Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşe Sönmez

224 syf.
·
Puan vermedi
Belirli bir zümreyi eğlendirebilecek çağının en üst düzey dark humor ustası. Çeşitli metaforlarla soylunun, memurun, işsizin kısaca herkesin yaşadıklarını imgeleştirerek anlatmış. Bir tane somut veya soyut kavramla nasıl koca bir halkın iç yüzü tanıtılabilir? Normalde hikayeler benim için uçucu oluyor. Ama özellikle burun ve bir delinin anı
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve FaytonNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201955,7bin okunma
Reklam
288 syf.
·
Puan vermedi
Güç içinizde, inanırsanız yaparsınız mottolu bir kişisel gelişim kitabı. Ne tür kitapları seveceğimi bilmediğim zamanlarda almıştım bunu. İçindeki bilgileri daha önce farklı kitaplarda okumamdan bağımsız söylüyorum. Çok sıkıcıydı. Reklam gelsin diye videoyu uzatmaya çalışan youtuberların can çekişmesi gibi yaklaşık 20 sayfa boyunca kitabın öneminden de bahsedilmez. Sürekli kendini tekrar ediyor ayrıca. Yer yer bilimsel noktaları olsa da detaylı açıklayamadığı kısımlar da var. Bilinçaltının etkisi yadsınamaz fakat bu kadar tanrısallaştıranlar ve haber sitesi gibi okura paragraflarca soru sorup birkaç cümleyle cevap verenler ticari kaygı güdüyor gibi. Tavsiye etmiyorum.
Bilinçaltının Gücü
Bilinçaltının GücüJoseph Murphy · Koridor Yayıncılık · 200912,2bin okunma
104 syf.
·
Puan vermedi
Yazar, 12 Eylül darbesi zamanında gerçekten cezaevine girdiğinden annesinin işlediği bir suç nedeni ile cezaevinde kalan 3-4 yaşlarındaki Barış ile tanışıklığını, küçük Barış ile cezaevinde yaşadıklarını kitaplaştırmış. Kitapta Barış'ın İnci'ye neden 'senin kızlar' dediğini sonradan anlayabildim. Darbede 'fikir suçu' ile içeri girenlerin katlarının ayrılmasıyla onlara gösterilen söylem farkıymış. Feride Çiçekoğlu, kitabının birçok dalda ödül alan filmi sayesinde ünlendiğini söylemiş. Kitap, annesi hapishanedeyken henüz çok küçük diye onunla kalan Barış adındaki çocuğun tahliye olan İncisine yazdığı mektuplardan oluşuyor. Hapisdeki insanların çatışmaları içinde göğün sadece gündüzünü gören Barış, sorduğu her soruyla insanda burukluk bırakıyor. Onunla Türkiyedeki hapishane koşullarını okuyoruz. Hapishanede geçen bir kitabın politik mesajı olmaz mı? Zoraki bir şekilde okurun başına kakmadığı cümlelerin arasına sıkışmış naif mesajları almak isteyen alıyor tabii. Büyük beklentilerle okunmadığı takdirde sevilecek bir eser.
Uçurtmayı Vurmasınlar
Uçurtmayı VurmasınlarFeride Çiçekoğlu · Can Yayınları · 202211,9bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
127 syf.
·
Puan vermedi
Virginia Woolf, hayatı boyunca psikolojik sorunlarla boğuşmuş. Annesinin ölümünden sonra sesler duymaya ve insanlardan korkmaya başlamış. O dönemde kız çocuklarına uygulanan eğitim eşitsizliği nedeniyle okula gitmemiş. Yaklaşan savaşın fırtına öncesi sessizliği de var. Bir yandan da bazı eserlerinde eşcinsel olduğunun izleri var. Her şeyi fazlaca
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · İletişim Kitabevi · 202138bin okunma
136 syf.
9/10 puan verdi
2. Dünya Savaşı yıllarında Kırgızistan'ın küçük bir köyünde bir ailenin savaştan önce ve savaştan sonra yaşadıklarını anlatan açlık, ayrılık dolu müthiş bir kitap. Savaşın sarsıcı gücüne isyan etmek için birebir. Cengiz Aytmatov'un keskin kalemi bir yana olayları bu kadar derin yapan gerçekte birilerinin çoğunu yaşamış olması. Bizim yaptığımız tek şey zaman yolculuğudur. Hayatta umut arayan, günlük yaşamda üzüldüğü şeyleri sorgulamak isteyenler için rehber niteliğinde. Dili sade ve sürükleyici. Savaşa gidenleri, gidenlerin arkasında bıraktığı tahribatı, her iki tarafın çektiği acıyı anlatan eserlerin kalbimde özel bir yeri var. Tesadüfen The Pianist'i izledikten hemen sonra Toprak Ana'yı okudum. Hissettiğim acının tuzu biberi oldu. Bir yanda insanı mağlup olmaya zorlayan savaş, bir yanda insanı insan yapan umut var. Yaşama tutunma umudu. Değinilmesi gereken diğer bir nokta kadınların gücüydü. Savaşa erkekler çağrılsa da kadınların cephe dışındaki mücadeleleri okunmaya değer. Onların savaşı çok daha ağır da diyebilirim. Yazar, savaşı yaşayan kadınların endişelerine rağmen kayıpları karşısında dirençli olmasını çok iyi özetlemiş ve Tolgonay, koşullar ne kadar kötü olursa olsun dimdik duranların sadece biri.
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,6bin okunma
Reklam
385 syf.
·
Puan vermedi
Yine sevenin sevilmediği, iyinin değerinin bilinmediği bir romanın sonuna geldik. Kendi çapında başarılı, iyi ama tekdüze bir yaşama sahip olan doktor Charles Bovary ve bitmek bilmez istekleri, zenginlik tutkusu olan romantik eşi Emma Bovary'nin ilişkisini temel alır. İlerleyen süreçte Madam Bovary'nin sıkıcı hayattan kurtulmak için girdiği çıkmazları ve çeşitli gayrimeşru aşk ilişkilerini okuruz. Madam Bovary yaşadığı hayatın, seçimlerinin bir sonucu olduğunu asla düşünmez ve bundan sürekli kocasını sorumlu tutar. Çok tanıdık geldi değil mi? Nurullah Ataç, Gustave Flaubert'in dünyanın en unutulmaz budalalarını betimlediğini söylemiş. Daha haklı bir önsöz cümlesi okumadım. Beni bu kadar çileden çıkartan bir karakter olmamıştı. Madam Bovary, kadere suç atılmaması gerektiğini söylerken kocasını suçluyor. Kocası aldatıldığını bile bile alınyazımız diyor. İkisini de omuzlarından tutup sarsma isteğim ne olacak şimdi? Bu sinirim, karakterlerin çok sahici oluşturulduğu anlamına gelir. Tahliller, betimlemeler şahaneydi zaten. Hatta bu kitaptan sonra bovarizm, bir rahatsızlık terimi olmuş. Yaşadığı hayattan hoşnut olmayan ve yaşam şartlarının farkında olmadan alternatif hayat düşleri peşinde koşan kişilerin içinde bulunduğu nevrotik durum anlamına geliyormuş. Sürekli mutlu olmaya çalışırken asla mutlu olamayan roman karakterlerinin kısır döngüsü. Dili akıcıydı. Tavsiye edilir.
Madame Bovary
Madame BovaryGustave Flaubert · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 033,2bin okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
Diyalogları sayesinde geçirdiğim beyin sarsıntıları eşliğiyle bitirdiğim; asırlar öncesinde düşünen insanlar yaşamış, düşündüklerini en basite indirgenmiş haliyle örnekler vererek anlatmışlar ve bize eserlerini iyi ki bırakmışlar dedirten yapıt. Çevirmenin uğraşına ayrı, yazarının sadakatine ayrı, Sokrates'in zekâsına ayrı saygı duyulacak kitap. Sırayla dindarlık, Sokrates'in asıl savunması, yargı sonucunda öğrencisinin Sokratesle diyalogları ve Sokrates'in hayatının son günleri olacak şekilde 4 bölümden oluşuyor. Sokrates, gençlerin beyinlerine önemsiz bilgiler serpmek ve dinsizlik suçlamalarından dolayı ölüm cezasına çarptırılmıştır. Atinalılar; egemenlikleri baki kalsın, Sokrates bildiği doğruları bir başkasına anlatmasın diye bilge bir insanı yok ederek bir nevi tedbir almışlardır. Mahkemede bütün iftiralara rağmen ısrarla yalvarmayan, bütün fırsatlarına rağmen yanlışa yanlışla karşılık vermemek için kaçmayan Sokrates, birbirinden haklı ve ince işlenmiş hakaretleriyle aleyhine oy verenleri küçük düşürür. Hiçbir değere sahip olmayan Atina halkının portresini çizer. Sadece Atina halkını mı? Orası tartışmaya açık değil tabii. Bedenin arzularıyla düşünceyi körelttiğini, ruha maddi özellikler kazandırarak kişiyi yanlışa sürüklediğini, asıl hedefin sağduyuya ulaşmak için Hadese gitmek olduğunu söyler. Ona göre ruh ölümsüz olduğundan mühim olan yaşamak değil erdemli yaşamaktır. Bu yüzden, büyük bir soğukkanlılıkla sadece bedeninin gömüleceğini ve gerçek filozofun ölümü geciktirmekle hiçbir şey kazanmayacağını düşünür.
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Yayınları · 202052,9bin okunma
204 syf.
·
Puan vermedi
Raci'nin Aynalı Babayla tanışmasıyla başlayan yolculukta dinlerin ve inançların medeniyetlere etkisine, yazarın tabiriyle yerküre dediğimiz bu geçici ikematgâhda neden var olduğumuza, neyle sonlanacağımıza ve yazarın felsefi, tasavvufi görüşlerine dair merak ettiğimiz birçok şeyi tekrar ve tekrar düşünüyoruz. Çoğu kişi gibi bu kitap benim anladığımdan ve anlatabileceğimden daha fazlası diyebilirim. Gerçeküstü hikayeler; güçlü tanrılar ve tanrıçalarla, enteresan yaratıklarla, ölümcül savaşlarla, bazı bilimsel bazı düş gücüne dayanan keşiflerle doludur. Hepsi varoluşu anlamlandırmak, evrenin doğuş gizemini çözmek için anlatılan öykülerdir. Ben gerçeküstü romanlardan hiç hoşlanmam. Buna rağmen A'mâk-ı Hayal zamanında bu işi sıkıcı olmaktan kurtarıp bizi büyüleyici bir yolculuğa çıkarır. Ardında anlamlı bir his de bırakır çünkü gerçeküstü maceralarda bile gerçeklikten kopmaz. Hatta kendisi ne güzel hırka olur dervişe kâlâ-yı adem der. (Yokluk kumaşı derviş için ne güzel hırka olur!) Zeus'dan Hera'ya, Kaf dağından Hiçlik zirvesine, Simurg'dan Anka'ya kadar Filibeli Ahmet Hilmi'nin bilgi birikim seviyesine şahit oluruz. Odak noktası olan noktalardan biri de budur. İnsanların bilgisi nedir? Gerçeğe dair neyi, ne kadar bilirler şeklinde sorgular. İronik oldu fakat bu kültür seviyesi her şekilde övülmeli. Belki Aynalı Baba ruhunuzu doyuracak kanaati verir. Belki de benim ruhum gibi aç kalır. Yine de Türk edebiyatının en iyi kitaplarından biri olduğu kaçınılmazdır.
A’mâk-ı Hayal
A’mâk-ı HayalFilibeli Ahmed Hilmi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202116,8bin okunma
90 syf.
·
Puan vermedi
Bana göre doyurucu ve muhteşem değildi fakat keyifli bir deneyimdi. Yazarın hayal gücünün yüksek olduğu aşikâr. Alın, okuyun; dinlendirsin. Kağıt ev; Carlos Brauer'in ve Bruma Lennon adlı profesörle olan gizemli tanışıklığının, bu ilişkinin gün yüzüne çıkmasına neden olan bir Joseph Conrad cildinin, okuma tutkusuyla geçen hayatların hikâyesini konu alıyor. Mutlu olmanın tek koşulunun almak, tüketmek olduğu bir çağdayız, değil mi? Bunu kabul ettikten sonra kendimize şu soruları soralım. Yaklaşık 20 bin tane kitabım olsa hayatım ne derece etkilenir? Bir zaman sonra insan tükettikleriyle üretmeye mi başlar yoksa komplo teorisi üretmeden sadece sahip olduklarını kaybetmemeye mi çalışır? Okumak, birini yaşatırken diğerini öldürebilir mi? Benim bildiğim donanımlı bir okur hayata karşı bir duruşa sahip olur. Peki okudukça ezilenler, bir başak gibi doldukça eğilenler var mıdır? Asırları aşan ölümsüz eserler; okurunun kişiliğini, ilkelerini, yaşamını oluşturur. Bununla birlikte; okurun, kitaplarla ilişkisinin sınırı nedir? Kitaplar, bir insanın evi olabilir mi? Kitap, okura sahip olabilir mi?
Kâğıt Ev
Kâğıt EvCarlos María Domínguez · Jaguar Kitap · 202012,2bin okunma
424 syf.
·
Puan vermedi
Önsözünde bahsedildiği gibi verdiği zevkin tarif edilmesi çok zor olan bir kitap. Müthiş bir okuma süreciydi. Nedenini benim de açıklayamadığım şekilde elimden bırakmadan bir çırpıda okudum diyebilirim. Hikaye, zarif bir beyefendi olan Charles Bingley’nin Netherfield koru malikânesini kiraladığı haberiyle başlar. Oraya yakın civarlarda haliyle
Gurur ve Önyargı
Gurur ve ÖnyargıJane Austen · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202376bin okunma
Reklam
382 syf.
·
Puan vermedi
Saatleri Ayarlama Enstitüsü, bir toplumun ilkellikten çıkıp medeni, aydın olma gayretine dair sosyolojik eleştirilerin bulunduğu kurgu dışı olan kaynak bir kitap desem görüşümün müspet olmasına mâni olmaz sanıyorum. Tanpınar'ın romandaki kilit karakterler aracılığıyla her sınıftan insan için ortaya sürdüğü hükümleri ve tespitleri iyi ki okudum
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,7bin okunma
116 syf.
·
Puan vermedi
Batılı anlamda ilk romanımız Talat ve Fitnat'ın aşkları, Tanzimat Edebiyatı'nın önemli bir ürünüdür. Yılları aşarak günümüze ulaşması ve ilklerden olması sebebiyle bunun bilincinde olarak okunmalıdır. Birbirini seven iki insanın evlenmesine engel olunması asıl konuyken görmeden evlilik, kadınların eğitimi, çocuk yaşta evlenme, sokakta dolaşan kadınlara erkeklerin davranış şekli, mesire yerlerinin ne açıdan görüldüğü de işlenmektedir. Özellikle Talat'ın kadın kılığında sokakta dolaştığı yerde kalemden birinin laf atmasına, takip etmesine maruz kaldığı yer dönemin kadın erkek ilişkisinin portresini çiziyor. Kurgu romanlarda genelde tesadüflerin gülünç şeylere yol açtığını gördüğüm için zorla evlendirmenin doğurduğu acıklı tesadüfler üzdü. Dönemin zihniyetini oldukça iyi yansıtan, çok eski olmasına rağmen akıcı ve aşırı tesadüfler dışında iyi kurgulanmış bir kitap olduğu için meraklısına tavsiye edilir.
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
Taaşşuk-ı Talat ve FitnatŞemseddin Sami · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201928,8bin okunma
158 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Knut Hamsun: Yoksul aydın, zengin aydından çok daha kuvvetli görür. Yoksul, her sözcüğü kuşkuyla dinler; attığı her adım, onun düşünce ve duygularına böylece bir görev, bir iş yüklemiş olur. Onun kulağı deliktir, duygusu ince; o tecrübelidir, ruhu yanık yaralarıyla doludur. Maksim Gorki: İnsan kendinin yaşamadığı bir şeyi bu kadar güzel ve doğru anlatamaz. Knut Hamsun: Dilsiz ve bitkindi benim kahkaham; ağlamak özlemini taşıyordu. Maksim Gorki: Kitap benim için de bir tansıktı; içinde onu yazanın ruhunu barındırırdı. _______________ Behçet Necatigil'in çevirdiği her kitap zengin bir anlatıma sahip sanırım. Sefaleti en iyi anlatan kitaplardan biri olabilir. Bir yandan yazarlıkla geçimini sürdürmeye çalışan bir insanın ölmek pahasına bile olsa hak etmediği paradan uzak durarak yaşamaya çalıştığı kahredici hayat hikayesi diyebiliriz. Knut Hamsun çalıştığı birçok işte tutunamayan, Kristiania'da borç batağında yüzen, Açlık romanını yazarken gerçekten aç olan bir yazarmış. Fazlasıyla otobiyografik ögeler taşıdığından Gorki'nin bu iki sözü hiç aklımdan çıkmadı. Açlığı somutlaştırmış desem yeridir. Tasvirler öyle can alıcıydı ki karakteri yolda görsem kıyafetlerinden tanırım. Hissettiği her duyguyu hissettim. Müthişti. 
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201728bin okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
Sabahattin Eyüboğlu, Molière çağında Paris'te tiyatronun, edebiyatın şahdamarı olduğunu söylemiş. Molière'in hayat hikayesini okuduktan sonra buna fazlaca katılmakla beraber özellikle Molière'in yapıtlarına saygı duymamak elde değil. Borç batağında işçi, sahnede işveren olmuş. Bütün engellere rağmen her kılığa girerek gerek taşrada gerek sarayda oynamış. Yapıtlarında halkla burjuvazi arasındaki ayrımı gidermeye çalışmış. Tiyatro okumak zaten kendi başına müthiş bir aktiviteyken Cimriyi de okumayan kalmamalı. 17.yüzyıl, Klasizim, önemli olan konunun işleniş biçimi vb. Cimride Harpagon adında haliyle cimri bir adamın ve çocuklarının başlarına gelen garip rastlantılar anlatılıyor. Molière, dönemin sosyal tenkidini ustaca yaparken güldürüyor da. Fransa'daki ahlak anlayışını temsil eden çoğu karakter aslında evrenseller. Bir solukluk, akıcı, tam bir klasik. Çokça tavsiye edilir.
Cimri
CimriMolière · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200622bin okunma
724 syf.
·
Puan vermedi
Postmodern edebiyat akımından bir kitap okumaya bu kitapla başlama riskini almanın ve okumayan herkesin merakla okumayı beklediği ama cesaret edemediği Tutunamayanları bitirmiş bulunmanın haklı gururunu taşıyorum. Tutunamamasının nedeni düşünmesi olan Selim Işık'ın intiharının üzerine arkadaşı Turgut Özben'in Selimi tanıyan insanları bularak
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,8bin okunma
36 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.