Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
19. yüzyıl, şövalyece bir patriyotizmin de ötesinde, ulusalcı duyguların ve eylemin ortaya çıktığı çağdır. Bu düşünce sistemi ise inandırıcılığını ve yayılmasını sadece kitap, gazete gibi araçlara değil, başka bir araca da borçludur. Bu propaganda aracı tiyatrodur, Tiyatro 19. yüzyılda (sinema, televizyon, radyo olmadığına göre) en etkili kitle iletişim aracıdır. Üstelik devrimi yapacak sınıfların da vazgeçilmez bir kültür ve eğlence aracıdır. Şu halde devrimci düşünce ve tarih bilincinin tiyatro sahnesine yoğun bir biçimde çıkması kadar doğal bir gelişim olamazdı. Tiyatro 19. yüzyılda, bütün tarihi boyunca ulaşamadığı önemli bir propaganda gücüne sahip oluyordu toplum hayatında...
Sayfa 164Kitabı okudu
19. Yüzyılda Avrupa'da yayınlanan gazete ya da dergi yoktur ki, abartmasız her sayısında, Türk düşmanlığını ve Osmanlı Devleti'nin yıkılması gerektiğini ileri sürmesin.
Reklam
Sunuş
Avrupamerkezci tarih anlayışı, Batı uygarlığını, kendine özgü bir tarihsel gelişmenin ürünü olarak görür. Buna göre, bugünkü Batı uygarlığı, insanlığın genel gelişim çizgisinden ayrılmış, daha verimli bir yola sapmış ve diğer uygarlıklar karşısında üstün bir konuma gelmiştir. Diğer uygarlıklar da kuşkusuz kendine özgü bir tarihsel gelişmenin
Sayfa 13 - KAYNAK YAYINLARI - BİRİNCİ BASIM - HAZİRAN 1998Kitabı okuyacak
Klasik dönemin kurucusu olarak Fatih Sultan Mehmet'i kabul ediyoruz. Modern dönemin kurucusu olarak da (en azından başlatıcısı olarak) II. Mahmut'u kabul edebiliriz. Kuşkusuz modernleşme uzun bir süreçtir; pek çok padişah ve devlet adamı buna katkı vermiştir. Ancak süreci sistematik olarak başlatan padişah olarak II. Mahmut'u kabul
...19. yüzyılda, 19. yüzyılın ortalarına veya sonlarına doğru, dedi beyaz saçlı adam, insanlar, daha doğru toplum, kelimeleri kullanarak ölümün etkisini yumuşatmayı denerdi. O dönemin gazete haberlerini okursanız neredeyse hiç suç işlenmediği veya tek cinayetin tüm ülkeyi hüzne boğduğu hissine kapılırsınız. Evini hayallerimizde ve fantezilerimizde ölümü istemezdi yine de korkunç suçların işlendiği gerçekti, tecavüzler ve hatta seri cinayetler vardı...
Sayfa 380 - Can YayınlarıKitabı okudu
BEDİRHANILER/Bedirhanizadeler. Botan Emirliği'nin son miri Bedirhan Bey'in soyundan gelen yakın dönemin siyasi ve kültürel Kürt milliyetçi uyanışında/hareketinde etitin rol oynamış aile. Bedirhaniler, Botan bölgesine asırlarca hükmetmiş olan Azizan ailesine mensuptur. Bedirhan Bey 1847 yılında başarısız olan isyanın ardından
Reklam
Kahve gibi tütün de uzun süre ataerkil toplumun bir simgesidir. Eskiden İngiliz kahvehanelerine adımını bile atamayan kadınların tütün içmesine de izin verilmez. Tütün içen kadın, 17.-19. yüzyıl arasındaki karikatürlere konu olmuştur. Tütün içmek 19. yüzyılda feminist hareket için yeni bir simgesel anlama kavuşur. George Sand ve Lola Montez gibi aydın kadınlar toplum içinde göstere göstere tütün içerler. Pantolon giyme hakkı gibi tütün içme hakkı da talep edilir. 1840'lı yıllardan kalma, zoraki bir mizahla yazılmış bir gazete yazısı, ataerkil toplumun bu durumu nasıl bir anlayışsızlıkla karşıladığı konusunda bir fikir verir: "Kadın hareketi Almanya'da, özellikle de Almanya'nın en entelektüel kenti Berlin'de garip bir gelişim gösteriyor. Bu hareket şaşırtıcı sonuçlar doğuruyor. Berlin'in parlak çevrelerinde 19-20 yaşındaki kızlar Guizot, Thier ve yeni yasalar hakkında öyle kendinden emin bir tavırla konuşuyor ki, hayal gördüğünüzü sanıyorsunuz. Bu minyatür George Sand'ların çoğu sigara içmekten de geri kalmıyor; hatta geçenlerde zarif bir hanım, puro içen bir beyefendiyi sokak ortasında durdurarak purosunu yakmasını rica etmiş. Aman ne güzel! Fazla sürmez, bu kadınlar pantolon da giyer, erkekleri kamçılayarak mutfağa sürer ve çocuklarını at üstünde emzirirler! Bir de hanımlar kahvehanesi kuruluyormuş, orada kadınların durumu tartışılacakmış, purolar tüttürülecek, en yeni dergiler okunacakmış, kısacası beyler gibi davranılacakmış. Berlinli kocalar sevgili karılarını ağızlarındaki purolarla bağırlarına basınca ne de sevinirler ama! Tövbe, tövbe!"
Sayfa 123Kitabı okudu
Türkiye Sinemasında Karlı Bir Doruk: ‘Ağrı Dağı Efsanesi’
Yönetmen: Memduh Ün Senaryo: Lütfi Akad, Duygu Sağıroğlu, Memduh Ün Görüntü Yön: Gani Turanlı Sanat Yön: Duygu Sağıroğlu, Güven Öktem Müzik: Yalçın Tura Oyuncular: Hakan Balamir, Fatma Girik, Hayati Hamzaoğlu, Yavuz Selekman, Reha Yurdakul, Hüseyin Peyda, İhsan Yüce, Nuran Aksoy, Coşkun Göğen, Hikmet Taşdemir, Atıf Kaptan Yapımcı: Memduh
What does "egemenlik" mean?
Ege'ye "egemen" miyiz? Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taaruz'dan sonra, 1 Eylül 1922'de "Ordular İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri emrini verir ve on gün sonra İzmir'i ve denizini görecek bir mevkide, Belkahve'de kahvesini höpürdetir... 9 Eylül'de Mustafa Kemal Paşa'nın ilk hedef" olarak
Sayfa 104 - Yazar Yayınları
Partilerin ve koalisyonların oluşturduğu son derece küçük ko­miteler, kararlarını kapalı kapılar ardında almaktadır ve büyük kapitalist çıkar gruplarının temsilcilerinin küçük komitelerde kararlaştırdıkları şeyler milyonlarca insanın günlük yaşamı ve kaderi için belki de her türlü siyasal karardan daha önemlidir. Modern parlamentarizm düşüncesi,
Reklam
ATSIZ-KÜR ŞAD-BOZKURTLAR: TURAN'A DOĞRU Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun Kür Şad Adı Ne Zaman Doğdu? Bozkurtların Ölümü Atsız’ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden,
19.yüzyılda Avrupa'da yayınlanan gazete ya da dergi yoktur ki abartmasız her sayısında, Türk düşmanlığını ve Osmanlı Devleti'nin yıkılması gerektiğini ileri sürmesin.
Sayfa 42 - pozitif yayınlarıKitabı okudu
19. yüzyılda Avrupa'da yayınlanan gazete ya da dergi yoktur ki, abartmasız her sayısında, Türk düşmanlığını ve Osmanlı Devleti’nin yıkılması gerektiğini ileri sürmesin.
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.