Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Tülin Aycan
Tülin Aycan
@Aycan_tulin34
Suçlunun beraat ettiği yerde yargıç hüküm giyer.
FSMVÜ
O da bilmiyor ki
101 okur puanı
Ocak 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Gurur ve Önyargı;
Çoook beğendim dediğim bir kitap olmadı doğrusu. Çok övülen bir kitap olması itibariyle daha yoğun olaylar, daha güzel bir kurgu bekledim. Belki de büyük bir beklentiye girdiğim için bu kadar yükseltmedi beni bilemiyorum.
Konusuna gelicek olursak;
Fitzwilliam Darcy adlı varlıklı bir adam ile orta sınıf bir ailenin kızı olan Elizabeth Bennett'in arasındaki çekişmeli aşkı anlatıyor. Birbirine tamamen zıt olan başlarda birbirlerinden haz etmeyen bu iki karakterin ( tabi ikisinin de en büyük özellikleri birbirlerine karşı hem çok gururlu, hem de önyargılı olmaları) kitapta biraz daha ikisinin aşkını görmek isterdim. Sanırsam diğer karakterlerle uğraşmaktan kendilerine pek vakit bulamadılar:) Kitapta sevdiğim karakter yine Elizabeth oldu. Dik başlı, kimseye boyun eğmeyen, inatçı, gurulu en önemlisi evlilik delisi olmaması itibari ile onu çok sevdim.
Tabi bu kitaptan da anlaşıldığı üzere aşk hem önyargıyı, hem de gururu alt ediyor. Sen aşkı aradığın da değil aşk seni bulduğunda mutlu oluyorsun.
Keyifli okumalar:)
''Mutluluğu özgürlükle, özgürlüğü ahlaksızlıkla karıştırıyorlar.''
Kitap benim çok çok çok hoşuma gitti. Elif Şafak yine ters köşe yapmış. Bir kitap içinde bir çok karakterin hayatlarını, yaşamlarını anlatıyor. Çok yoğun ve akıcı bir kitap; gereksiz detaylar , süslü cümlelerle doldurulmamış. Sanki yazar 3,4 kitabı bir kitapta toplamış gibi. Roman Türk- Kürt kökenli bir ailenin Londra'ya göç etmesini bu aile üzerinden de göçmenlerin durumunu anlatıyor. Kitabın baş kahramanı iskender ama bütün kahramanlar başroldeymiş gibi bir izlenim veriyo bir kişi hariç; Cemile hikayede Cemile'nin adının daha fazla geçmesini isterdim cemile böyle bir sonu bence hak etmiyordu. Kitapta her bir karakter ayrı bir ders veriyor insana. İskender, Adem, Pembe, kitap da çok geçmese de Adem'in ( sarhoş ve ayık) babası, Yunus, Esma, belki ismi bir iki sayfada geçti ama Hediye, Kate, Roksana, Elias ve Cemile her birinin ayrı hikayeleri ( Cemile'ye çok çok üzüldüm) sözün kısası ben kitabı çok sevdim tavsiye de ederim
Herkese iyi okumalar:)
70 sayfa dayanabildim:(
Çok aşk, çok wattpad tarzı, aşırı ayrıntı
Fazla boğucu; aşk kitabı olduğunu biliyodum aslında, biraz kafa dağıtmak için başlamıştım ama yok sevemedim.
Okur Takip Önerileri
Babalar ve oğullar,
Rus yazar Ivan S. Turgenev' in 1862'de yazdığı bir roman olup, 19. Yüzyıl Rus toplumunun çalkantılı değişimini çok kısa ve çok yalın bir şekilde ele almıştır.
Kitap; nihilis felsefeye sahip genç Bazarov'un geleneksel değerlerle çatıştığı bir dönemde geçiyor. Bazarov toprak sahibi babası Arkady Kirsanov ve diğer karakterlerle ilişkiler kurarken, roman; aşk, toplumsal sınıflar arası etkileşimler ve bireyin kendi kimliğini bulma süreci gibi derin temalar işliyor.Yazar, çatışmalar aracılığıyla toplumsal değişimin ve bireysel özgürlüğün üzerine düşünmeye yönlendiriyor.
Ben kitabı sevdim bir solukta okunabilecek bir kitap.
Keyifli okumalar:)
Bilemedim
Sanırım okuduğum ilk kişisel gelişim kitabı
Gelişim kitaplarını okumayı pek sevmem ama bu tarz kitapları okumayı sevenler için gayet yalın, açık anlatımılı, güzel, bol bol doğru alıntısı olan bir kitap beni pek sarmasa da okunulabilir bir kitap.
Keyifli okumalar:)
Canım Zülfü Livaneli; fikirlerine, yazılarına, müziğine hayran olduğum, saygı duyduğum okumazsanız çok pişman olacağınız bir yazar.
Sevdalım hayat;
İçsel bir yolculuğun ve aşkın ötesinde insanın yaşam mücadelesini, umudu, idealleri ve toplumsal yapıları ele almış. Kitap, bir aşk hikayesinin yanı sıra, kişisel değerlerin, adaletin ve özgürlüğün önemini vurgulayarak, insanın kendi iç dünyasıyla ve dış dünya ile olan ilişkisini derinlemesine inceliyor. Sadece bireyin İçsel deneyimlerini değil, aynı zamanda toplumsal ve politik gerçeklikleri de irdeleyerek okuyucuya geniş bir bakış açısı sunuyor. Livaneli'yi tanıdığımı düşünürdüm ama asla tanımıyormuşum kitabı okuyunca kafa yapısını, fikirlerini daha net bir şekilde anladım o kadar yalın, akıcı bir kitap ki uzun süre elimde kalmasına rağmen asla sıkılmadım. Yeniden ve yeniden iyi ki Livaneli
Keyifli okumalar:)
Son büyülü günler;
Kitapta 9 hikaye var. Kitaba ismini veren hikaye de; küçük bir kızın öğretmen okuluna gitmek için, yaşadığı Anadolu kasabasından ayrılışını anlatıyor. Yazar müslüman kadınları ele almış, kadın erkek ilişkilerinde evlilik sorunları, toplumsal sorunları...kadının toplumdaki konumunu hikayeleştirmiş. Ben kitabı çok fazla beğenmedim açıkçası yoğun bir olay anlatımı yok, yarıda kalmasın diye bitirdiğim kitaplardan biri kitaptan biraz cık sıkılmış da olabilirim:)
Herkese keyifli okumalar:)
Öfke, direniş, mücadele
''Niçin sadece biz ölüyoruz ki! Evet, taşlarımız onları öfkelendiriyor, korkutuyor hatta kurşunlarını bile harekete geririyordu ama öldürmüyordu işte... Ölenler sadece bizdik...''
Kitap 12 öyküden oluşuyor. Her öykü farklı şartlarda anlatılsa da hepsinin odak noktası vatan!
Her bir öykü de direnişe vurgu yapılıyor. Tek başına da olsan direnmek zorundasın! Direnmenin de en büyük sembolü taştır. Yazar için barışı reddetmenin tek yolu taşla direniştir. Barışı reddetmesinin sebebi de onlara benzememektir. Yazar için barış direnmektir. Kitapta Amerikalı gazeteci Keti ve eşinin Filistin seyahati de var, küçük çocukların haksız rekabetle şehit olmaları Keti' yi çok etkiliyor bir çocuğa hediye ettiği gerdanlık ve çocuktan hediye olarak aldığı taş; çocuk şehit olduktan sonra Keti'nin de Filistinli olmasını sağlıyor. Kitap her ne kadar Filistin'de İsrail işgali altındaki topraklarda mücadele eden halkı anlatıyor olsa da aynı zaman da günümüz dünyasının birçok bölgesinde varolan ezilmişlerin mücadelesine de dokunuyor. Ben kitabı baya sevdim, ne olursa olsun öfkemi kontrol edip mücadele etmeyi, gerekirse tek başıma direnmek zorunda olduğumu gösterdi.
Keyifli okumalar:)
Merhamet zulmün merhemi olamaz
Yok böyle bir kitap
Livaneli zaten baya sevdiğim bir yazardır.
Ama bu kitap yaniii dehşet bir kitaptı toplasanız kitabı bitirmem üç sattimi falan aldı. Kitabı elimden bırakıp doğru dürüst alıntı bile payalşamadım. Kitabın her sayfası gözümün önünde canlandı. Sanki ben de onlardan biriymişim gibi, her sayfada düşündüm o zamana gittim ben olsam napardım, dayanırmıydım zihnimde bir sürü olay. Kitap Mardin'de başlayıp Amerika'da sona eren Hüseyin ve Ezidi kız Meleknaz'ın hayatını anlatıyor. Kitap günümüzde hâla devam eden mültecilik ve Orta Doğu krizine insan olarak nasıl bakmamız gerektiğini öğretiyor. Bu kitabı alın kitaplığınıza koyun başka da bir şey demiyorum:)
Zeze ile şeker portakalın da tanışmıştık. Şeker portakalı zeze'nin yalnızlığını, baba özlemini, 5 yaşındaki çocuğun hayatı sorgulama biçimi anlatıyordu. Şimdi geldik serinin ikinci kitabına;
Güneşi uyandıralım kitabında Zeze büyüyor. Bu kitapta Zeze'nin yoldaşı kurbağa
Adı Adam.
Adam Zeze' ye güneşi öğretiyor ve büyüyene kadar Zeze ile kalacağını söylüyor. Bakalım, Zeze artık büyüyor 11 yaşında daha aklı selim bir çocuk oluyor. Okunması güzel bir kitap ama Şeker Portakalı kadar zevk vermedi. seriyi tamamlamak için diğer kitabını da okumayı düşünüyorum bakalım Zeze bu sorgulama biçimiyle, yalnızlığıyla nasıl bir gençlik geçirecek.
Herkese keyifli okumalar:)
Seri katiller, insana çaresizlik duygusu yaşatıyorlardı; çünkü hepimiz, içimizden herhangi biri, sadece saçının rengi kızıl diye ya da katilin nefret ettiği bir özelliğe sahibiz diye kurbanlardan biri olabilirdik.
Türk seri katiller'in yazarı sevinç yavuz'un okuduğum ilk eseri. Kitabın birinci bölümünde seri katillerin yirmi dört özelliği sıralanmış. İkinci bölümünde seri katillerin bu cinayetleri neden yaptıkları, ortak yönleri özetlenmiş. Kitabın diğer bölümünde Orhan Aksoy'un cinayetleri işlediği süreç, yakınlarının Orhan Aksoy hakkındaki düşünceleri ele alınmış. Son bölümünde ise yargı süreci, polislerin cinayetleri nasıl çözdüğü mülakat tekniğiyle ele alınmış.
Kitabın daha fazla içine girmek istemiyorum dikkat çekici, merak uyandıran bir konusu var. Ben beğendim meraklılara tavsiye edilir:)
Keyifli okumalar:)
Güzel bir kitabı daha geride bıraktık:)
Kitap benim hoşuma gitti. Gayet akıcı okunması rahat; insanı sıkmayan bir kitap. Dr. Gary Small'ın hayatı boyunca tecrübe ettiği ilginç vakaları anlatıyor. Kitapta çeşitli bölümler var ve her bölümde farklı hikayeler anlatılıyor. Okuduğum her bölümden sonra kitabı kapatıp üstüne düşündüm nasıl böyle oluyor, hissettiği şey gerçek mi... diye. Bu kitabı okuyunca aslında küçük de olsa herkesin bir psikolojik sorunu olduğunu fark ettim. En komiğime giden vaka da küçülen penis bu kadar küçük bir olayın altından bu şekil psikolojik sorun yatması garibime gitti:)
Genel olarak baktığımda kitap hoşuma gitti, sıkılmadan okudum tavsiye ederim.
Keyifli okumalar:)
Köylünün hem umudu hem nefreti İnce Memed;
İnce Memed;
Memed abdi ağayı öldürdükten sonra Vayvay köyünde Koca Osman'ın yanına gider. Koca Osman onu büyük bir mutlulukla karşılar ama Memedin köye geldiğini köyün ağası Ali Safa Bey' in duymaması gerekiyor. Koca Osmanın dili söylemese de hareketleri onu ele verir bu yüzden yakalanacağını düşünen Memed köyden kaçar. Kendi köyüne gitmeye karar verir kendi köyünde Abdi ağa öldükten sonra başa gelen kardeşi Hamza ağa köylüye daha çok zulümler eder. Bu yüzden köylü Memed'den nefret eder. Böylelikle Memedin köylüye, ağalarla, sevdikleriyle mücadelesi başlar. İnce Memedin birinci kitabı daha çok hoşuma gitmişti daha yoğun bir anlatımı vardı. Kitap aslında aynı konular üzerinden ilerliyor bir kitap da bitebilir miydi bence bitebilirdi ama bu kitap da baya akıcı iyi ilerliyo bakalım Memed' in bu mücadelesi nasıl sonlanacak. Bu arada Memed kitabın sonlarına doğru köyün en güzel kızı Seyran ile aşk yaşayacak bu aşk bana biraz sıradan geldi. İlk buluşma, aşık olma anı falan biraz daha abartılabilirdi. Kitap bu şekilde
Herkese keyifli okumalar:)
Ah Kemal vah Kemal
Şükürler olsun kitabı bitirdim. Bu kadar beğenilen, övülen bir kitabın beni bu kadar sıkması beni de şaşırttı doğrusu. Kitabın başı güzel gidiyo ama ortalara gelindiğinde aşırı gereksiz detaylar, mıy mıy bir anlatım oldu benim için, çok zorlanarak bitirdiğim bir kitap oldu.
Kitap;
1975 yılında başlayan hikaye, tekstil zengini basmacı ailesinin oğulları 30 yaşındaki kemal ile uzak akrabaları, yoksul keskin ailesinin 18 yaşındaki güzel kızı Füsun arasındaki aşkı anlatıyor. Bir kere Kemali hiç sevmedim beni ondan soğutan bir şeyler vardı, dürüstlük adı altında nişanlısına onu aldattığını ( benim deyimimle) söylemesi ve bunu başarı olarak kabul etmesi benim midemi bulandırdı. Kitabın adı gibi içindekiler masum mu hiç sanmıyorum!
Bence kemal ve Füsun arasındaki şey masum bir aşk hikayesi değil de saplantılı bir aşk hikayesi. Kemal'in her Füsun'un evine gittiğinde ona ait bir eşyasını alıp bunu biriktirmesi bunu gösteriyo. Okey sevdiğinin eşyasını alırsın da bu şekilde değil be abi. Tabii bununla birlikte kitap o dönemin sosyolojik bilgileri, yaşayış tarzlarını, o dönem İstanbul'un özelliklerini de anlatıyor ve son olarak kitabın son sayfasında Kemal'in ''herkes bilsin çok mutlu bir hayat yaşadım.'' Bu sonla da bence dostlarına; Füsun ile ilgili ne kadar acı çekse de bundan mutluluk duyduğunu belirtiyor. ( Kemal senin için hiç üzülmedim) Benim kitap hakkındaki yorumum böyle katılan olur olmaz saygı duyarım.
Herkese keyifli okumalar :)
Kitabı okuyan insanların geneli hatta nerdeyse hepsi kitaptan çok etkilendiklerini söylüyorlardı. Çok etkilendim, abartı iyi bir kitap dersem okuduğum, beğendiğim diğer kitaplara haksızlık etmiş olurum. Kitabın ilk yayımlandığı zaman okuyan gençlerin intihar ettiği bir kitap olmasi bana garip geldi. Werther'in intihar etme sebebi içime çok işlemedi kitap beni çok duygulandırmadı ya da bazı okuyucuların dediği gibi ağlatmadı. Ahlaki açıdan baktığımız da werther nişanlı olduğunu bildiği lotte isimli genç bir kıza aşık oluyor. Gittikçe de saplantılı bir hal alıyor sadece wertheri suçladım dersem yalan olur sonuç olarak Lotte werther'in ondan hoşlandığını biliyo ve nişanlı olmasına rağmen rest çekmiyo. Bence werther'in ona duyduğu ilgiden de rahatsız değildi sonuç olarak olan werther'e oldu. Kitap ile ilgili beklentinizi yüksek tutmazsanız güzel kitap hoşlanabilirsiniz. Ben çok yüksek tuttuğum için benim beklentimi karşılamadı.
Herkese iyi okumalar
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021120,9bin okunma
Seni çok çoook sevdim Livaneli
Bu sefer kitabın özetini değil de hak ettiği gibi, övebildiğim kadar övmek istiyorum. Kitabı az önce bitirdim ve halla etkisinde olduğumu söylemeliyim. Bu zamana kadar çok kitap okudum, ama hiçbir kitap bana bu kadar bilgi ve zevk vermedi. Kitap o kadar akıcı, okuyucuyu içine alan bir kitap ki bir dakikasından bile sıkılmadığımı söylemeliyim. Keşke bu kitabı alıp herkese okutabilsem bu kitabı okuduğum için kendimi aşırı şanslı hissediyorum belki abartıyorumdur bilmiyorum ama kesinlikle okumanız gereken bir eser, kitap okumayı sevmeyenlerin bile sıkılmadan okuyacaklarına eminim
Herkese iyi okumalar.
Zweing' in eşiyle intihar etmeden hemen önce yazdığı, Avrupa kültürüne elveda derken yaşama da veda etmeyi seçen Zweing' in son yapıtıdır. Kısa ama her bakımdan etkileyici, bir öyküdür.
Kısaca özeti;
Satranç kitabında Dr.B. adlı bir karakter, karşılaştığı bir satranç kitabı sayesinde bu oyunu oynamayı öğrenir. Kendi kendine oynamasına rağmen çok hırslıdır bir gün dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic ile satranç maçı yapar ve onu yener. Onun yenilip yenmesiyle kitap başlar;
Kitap yalnızca satrancı değil ll. Dünya savaşı'nın yarattığı yıkımı, Naziler'in yahudilere yaptığı zulmü de anlatır.
Tek oturuşta okunabilecek bir kitap
Ben sevdim kitabı ama okumazsanız da bir şey kaçıracağınızı sanmıyorum.
Herkese iyi okumalar
Sana gül bahçesi vadetmedim, Deborah adlı 16 yaşında bir genç kızın şizofreni hastalığı ile boğuşmasının dokunaklı hikayesi. Otobiyografik izler taşıyor çünkü yazar Joanne Greenberg' in de hayatının bir döneminde ruh sağlığı ile uğraştığı ve akıl hastanesinde yattığını görüyoruz. Biraz gerçek biraz kurgu diyebiliriz
Deborah iki dünya da yaşıyor, kendi yarattığı adını YR koyduğu dünya ve içinde yaşadığı gerçek dünya, ancak deborah hastalığının etkisiyle yer yer hangisi gerçek hangisi kendi yarattığı karıştırıyor ( kitabı okuduğum süre zarfında bende bir çok kez hangisi onun dünyası hangisi gerçek anlamaya çalıştım) Deborah Dr. Fried sayesinde gerçek hayattan kopacakken tekrar gerçek hayata döner, fakat geçirdiği bir atak sonucu herşey tekrar geri teper ayrıca deborah geçmişte bir tümör ameliyatı geçirmiş bu da kızın psikolojisini daha kötü etkilemiştir. Sonrasında da yaşadıkları dönem itibariyle Yahudi olan Deborah'ın okulda ve çevrede dışlanması da genç kızın sinirini iyice bozar.
Dr. Fried'in terapileri sonucu deborah tekrar hayata dönmeyi ister. Bakalım deborah hayata tutunabilecek mi?
Aslında bu kitap bana herkesin içinde ikinci bir kişi olduğunu ve insanlar, bu açığa çıkmasın( insanlar deli demesin) diye normal davranıyorlarmış gibi geldi. Kitabı okurken sanki o hastanede hastalardan biri benmişim gibi hissetmeme sebep oldu ilk defa roman okuyanlar için veya kitap okumayı sevmeyenler için sıkıcı gelebilir ama kitabı okuduğunuz da sizi çok fazla içine çekecek.Kitap okumaya yeni başlayanlara tavsiye etmem fakat derin, düşünceli okumalardan hoşlananlar kesinlikle okumalı.
Herkese keyifli okumlar
Kitap başta beni kendine bağlayamasa da ilerleyen bölümlerde iyi ki okudum dediğim kitaplardan. Bu romanda tasvir edilen devlet baskıcı, bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü bir dünya düzeni, kitap inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmış, Ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır. Yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır. Kitabın içeriğine baktığımız da her ne kadar bilim kurgu gibi gözükse de kitabın aslında gerçeğini yaşattığını da görebiliriz. Kitapta aşktan tutun da, hayattaki anlamamıza kadar geniş ölçüde bilgi veriyor. Bu kitapla ilgili fazla bir şey yazmanın anlamlı olacağını düşünmüyorum bu kitabı gerçekten yaşayarak okumamız gerektiğini düşünüyorum. Son olarak belki de 2.2=5 olmak zorundadır herkese keyifli okumalar.
Piraye ve haşim ağanın hikayesi;
Malesef ki kitabı beğenmedim. Bir kere üslubu çok yalın olmakla birlikte edebi bir yönüne denk gelmedim. Kitap beni heyecanlandırmadı ya da düşündürmedi.
Biraz wattpad havası var ayrıca pirayenin başta özgür, devrimci, olması ve sonrasında bu özelliklerinden eser kalmaması beni hayal kırıklığına uğrattı. Mükemmeliyetçi, hiç bir şey beğenmeyen, özgür kelimesini dibine kadar yaşayan pirayenin Haşim ağaya aşık olup evlenmesi beni baya şaşırttı, aşık oldu mu olmadı mı pek anlayamasam da... Haşimin ilk aşkım dediği pirayeden çocuğu olmayınca, kuma getirilmesine karşın ailesine hiç bir şey diyememesi de bana pek inandırıcı gelmedi. Aslında bu kitabı sadece yarım bırakmamak için okudum diyebilirim. Ama konusu benim dikkatimi çekti diyorsanız tabii ki okuyabilirsiniz. Ben beni düşündüren kitaplar sevdiğim için de beğenmemiş olabilirim. Herkese keyifli okumalar.
