kitap.com/muratterlemez
Aylin Sezersan
Aylin Sezersan
Bir efsaneye göre
Samuel Taylor Coleridge
Samuel Taylor Coleridge
, kendi zamanına değin yazılmış her şeyi okumuş en son kişidir. Dediklerine göre o öldükten sonra artık tek insanlık bir yaşam bakiyesinin baş edemeyeceği kadar kitap birikmiş. Oysa ondan çok önce, ilk basılı sayfanın ilk matbaadan çıkmasından yalnızca yarım yüzyıl sonra bile yani 1500'de Avrupa'da sayısız kitap vardı. Matbaa devrimi' ile gelen toplu yazılı kaynak üretimi, ilk zamanlar çeşitlilikten ziyade başta kutsal kitaplar ve eğitim materyalleri olmak üzere sınırlı bir ürün yelpazesinin ömeklerini mümkün miktarda çoğaltmayı hedeflemişti. Bilgi ve kitap pazarının hakim denklemi "En fazla satan, en fazla basılır." matbaanın daha emekleme çağında bile geçerliydi. Her şeye karşın bu dönemde dahi milyonlarca farklı kitabın olduğu dev bir kütüphaneydi Avrupa. Yaşam boyu bir milyon kitap okuyabilmek için bir insanın yetmiş yıl boyunca günde kırk kitap okuması gerekir. Ben bu kadar sürede bu sayıda çay içmeyi bile başaramadım ve bir kitap okumanın bir bardak çay içmekten çok fazla zaman aldığından eminim. Yine de her şeyi okumak, her şeyden haberdar olmak hevesinde bazı doyumsuz okurlara rastlarız. Bence böylesi bir okuma iştahı sınırsız bir entelektüel meraktan çok, dünyaya sığamayacak bir egoya İşaret eder. Demek istediğim, bütün kitapları okuyup her şeyi bilmek yüzyıllardır imkansız. Bırakın bazı bilgileri başkaları yazsın ve okusun. Zihniniz bir sürü ilgisiz bilginin genellemeler ve yanlışlıklarla dolu ansiklopedisi olacağına, ilginizi çeken bir bilginin kaynak kitabı olsun.
Darısı bizdeki cahillerin başına...
Bildiğiniz üzere Dini kullananların elinde oyuncak olduğu 1500'lü yıllarda kiliseler cennetten topraklar satıyor. Cahil halk ise, "ölünce cennette yerimiz hazır olsun" diye bu oyuna alet oluyordu, böylece papazlar ve kilise zenginleşiyordu.. Ancak herkes öyle değildi. Bunun bir kandırmaca olduğunu, cennetten toprak satın alınamayacağını söyleyen Martin Luther mahkemeye çıkarılmıştı. Yargı, o zamanlar da dini kullananların elinde oyuncaktı. Duruşma sırasında Martin yargıçlara seslendi; "Milleti cehennemle korkutup, cenneti para karşılığı satıyorsunuz. Sıkıysa cehennemi satsanız ya?" der.. Yargıçlardan biri sordu: "Cehennemi kim alır ki?" Martin Luther "ben alıyorum, neyse parasını veriyorum" der. Bir araya gelen yargıçlar cehennemi Martin'e bedava verirler.. Duruşma sonunda Martin kapının önüne çıkar ve duruşma sonucunu merak eden binlerce kişiye seslenir: "Cehennemi satın aldım, benimdir. Bundan sonra oraya kimseyi almayacağım, korkmayın, der.. Cehennem korkusu kaybolan halk böylece kilise baskısından kurtulmuştur. Bundan sonra halk özgür beyinlere sahip olmaya başladı ve Almanya aydınlanması 500 yıl önce böylece sıradan ve çok akıllı bir olayla başlamış oldu.."
508 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.