Çünkü insanlık tarihi davetsiz misafirleri sevmezdi; kahramanlarını kendi seçer, ne kadar usandırıcı bir çabaya girerlerse girsinler hakkı olmayanları acımasızca geri çevirirdi; talihin ilerlemekte olan arabasından bir kez düşen kişi, arabaya bir daha yerişemezdi
Sayfa 48 - Türkiye iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Gök lacivertti ama yıldızların ışıltısı sanki âlemi turuncu yapmıştı. Biz de sanki bu âlemde koskocaman bir portakalın üzerinde oturmuş, karanlıkta uyumaya çalışıyorduk. Göğe çıkıp yıldızların ışıltısına ulaşmak yerine, şimdi üzerinde uyuduğumuz toprağın içine girmeyi hayal etmemiz doğru muydu?
Evet efendim, on dokuzuncu yüzyılın akıllı insanı özellikle ahlaken karaktersiz olmak zorundadır; karakterli, çalışkan bir insan aslında dar kafalı bir varlıktır. Bu benim kırk yıllık yaşam deneyimimle edindiğim bir kanaat
Öfkem bir anlıktır, bana bir oyuncak getirin, şekerli bir çay verin anında yelkenleri suya indiririm, hatta, daha sonra kendime diş bileyeceğimi ve utançtan birkaç ay uykusuzluktan kıvranacağımı bilsem de bütün kalbimle duygusallaşırım. Benim huyum da böyle.
onlar yalnızca ellerinde ya da dişlerinin arasında tuttukları şeylere inanabilirler, üstelik yalnızca sahip oldukları şeyler onlara yaşam hakkı verir ve bir kez kaybettiklerini bir daha asla elde edemezler, kaybettikleri şey büyük bir mutlulukla, dönmemek üzere ellerinden uçup gider.
Aslında baktığı her yerde iki farklı tip insan görebiliyordu: Mutlu, gülen, bağıran üniformalı askerler ve çizgili pijamaları içinde mutsuz, ağlayan, bir çoğu sanki uyuyormuş gibi boşluğa bakan insanlar...
Zamanı saatlerle, dakikalarla değil, güneşin doğup batmasıyla değil, onunla ölçüyordum: ”Onu gördüm, görmedim, göreceğim -görmeyeceğim, gelecek, gelmeyecek...”
~Oblomov - Ivan Gonçarov
"Bizim gibi çiftlik ırgatlığı yapanlar, dünyanın en yalnız insanlarıdır" dedi. "Ne aileleri vardır, ne de yerleri yurtları. Bir çiftliğe gelir, çalışır didinir, biraz para kazanır, sonra kente inip o parayı çar çur ederler. Ondan sonra bir bakarsın, kuyruğunu kıstırıp başka çiftliğe giderler. Yaşamdan hiçbir beklentileri yoktur."