Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mhmt

Bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi, herşeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile, ama bir akşam kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. Canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu...
Reklam
Ama biliyor musunuz niçin ölülere karşı hep daha dürüst daha cömertizdir? Nedeni basittir! Onlara karşı bir yükümlülüğümüz yoktur.
Meslek ya da eğilim gereği, insan üzerinde çok düşündüğümüz zaman, primat maymunlara özlem duyduğumuz olur. Art düşünceleri yoktur onların.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ama zaman çok geniş, tüketilemiyor. Zamanın içine sokulan her şey yumuşuyor, uzuyor...
Gerçek her zaman bir kuyunun dibinde değildir.Daha önemli bilgi alanlarına bakıyorum da, onun hep yüzeyde olduğuna inanıyorum. Biz onu vadilerin derinliklerinde ararız, o ise dağların tepesindedir.
Reklam
Yersiz bir derinlik düşünceyi karıştırır, zayıflatır; bir noktaya toplanmış, devamlı, dümdüz bir dikkatle bakarsanız, Çoban Yıldızı bile gökyüzünden silinip yok olabilir.
Hangisi zor? Hangisi daha acı? Toprağın altındaki ölüm mü, üstündeki ölüm mü?
Belki insanlar koskoca yaşamları boyunca yalnızca bir süre için farklı olmaya katlanabiliyor, sonra da yavaş yavaş öteki insanların davranışlarına, düşüncelerine ve duygularına bürünerek, durup dinlenmeden kendini tekrarlayan uçsuz bucaksız bir benzerlikler denizinde kaybolup gidiyorlardı.
Kimi şeylerin nedeni yalnızca kendileri olmalı ve öyle kalmalı. Üstelik insana kendi yaşamı bile büyük geliyor kimi zaman; ne yapsa, kimi sevse, kimlerce sevilse, hangi işlerle uğraşsa ve nerelerde gezip dolaşsa bir türlü dolduramıyor. Her şeye karşın, ele geçirilemeyen derin boşluklar kalıyor önümüzde arkamızda.
İnsanlar isterlerse her şeyi, ama her şeyi bir tür silaha dönüştürebilirlerdi çünkü. En çok da sevgiyi elbette, alışılan yaşam biçimlerini, alışılacakları...
Reklam
İşte böylece, bir zamanlar kudretlerine son yokmuş gibi gö­rünen, yeryüzünden silinip gidecekleri akla bile gelmeyen bu devlerin şimdi sadece bataklıklarda tek tük kemikleri, müzeler­ de iskeletleri ve masallarda korkunç, fakat zararsız hatıraları kaldı. Çünkü hayatın durdurulmaz akışı bunu böyle istiyordu...
..bilmiyorum, hızlı yaşadım ama genç ölmekten çok hızlı yaşlandım.
Oysa insan ölünce uyumuyor, hatta çoğu durumda, ölmeden önce uyanıp gözlerini can simidi gibi açıyordu. Dola­yısıyla rahat uyumak gibi bir şey söz konusu değildi. Özellik­le de uyuyacak bir şey kalmamışsa. Ama ne de olsa, toprağın iki metre altıyla üstündeki durum hayli farklıydı. Aşağısı gerçekti: Kurtlar, böcekler ve bol bol et. Toprağın üstüyse hayal...
Sonunda Tanrı sıkıntıdan patlamıştır, buna da bing bang denir.
3.971 öğeden 3.931 ile 3.945 arasındakiler gösteriliyor.