Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
196 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Herkese merhabaa...Yaşar Kemal'in serilerinden birini daha bitirmenin gururunu duyuyorum... Serinin 4. kitabı Bir Bulut Kaynıyor ; Yaşar Kemal'in gazeteci kimliği ile farklı bölgeleri ziyaret ederek toplumda gördüğü eksiklikleri hiç çekinmeden, korkmadan, göğsünü gere gere anlattığı harika bir kitap olmuş. Bana sorarsanız serinin içinde en beğendiğim kitap bu oldu. Bir Bulut Kaynıyor da, birbirinden farklı toplumun yaşadığı zorluklar ve sınıfsal farklılıklar anlatılmaya başlanırken 1960'lı yılların Türkiye' sinde Marmara denizinde balık çeşitlerinin ve balıkçılığın yanlış metodlarla nasıl bitirildiği bol bol anlatılmış. Balıklar hakkında oldukça uzun anlatımların olduğu kısımda ben biraz sıkıldım açıkçası. Bu kitap için yapabileceğim tek olumsuz eleştiri bu olacak sanırım. Keyifle okumanız dileğiyle
Bir Bulut Kaynıyor
Bir Bulut KaynıyorYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 2021698 okunma
İsmail Hakkı Tonguç 1960 yılında yaptığı bir konuşmada "Anadolu'da anaları yetiştirmenin babaları yetiştirmeden, uyarmadan daha önemli olduğunu sonraları daha iyi anladık. Köy kadınlarını kazanmakla köy çocuklarının eğitiminde en kestirme yolu tutmuş, olurduk. Çünkü köy çocuğunun ilk eğitimini ister istemez ve yapabildiği kadar anası yapar." diyerek halk ve köy eğitiminde en çok kızların üzerinde durulması gerektiğinin altını çizmiştir.
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
Terekesi
23 Mart 1960 tarihinde Urfa'da vefat ettiği zaman, kendisinden geriye şu eşyalar kalmıştı: “Bir çift lâstik ayakkabı, bir sepet içinde bir çaydanlık, bir havlu, bir dua kitabı, eski yazı takvim, iki kalem ve bir kırık gözlük..."
Sayfa 223 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
25 Kasım 1960 günü, Dominik Cumhuriyeti’nde Generaller Generali Trujillo’nun diktatörlüğüne karşı çıkan üç militan öldüresiye dövüldükten sonra bir uçurumdan atıldı. Bunlar Mirabal kız kardeşlerdi. O kadar güzeldiler ki, onlara kelebekler diyorlardı.
Sayfa 365 - SEL YAYINEVİ
374 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Bu kitabı ne zaman,nasıl,nerede ve kimden görüp de okunacaklar listeme ekledim, bilmiyorum.Daha önce okumadigim bir yazar. Tanımıyorum. Kitabın sonlarına doğru yazarı bir araştırayım dedim ve yazarın erkek olduğunu gördüm. Oysaki ben kadın yazar sanıyordum .Sebebini bilmiyorum. Belki ana kahramanın kadın olması, belki kadın dilli olması buna etkendi. Belki de nezaketi en çok kadınlara yakistirdigimdandi. Konu 1930'lu yılların Newyork'unda geciyor.Bir nevi asıl kahraman Newyork. Büyük buhran sonrası ikinci dunya savasi öncesi ekonomik olarak kendini toparlamaya çalışan bir ülke var.Alt sınıflardan gelip yırtmaya çalışan, üst sınıfa atlamaya çalışan, kurtuluşu bunda gören kadın erkek bir sürü genç var.Ama bunların yani sıra kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, huzuru kitaplarda bulan ,olgun düşünceli Katey var. Özellikle Charles Dickens'in Büyük Umutlar ve Thoroeu 'nun Walden kitaplarına göndermeler de yer almış romanda. Washington'un 101 maddeden oluşan Nezaket Kurallarına da yer verilmiş. Hatta kitabın sonuna bu maddeler eklenmiş. Tinker karakterinin yol göstericisi maddelerdir bunlar.Kitaptaki olay örgüsünden çok bahsetmek istemiyorum.Büyüsü kaçıyor. 1960'lı yıllardan geçmişe bir yolculuk var.Bir fotoğraf sergisi sayesinde. Bu kadarı yeterlidir sanırım.Çok çabuk okunacak kitap bazı nedenlerden biraz geç bitti.Yazarın diğer kitabını da listeye ekledim.
Nezaket Kuralları
Nezaket KurallarıAmor Towles · Hep Kitap Yayınları · 202130 okunma
Her günüm mis gibi dünya kokan bir kavun dilimi senin sayende 29 Ağustos 1960
Reklam
İktidar, muhalefet... Bunlar sunî sınıflandırmalardır. Demokrasiyi isteyenler ve demokrasiyi istemeyenler: İşte çarpışan iki zümre bunlardır.
Sayfa 87
360 syf.
·
Puan vermedi
Bülbül, masumiyettir, yüreklerimizdeki vicdandır, eşitlik ve adalettir. Bunlardan herhangi birine vereceğimiz bireysel ya da toplumsal zarar bülbülü öldürmekle eş anlamlıdır.
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü Öldürmek
ırkçılık, adalet, ve önyargı gibi önemli temaları işleyen etkileyici bir romandır.
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü Öldürmek
Bir “zenci”nin haksız yere suçlanması üzerinden gelişen olaylar; önyargılar, riyakârlık, sınıf ve ırk çatışmalarıyla beslenen küçük Amerikan kasabasının sınırlarını aşıp, insanlar arası ilişkide adaletin ve dürüstlüğün önemini anlatan evrensel bir hikâyeye dönüşmüş. Bir çok okur tarafından okunmuş ve beğenilmiş bir romandır. En çok okunan kitaplar listesine de girmeyi başarmıştır. Okurların çoğu kitaba güzel yorum yapmış ve okunmasını da destekler nitelikte incelemeler, yorumlar yapmıştır.
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü Öldürmek
romanının çok büyük beklentiler altında okumaya başlanmaması kanaatindeyim. Büyük beklentiler altında okunmaya başlanılması beklentileri karşılamayabilir. İçerisinde çok büyük bir hikaye barındırmıyor. Büyük bir hikaye barındırmasa da içerisindeki vermek istediği mesaj büyük.
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü Öldürmek
roman kaleme alındığı 1960 devrinde zaten hali hazırda ırkçılığın yaygın olduğu zamanlardı. Irkçılığın yaygınlık kazandığı bir dönemde bir tepki olarak ortaya çıktığı için Amerika’da “Pulitzer Ödülü” nü almaya hak kazanmış.
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee · Epsilon Yayınevi · 202072bin okunma
Bizzat Atatürk Lozan'ın milli bayram olmasını istedi. Lozan'ın yıl dönümleri 1923-1950 arasında tam 27 yıl Lozan Barış Bayramı olarak kutlandı 1950-1960 arasında DP döneminde Lozan Günü kutlanmadı, hatta yasaklandı ve Lozan unutturulmak istendi. Ancak 1959'da Demokrat İzmir Gazetesinde denildiği gibi emirle, fermanla bir millete kendi şerefini, kendi zaferini unutturmak mümkün değildir.
Sayfa 344Kitabı okudu
352 syf.
·
Puan vermedi
·
16 günde okudu
Selam️ Maj Sjöwall & Per Wahlöö “Martin Beck Serisi 05 / Kayıp İtfaiye Arabası”.. Edgar Allan Poe ve İsveç Akademisi Ödülü dahil birçok ödül alan, modern polisiye klasiği serinin beşinci kitabını da yine keyifle okudum. 1960-1970 arasında yazılan on kitaplık serinin baş kahramanı, “Martin Beck” hikâyelerimiz de onun etrafında şekilleniyor. Bu seriye dair; önceki kitqpları da değerlendirmiş, dönemi ve formunu kabataslak özetlemiştim. Onları okumayanlar için tekrarlayacağım birkaç şey var. Modern polisiyenin aksi olarak, dönemin 2. Dünya Savaşı sonrası olduğunu lütfen hesaba katalım, kriminoloji alanındaki eksiklik, neredeyse eser miktardaki teknolojik destek ile ilkel şartlarda bir “suç, suçlu, adalet” grafiği çizmesi, bugünün okuru ve polisiye kurgu okumayı sevenler için, eseri görece yavan kılabilir. Mevcut suçun, temel özelliklerle ayrıntısız geçilmesi, hukuk ve adaleti temsil eden kanadın, birçok noktada çaresiz kalışı (yetersiz donanımdan mütevellit), kimilerine doyurucu gelmeyecek olsa da, çok beğendiğimi söylerken, gönlüm yine rahat. Sevdiğiniz bir seriye devam etmenin en güzel yanı, her eserle kendinizi eve dönmüş gibi hissetmek. O aşinalığı, sıcaklığı, karakterlere coğrafyaya duyulan özlemi, okurken gidermek. Kansız polisiye olarak nitelediğim seri, Martin Beck ve ekibinin, olayları kişisel özellikleri ve duyusal olarak çözme şekli, İskandinav edebiyatında normalde hiç görmediğim ve bana geçmeyen bir iklim sağlıyor. Ilıman Karakter, lokasyon vb ayrıntılara ilk kitaptan sonra vâkıf olunca, sonrası bir konfor sahası. Son düzlükte finali içime çok sindiremesem de yine severek tavsiye listeme iliştirdim. Saygılarımla
Kayıp İtfaiye Arabası
Kayıp İtfaiye ArabasıMaj Sjöwall · Ayrıksı Kitap · 202075 okunma
Reklam
Mustafa Runyun Beyin Kastamonu yolunda, benimle dertleşirken, tek kaldıklarını, bir kadro hareketi olmadığı için milletin kendilerinden beklediği hizmetleri yerine getiremediklerini, söylemesi üzerine, yukarıda arz ettiğim hatıralarım canlanmışt. Mustafa Runyun sözlerine şöyle devam etmişti: ““Doğru dürüst bir şey yapamıyoruz. Ancak tanışıyor, selâmlaşıyoruz. Kimlerin dostumuz olduğunu öğreniyoruz. Ferdlere ait meselelerde milletimize yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ama önemli işlerde, dediğimiz olmuyor. Halbuki millet bizi buraya önemli şeyler yapalım diye gönderdi. Ben bir iş yaptığımıza kani değilim!» Runyun, 1960 27 Mayıs'ında yapılan hainane hükümet darbesinden sonra bütün Demokrat Parti milletvekilleri Yassıada'ya hapsedildiği zaman, oraya gönderilmiş, daha sonra da zulüm adına kendilerine verilen mahkümiyeti çekmek üzere Kayseri cezaevinde hapis yatmıştı. Burada kendisini ziyaret ettiğimiz bir gün konuşurken, şu hatırasını anlatmıştı: “Yassıada'da arkadaşlarla oturmuş konuşuyorduk. Birisi şöyle dedi." “Yahu bizi Atatürk düşmanlığı ile itham ediyorlar. Atatürk'ü Koruma Kanunu'nu çıkaran biz değil miyiz? Biz. nasıl düşman sayılırız; nasıl böyle bir gerekçe ile muhakeme olunuruz?” “Bunun üzerine dayanamayıp şunları söyledim: “Yahu arkadaşlar, işte bizim başımıza gelenler de zaten o yüzden geldi ya! Hâlâ, neden oldu diye konuşuyoruz... Eğer, birde Allah'a ve Resulullah'a dil uzatılmasını, dine mukaddesata sövülmesini yasaklayan bir kanun çıkarabilseydik. Bunlar başımıza gelmezdi... İlâhi adalet tecelli ediyor. Biz daha büyük cezalara müstahakız...»
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.