Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ceyda Yıldız

Ceyda Yıldız
@Baharesintisi
4 okur puanı
Ekim 2021 tarihinde katıldı
Kimsenin düşüncelerini söyleyemeye cesaret edemediği bir devir gelmişti.
Reklam
Hayatta en hoş şeyler hep acıların ardından gelmez mi? Gaddarlığın ardından kibarlık. Savaşın ardından barış. Kaybetmenin ardından aşk.
Onu korkutan şey, tek başına olmak değildi. Uzun süre tek başına kalmıştı. Etrafındaki dünyayı anlama gayretiyle ürettiği kendi düşünceleriyle bir başına kilitli kalmıştı. Öyle kolayca anlayamamıştı bu dünyayı. Genellikle etrafındaki insanlar şaşıyordu ona. Onu korkutan şeyde insanların onun sınırlarını ihlal etmesiydi, kendi yaşantılarını ona zorla kabul ettirmeye çalışmalarıydı.
Sayfa 231Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“İnsanın, kendi gardiyanı olduğu bir hapishaneden kaçması çok zordu ! Ama elbet başaracaktım.”
Reklam
"Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni."
"Ben onu zaten hiç anlayamadım. Sözlerine değil hayatımdaki yerine göre değerlendirmeliydim. Onu yapayalnız bıraktım. Yaptığı kaprisin bana olan sevgisinden kaynaklandığını düşünemedim. Çiçeklerin günü gününü tutmaz. "
Düşünmek neye benzer bilir misiniz? Cehennemdeki kazanı tek başına devirmek istemeye. Zaten kazanı tek başına deviremezsiniz, devirseniz bile yanarsınız; üstelik cehennem gene bütün görkemiyle cehennem olmaya devam eder.
Kalbini oluşturmak dokuz ayımı aldı. Kimsenin on beş dakika da kırmasına izin verme.
"insan, gerçeği en iyi şekilde kalp gözüyle görür. Gözler, ne yazık ki asıl görmesi gerekeni göremez."
Reklam
"Bana yaptığı küçük oyunların altında ona olan sevgimin kullanıldığını anlamalıydım."
"Çünkü kendini beğenmiş insanlar başkalarını kendine hayran sanır."
Ama mademki yaşıyordum, daha da büyük acılara katlanmak zorundaydım.
Onlara bakılırsa üzüntülerim “tatlı bir tembellik”ten öte bir şey değildi.
Her şey geçip gidiyordu. Zaman, her şeyi kolaylıkla yok ediyordu.
“Bütün hayatım boyunca böyle olmuştu, istediklerim, artık onlara sahip olamayacağım zaman karşıma çıkıyordu.”
Reklam
Onu aklımdan çıkaramıyordum. Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum. Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey.
Sayfa 169Kitabı okudu
“Hayaletler vardır, demedin mi?” “Dedim ama öyle bir şey yok. Varsa da zararları dokunmaz, sen yaşayanlardan kork.”
Sayfa 203Kitabı okudu
Ne kötülük yapmıştık? İnsanların birbirlerini sevmelerinde nasıl büyük bir günah olabilirdi?
''Unut, Zeze, bir işe yaramaz. Yavaş yavaş unutacaksın, unutacaksın, yeniden düşününce de her şey öylesine uzaklarda olacak ki artık hiç acı çekmeyeceksin.''
Monptit, hayat budur işte. Hep giden birileri olur. Ne yürek unutur ne özlemler ölür. Bunlar sevgimizde yaşamaya devam eder. Ama birileri, zamanı geldiğinde gitmek zorundadır.
“Odamın penceresini açtığımda, bir öncekine benzeyen ama ‘başka’ bir gün olduğunu gördüm.”
Reklam
"Şöyle dedi: 'Çok korkuyorum.' Neden, diye sordum. 'Öyle mutluyum ki, Doktor Resul. Böylesine büyük, müthiş bir mutluluk, insanı korkutuyor.' Yine nedenini sordum, şöyle dedi: 'Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler.'
Sayfa 255Kitabı okudu
"Ruhu çok ağrıyordu, her zaman gülüyor olmuş olsa bile.."
“Odamda tek başıma olmayı diledim; kitaplarımla baş başa, bu insanlardan uzakta.” 
Sayfa 100Kitabı okudu