Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
hank chinaski
hank chinaski
@1hankchinaski
#Benim yaşıyor olmam insanlara rahatsızlık veriyor. Ben lüzumsuz bir adamım
#Hayali çok güzeldi, gerçek olunca öyle olmadı.
661 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Okuduğum bilmem kaçıncı Murakami kitabı bilmiyorum.Bir çok kitabında olduğu gibi yine sembollerle dolu bir hikaye.kuyular, kediler, boyut değişimleri bir tık detaylı cinsellik, markalar, sigaralar, viskiler, müzikler, intiharlar, birbirine benzer karakterler.bu kitabın biraz daha çok yazılmış hali 1Q84, biraz daha az yazılmış hali Sputnik Sevgilim falan olabilir.Cem yılmaz a hep aynı kadro film çekiyor diyorlar ya Murakami' de hep aynı nesnelerle romanlarını yazıyor heralde.bakmayın böyle beğenmemiş gibi yazdığıma ben Cem yılmaz filmlerini de da Murakami kitaplarını da severim.
Nasıl yapıyor bilmiyorum ama bir yerde tutuyor beni bu hikayeler.Belki içerdiği gizem, belki atlaya atlaya yazması, belki hissedilen derin yalnızlık hissi... yakalıyor bir yerden ve peşinden gidiyorsun bazen aynı sahneyi okumuştum diye sinirlenirken bazen de tanıdık birine rastladım diye seviniyorsun.
Konusuna hiç girmiyim ama önce kedisinin sonra aniden ortadan kaybolan karısının peşine düşüyor kahramanımız.sonra rüyalar, kuyular, oteller, mançuryalar çinliler ruslar karışıyor ortalık. ve diğer kitaplarına göre daha son gibi son. Gurme Murakamiciler dediğimi anlamıştır:)
İnceleme sekmesine bastığınızda 'kitabı beğendiniz mi?' diye soruyor beğenmedim 'diğer okurlar tavsiye eder misiniz?' diye soruya da hayır demek istiyorum.
İnstagram storylerini zangır zangır titreten bir kitap aslında çok meşhur.
peki neden beğenmedim? Yaklaşık yüzüncü sayfaya geldim kitap bir türlü başlamadı sanki.Hep bir peşrev havaları.Muhakkak bir kitlesi vardır bu tip kitapların ama benim gibi klasik bilindik roman severleri biraz uzaklaştırır kendinden.Bilinç akışı tekniğimi, anımı, günlük mü, sayıklama mı anlayamadım.
Edebiyat sofrasına oturup karnı doyduktan bunun da bir tadına bakıyım diyen okurlar için farklı bir lezzet olabilir ama biz daha açız abi.
İlerde bir zaman fırsat olursa döner karıştırırız artık.Eski defterler mi olur yeni derterler mi olur yoksam ideal defterler mi olur bilemem.
Sen Bihter Ziyagilsin!!!
Kibar olmak için kerli ferli mi desem yoksa içimden geldiği gibi götlü göbekli mi desem bilemediğim bir dayı var.(kibirli)
Sonra bir yenge şöyle erik gibi gibi kütür kütür gibisine (sen yılaaan)
Bir de uzak akraba yeğen zargana model.bütün bu hikayeye renk katan.Bir gözü dayının parasında bir gözü dayısının karısında(edepsiz)
Bir tane hizmetçi, bir pansiyon sahibi,bir bilim adamı bir de bizim temel diyormuşum yo yo temel yok:)
Kahramalarımız bunlar, senaryo az çok canlandı dimi gözünde Bihter Behlül'le taş evde arada yastık. arkadan bir ses 'seeen benim oğlumdun.' yok ama o dramatik sahne ler bize ait sanırsam.Hatta burda taş ev yok da kirli bir pansiyon odası var.
sonra müthiş bir eşya vurgusu var gözümüzün içine içine sokulmuş görgüsüzlük kibir küstahlık.
Mesela aşığının pansiyon odasına her gidişinde odayı güzelliştirecek eşyalar, dolaplar, halılar falan getiriyor kadın çünkü kendisinin daha iyi daha konforlu odada sevişmesi gerektiğini düşünüyor.
Kadın, kocasını genç hem de akrabası olan bir erkekle aldatıyor.Adam karısını genç iki kız kardeşle (uuuoouu) aldatıyor. İkisi de tüm evren onların isteklerine hizmet istiyorlar(belki ben bi tık abartmış olabilirim) ama hikayede sadık hiç kimse yok.
Dediğim gibi konu basit ama bu basit konu Nabokov un saygı değer kalemi ve oynak üslubu ile tadından yenmez bir hale gelmiş.
Demiş ki Nabokov ''bu roman benim hergelenin cingözü romanımdır.''
Bence de öyledir.
hadi rast gele
Okur Takip Önerileri
Demek isterdim ki Yakup Kadri Bey yine ince görmüş ama yok abi adam (annemin tabiriyle) bar bar bağırmış kimse duymamış,anlatmış kimse anlamamış, demiş ki bunlar suistimale uygun kurumlar demiş (bak nası resmi konuşuyorum) kimse anlamamış,bizim halkımızın bir kısmı da bu suistimale uygun kurumlar için uygun insanlar demiş yok abi yine kimse anlamamış.anlamışlar. anlamıyacağız, anlamayacaklar...
Sonra da şey demiş 'bu tekkeler eski tekkeler değil ama türk aile anlayışıda eski türk aile anlayışı değil demiş 1930 larda falan demiş hemde.bişey değişmiş mi değişmemiş, değişirmi? değişmez.
hadi kaçtım ben...
Genel olarak severim Japon edebiyatını ama anlatıcı arkadaş o kadar çok hocam hocam, hocam hocam hocam canım hocam, kıymetli hocam demiş ki öğğğh geldi artık. japon edebiyatı okurken aklıma kedicikleriyle ünlü ADNAN hoca geleceği hiç aklıma gelmezdi.Geldi ama.
Neyse buda benim ayıbım olsun. (batsın,hocan batsın rezil ettin beni)
Tarihi böyle anlattınız da biz mi okumadık ya da dinlemedik. Selma'nın hayatında 16 yıllık bir bölüme tanık oluyoruz ve aynı zamanda Ankara'nın da 16 yıllık değişimi ve gelişimi bu zaman dilimi.
Üç farklı koca, üç farklı kimlik, üç farklı hayat. Selma ve yaşadıkları üzerinden, toplumda kadının yerini(özelikle ikinci kocası ile beraberken) Ankara'nın üzerinden de, Cumhuriyet sonrası Anadolu'nun değişimini anlatıyor. batıya ayak uyduralım derken kaybedilen kimlikler, batılılaşmayı sadece yeni eşya almak ve balolar ve çay partileri düzenlemek, dans etmek sanan burjuva kesimi. İnkilaplar ve bu inkilapları kendi anlayışına göre yaşayanlar... her bakımdan güzel öğretici ve merak uyandırıcı bir okuma oldu.öncesiyle sonrasıyla CUMHURİYET DÖNEMİ meraklılarına tavsiye ederim...
henüz okumadığım kitapları hakkında çok fazla bilgi verdiği için bu kitabı okumayı ileri bir tarihe erteledim.güzel güzel de okuyordum aslında.az bi üzüldüm ama olur o kadar (öyle bakma Oğuzcuğum yaa)
''Capulet'' sonu yoktu bir gün ayrılacaktık
Neden Romeosun sen !!
Kitabı okuyana kadar büyük bir aşk hikayesi sanıyordum Capulet'lerin Juliet ile Montague'lerin Romeo 'sunun hikayesini lakin öyle değilmiş.sedece büyük bir aşk hikayesi değilmiş.olaylar olaylar...
.Düşman ailelerin ürettiği kaderler ve kederler.
.Ailesinden görmediği sevgiyi dadısından gören Juliet
.Juliet e değil herkese hemen tutkulu tutkulu aşık olan Romeo
:Anansına babasına heber vermeden genç çocukları nikahlayan peder
.Aileden gizli işler çeviren dadı
.Fırsatçı Paris köpeği
.Bir anlık hırsın kurbanı olan Mercutıo ki ben en çok ona üzüldüm
.Ve kendisi öldü diye sevdiğinin ölmesine sebep olup aslında zamanında ölmediği için kendisini sevgilisinin dudaklarıyla öldüren Juliet !
.Ve ne yaparsa yapsın sürekli birilerinin ölmesine engel olamayan Prens.
(ışıktı, aydınlıktı, felsefeydi varoluştı falandı filandı onlar ayrı)
Çok beğenerek okuduğum bir kitap oldu amma ''Şekspir'' dedin mi 'Macbeth' bir numara benim için.
Hadi kaçtım ben.
Başlıktaki Hakan Altun şarkısı ektedir.demekki bu kitaptan esinlenmiş =))
youtube.com/watch?v=HAWnb01...
Selamlar lar! lar! lar! Stefan Zweig ın iki kısa, iki de daha kısa hikayesinden oluşan kitabı Mürebbiye.
Katı bir ahlak anlayışı, otelde genç bir kıza yazılan aşk mektupları, daha önceleri hayranı olduğu şanlı şöhretli bir tiyatrocunun kaybolan forsunu geri kazandırmaya çalışan bir kadın ve herkeslerin beklediği yağmurun yağması gerektiği kadar yağmadığına üzülen genç bir kadının hikayeleri.
Teması kadınlar olan bir hikayeler topluluğu,ilk hikayede küçük ikinci hikayede biraz daha büyük üçüncü hikaye de orta yaşlarını geçkin evli bir kadın diye gidince ben son hikayede yaşlı bir kadın bekledim ama oda genç bir kadın çıktı.
Zweig in kadın duygularını bu kadar derinden anlaması, anlatması hem garip hem de çok başarılı.Okuduğum diğer Zweig kitaplarına göre biraz daha gölge de kaldı çünkü çok kısa geldi bana.insanın ruhuna sabırla işleyen cümleleri bulamadım kendi adıma.ama yine de zweig zweig dir :) küçük doz da olsa da...
Sumafu (kendini savunmak) dersleri vol: 345362542
On beş yaşındaki Cun' un kişisel menkıbesini bulma hikayesi diyebilirim.
''Asıl olan yolun sonuna ulaşmak değil, o yolda yürümektir''
Küçük yaşta evden ayrılıp kaçak mallar satarak hayat mücadelesi veren, inşaatlarda yiyen, köprü altlarında uyanan bir çocuk Cun. Zor olan fiziki şartların yanında bir de ön yargılı ki hayata karşı sorma gitsin.Bunlarda yetmezmiş gibi annesine, babasına, hayata, her şeye alerjisi var :)
Günün birinde yaşlı bir adam Cun a ''sende bir şişman görüyorum'' diyor ve dizleri kalçalarından daha geniş olan Cun' u şişman olduğuna ikna ediyor ve tabii bu biraz zaman alıyor ki önce Cun vazgeçsin ve Şominatsu usta zaman zaman ona öğütler versin, doğru yolu göstersin, onu bir çamur gibi şekillendirsin.Sonunda Cun, götlü göbekli kilosu yerinde başarılı bir sumo güreşçisi oluyor ki, aslında üç sene öncesine kadar sumo Cun için ''nefret ettiklerinin zirvesi,bayağılığın doruğu, tiksintinin Everesti idi.Ama hayat işte, adama ''mawashi'' giydirip ''dohyo'' ya çıkartır.
Sayfa sayısına göre bence epey etkili bir hikaye, mesajı metaforu bol ve anlaşılır, diyologlar akıcı. Cun un baba tasviri ve okuma yazma bilmeyen annesiyle olan mektup alışverişi çok etkileyici ve hüzünlüydü.
Yazarın hayat mücadelesini sumo güreşi üzerinden vermesi güzeldi.
Güzel başlayıp güzel biten bir kitaptı... Gideri var
Sevgili Robert Louis Stevenson; öyle bir zamana geldik ki, özgürce kötülük yapmak için artık öyle hap'a, tüp'e, deney'e gerek yok.inceleme bu kadar :)
. Herşeyin sebebi aşktır aslında.
Önce aşık olursun sonra kötü.Önce aşık olursun sonra katil, önce aşık sonra suçlu...
. İçindeki aşk her şeyi yapma özgürlüğünü tanır sana. aşk bütün kapıları açar.İstediğin kadar bakabilirisin, elini tutabilirsin,dokunabilirsin, hediyeler alabilirsin, sarılabilirisin, öpebilirisin, sevişebilirsin, saçını çekebilirsin, tekmeleyebilirsin, tecavüz edebilirsin, bıçaklayabilirsin, öldürebilirsin, cesedini gömersin, ithihar şüphesi yaratabilirsin, yakarsın, apartımanın bilmem kaçıncı katından aşağıya atabilirsin.neler neler... ZARAR vereblirsin.Dedim ya aşk bütün kapıları açar.
Sonra kaçarsın, saklanırsın, yakalanırsan kazara oldu dersin, yok; bütün deliller seni gösterirse o zaman o sihirli cümleyi söylersin 'seviyordum' dersin ''kıskanıyordum...''
. Herşeyin sebebi aşktır aslında...içinde gurur barındıran. şehvet, Şiddet, tutku, hayal,umut sevgi cinnet, hayat ve ölüm barındıran aşk... Merhamet.Merhamet lazım en çok da...
Dün başlayıp bu gün bitirdim, yazarın uslubu çok temiz akıp gidiyor okurken ilk roman göre çok başarılı, beğendim. Kitabı, bitirince de bunlar geldi aklıma aşkın sevginin saplantıya dönüşmesi sonra o aşkın, aşık olduğu kişiye verdiği zararlar, yaralar.gencecik bir hayatın bir gurur kriziyle son bulması.
Kitapta genel olarak aşkı kadınlar üzerinden anlatması ve erkeklerin sahip olma isteği sonlara doğru rahatsız ediciydi.elde etme isteğinin ya da el de edememenin verdiği ezikliği güzel kurgulanmış... okunur...
. Daha önce bir kaç sefer başlayıp sonunu getirememiştim amma bu sefer kendimi baya bir zorladım ve bitirdim alkışlar bana.bence hangi eseri olursa olsun okunması ve anlaması zor bir yazar Kafka. Gerçi yazdıklarım anlansın diye de bir derdi olduğunu sanmıyorum ama müthiş sıkışıklık hissi uyandırıyor bende.Yorucu eserler yazmış daha önce iş
Sellaam,
Bilinmeyen Adaya Yolculuk' la başlayan Saramago kariyerim Körlük le arşlara marşlamışken Filin Yolculuğu ile bitcoin hissesi gibi pıt dedi düştü.
Saramago dedemizin yazdığı son kitapmış bu Filin Yolculuğu.
önceleri standart bir süleymanken, yürüdükçe muhteşemleşen süleymanın hindistandan portekize,kraldan yavere, yaverden komutana, komutandan, arşıdüke, elden ele diyardan diyara uzanan yolculuğunu okuyoruz.
Okuyoruzda okudukça, hani o Körlük kitabında okuduğum o harika anlatım biçimi bu kitapta çok farklıydı.ben çook koptum çokta sıkıldım.Son sayfalar süründü resmen.Jose dedemiz hikayeyi anlatırken arada durup nasıl anlamamız gerektiğini anlatıyor gibi geldi bana hikayeden haberler veriyodu :)
Ve bir de ailenin büyük eltisi gibi her şeye bir kulp takmış her şeyi eleştirmiş, tanrı, klise, papaz, kral, arşıdük,düzen bu eleştiriler bazen konudan ki zaten çok dağınık geldi bana uzaklaştırıyordu okurken.
Bazı yerlerde Saramago yapmış Saramagoluğunu yapıştırmış harika harika aforizmaları hicivleri.Amma yetmedi kitabın puanını yükseltmeye ki Jose dedenin benim puanımada falan ihtiyacı yok zaten.
Sanırım ben biraz erken okumuş olabilirim muhteşem Süleymanımızın hikayesini kim bilir.neyse sanki hiç bunu okumamışım gibi 'görmek kitabına konsantre olup Saramago hisselerimi tekrar tavan yaptırmam lazım. bays bana...
'' Libido'', Sigmund Freud tarafından ortaya atılan, insanın ana sorun kaynağı olarak görünen, bastırılmış duyguları insan benliğinde ateşleyen terimdir. Türkçede, insana yaşama gücünü veren enerji olarak kullanılır. Freud, diğer uzmanların insana yaşama gücünü veren enerji demesine rağmen libidonun zararlı olduğunu kanıtlamıştır. Libido düşürücü
