Yirmi yaşında olmadığımız halde bizler de çoğu bahtiyarlığımızı fözden geçirsek, neticesinde bütün kainatın karşısında titrediği şu kelimeye erişemez miyiz? "HİÇ"
Hakarettir insanlığa cehalet. Deprem, yangın, sel değil, bilgisizliktir asıl felaket.
Sussunlar, susmayanları vursunlar hatta, sabret.
Yatsıda söner mum, ama şafakla ortaya çıkar REZAlet...
Ben hep mutluyum, neden biliyor musun?
Çünkü hiç kimseden bir şey beklemiyoru.
Beklenti her zaman zarar verir.
Hayat kısa...
Bu yüzden hayatı sev ve mutlu ol...
Gülümsemeyi sankın bırakma!
Kendin için yaşa,
Ve konuşmadan önce dinle,
Yazmadan önce düşün,
Harcamadan önce kazan,
Dua etmeden önce inan,
Vazgeçmeden önce dene,
Nefret etmeden önce sev,
Ölmeden önce yaşa...
Aslında ormandaki ağaçlara ve bahçedeki çiçeklere duvak ören gecenin dinginliğidir ve sonra zengin bir ziyafet sofrası kurup gerddği hazırlar ve o kutsal sessizlikte yarın, zamanın rahmine düşer.