Bana göre bizi bekleyen en ciddi tehlike, insanların neye inanacaklarını bilememenin paniği içerisinde (1930'larda Avrupa'da durum böyleydi) kötülüğe ve yok etmeye sarılmaları olasılığıdır.
Dinde, siyasette, eğitimde, felsefede ve bilimde kök salan dogmatik anlayışı irdeleyin bir kere. Otoriter, tepki vermeye yönelik çizgilerin izlerini görmüyor musunuz?
İnsanlar korktuklarında veya endişeye kapıldıklarında ister istemez daha katı oluyor, üstüne üstlük bir de şüphelere kapıldıklarında dogmalara saplanıyorlar. O noktada da canlılık ve devinim adına ne varsa yok oluyor.
Geleneksel değerlerden arta kalanlarla bir barikat örüyorlar ve bu barikat onların zor anlarda sığınıp geçmişe doğru bir kaçamak yapabilecekleri tek sığmak görevini üstleniyor.
Sayfa 167 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okudu
20. yüzyılın başlarında kurumsal şirketler için hoşnutsuzluktan ziyade KAYGI, duygusal anlamdaki birincil engel olarak görülüyordu. Kaygılı hislerin kendine güvensizlikten doğduğuna inanarak endüstriyel psikologlar kurumları aidiyet hissi yaratmaya teşvik etti. Mesela 1930'larda IBM'de çalışanların hepsinin şirket şarkısına eşlik etmesi bekleniyordu: “Şimdi burada biz şükranla / En içten sadakat yeminimizi ediyoruz / Şirketlerin en iyisine".
Ama hâlâ işyerlerimize ait olmak istiyor muyuz? İtalyan Marksist filozof Paolo Virno'nun iddia ettiği gibi, çalışanların soğukluğunun işareti olarak görülen şeyler şimdi iş hayatının aranan özellikleri haline geldi. Dinamik ve gezgin ekonomimizde, en el üstünde tutulan şey esneklik. İşle ilgili güvensiz hissetme, görev değişikliğine zorlanma korkusu veya bir terfiyi kaçırmak, kurumsal insan kaynakları departmanlarınca "esneklik, uyum yeteneği ve kendini yeniden yaratabilmeye hazır olmak" gibi değerlere çevrildi. Ancak online sistemler oynanmaya gitgide daha açık oldukça ve bilgi taşınabilir hale geldikçe, işverenler çalışanlarının sadakati ve güvenilirliği konusunda hiç olmadığı kadar gerginler. Hoşnutsuzlukların artması, çalışanlarının hem duygusal açıdan bağlı hem de gözden çıkarılabilir olmasını bekleyen bu çelişkili iş kültüründen kaynaklanıyor olabilir.
Şamil'in oğlu Cemaleddin esir alınıp St. Petersburg'a getirileli on üç yıl olmuştu. Bu on üç yıl içerisinde Şamil, Zümrüdüanka gibi Ahulgo'nun küllerinden yeniden doğmuş ve Kafkasya'ya hakim olmuştu. Rus askerleri, akın akın bu dev gibi adama saldırmış ancak geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bu on üç yılda, esir olarak St.
Merhabalar,
Kitabın bitimine 50 sayfa kalmışken tutamadım kendimi ve hemen bir şeyler yazmam gerek diye düşündüm. Kitabın mükemmel içeriğini anlatmaya geçmeden önce bu şaheseri kimin yazdığını anlatmak istiyorum.
Kimdir bu
Vamık Volkan yazarımız?
Vamık Volkan, 1932 Lefkoşa/Kıbrıs doğumludur. Kıbrıs İslam Lisesi'nde okudu; son sınıftayken çıkan
Serinin son kitabı, dışarıda tanınmanın, inkılapların, kurucu kadrolardaki yol ayrımlarının, kadrolaşmanın ve bugün bile tartışılagelen konuların yaşandığı dönem.
“İhtilalci kadronun bir gün kendi içinde parçalanması, ihtilallerin değişmez kanunudur. Eğer Milli Mücadele'ye bir ihtilal dersek, o da bu kanunun hükmünden kendini kurtaramadı. Ve
Herkese merhaba! Uzun zaman önce aldığım, yine uzunca bir süre kitaplığımda bekleyen ve yine oldukça uzun bir sürede okuyabildiğim Niteliksiz Adam serisini nihayet bitirmiş bulunmaktayım. Her şeyden önce, 2023 yılının yaklaşık dokuz ayını bu kitapla geçirmiş olmamdan dolayı kendimi tebrik ediyorum. Kitaba başlarken böyle bir süreç hiç
_İttihat Terakki Cemiyeti_
_Mustafa Kemal Paşa, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Halil Kut, Mehmet Akif Ersoy, Fahrettin Paşa, Enver Paşa, Cemâl Paşa, Talat Paşa, İsmet İnönü, Celal Bayar, Ali Fuat Cebesoy, Ali Çetinkaya, Ziya Gökalp, Hacı Bekir, Tevfik Rüştü Aras, Said Halim Paşa, Nuri Conker, Çerkez Ethem, Yunus Nadi…
_1889 devletin
_Medeniyet, insanların ne kadar para kazandığıyla ya da kaç tane lüks arabaları olduğuyla ölçülmez. Medeniyetin para birimi Sanat’tır. Sanat aristokrattır ve sanatla uğraşan kimseler de yükselerek seçkinleşirler. Müzelerimizde ve kütüphanelerimizde korunan da sanatın ta kendisidir. Sanat Müzesi'ni ziyaret ettiğinizde göreceğiniz, insanların