Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Alperen
Alperen
@Galileofigaro
Çene cerrahisi
Hatay
112 okur puanı
Nisan 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Hep okumak isteyip de ertelediğim bir yazardı Doğan Cüceloğlu.Alıntılarının bu kadar çok paylaşılması,kişisel gelişim kitaplarına mesafeli olmam,her yerde kitap ilanlarının paylaşılması popüler kültürden haz etmeyen beni biraz soğuttu ve kitabı ertelememe neden oldu.
Kitabı oluduktan sonra anladım ki Doğan Cüceloğlu gerçekten çok dolu,çok farklı birisiymiş.Yurtdışına üniversite sonrasında gitmiş,özünü Anadolu’da almış lisansüstü eğitiminden sonra bir süre Amerikada akademisyenlik yapıp zor olanı seçerek Türkiyeye geri dönmüş.
Kitapta Doğan beyle tüm bilgeliğiyle sohbet ediyorsunuz.Rahatlıyorsunuz,hiçbir dayatma,zorlama altında olmadan sizin için olan doğruyu seçebiliyorsunuz,hafifliyorsunuz; hayata,insan psikolojisine,kültüre ve daha birçok konuya farkındalığınız artıyor.Aydınlandığınızı kesinlikle hissediyorsunuz.Kitapta yaptığı alıntılar,bazı görüşlerinin temeli olan yazarlar okuma listenize kendisinin ve farklı yazarlarında da bulunduğu 30 kadar yeni kitabı ekletebiliyor.Kitabın sonunda sevdiği kitapları,müzisyenleri,şairleri,filmleri detaylı bir şekilde anlatması da biz gençler için çok değerli.Keşke daha önceden keşfedip sağlığınızda sizinle tanışma,konferanslarınıza katılma fırsatı bulabilseydim Doğan Bey.
Doğan Cüceloğlu gibi bilim insanlarını yetiştirebildiğimizi gördükçe cumhuriyetimize sahip çıkma duygum perçinleniyor,umutsuzluk bendiyle defalarca karşılaşmış,en kötü zamanlarında bile bir yolunu bulup kurtulmuş Anadoluya olan inancım artıyor.Kitabı okumak isteyen herkese öneririm.
Kitap gayet başarılı.Bir çocuk yetiştirilirken nelere dikkat edilmesi gerekir gibi görünen ancak sizi kendi çocukluğunuza götürüp geçirdiğiniz evreleri daha iyi tanımlamanızı,kendinizi daha iyi çözümleyebilmenizi sağlayan bir eser.
Öncelikle bu kitap fuat sezginin yazdığı bir kitap değil onunla yapılan söyleşilerin,onun alıntılarının birleştirilmesi sonucu oluşmuştur.Söyleşiyi yapan kişi cumhurbaşkanı başdanışmanı.
Bu kitabın fuat sezginin akademik çalışmalarını,araştırmalarını,bakış açısını tam olarak yansıttığını düşünmüyorum. Kitapta çok fazla tekrara düşülmüş.Okurken çok sıkıldım.Açılan müzeden dolayı sürekli dönemin siyasetçilerine teşekkür edilmiş,sürekli benzer sorular konulmuş,benzer icatlar,benzer bilim adamları üzerine durulmuş.Kitabın adı bilim tarihi sohbetleri ama bahsedilen sohbette neredeyse sadece islam bilim tarihi geçiyor.Kitap resmen fuat sezginin gülhanedeki açtığı müze için yazılmış.Kitabı kesinlikle zaman kaybı olarak görüyorum.Fuat Sezgin gibi ömrünü bilim tarihine adamış bir insan kendisinin yazdığı eserlerden okunmalı.
Kitapta bahsedilen müze gerçekten büyük emekler verilerek açılmış,gezilip görmeye değer bir yere benziyor.Eski kaynaklarda geçen aletler,buluşlar tariflere göre yapılmış ve müzeye konmuş.
Okur Takip Önerileri
Öncelikle rekin teksoya güzel çevirisinden dolayı teşekkür etmek istiyorum.Bilale anlatır gibi çevirip sayfa altlarına küçük notlar düşmüş.Bu çeviriden ötürü çeşitli ödülleri var,herkese Rekin Teksoy çevirisini öneririm.
Yazıldığı dönem şartları göz önünde bulundurulduğunda muazzam bir eser.Dönemindeki şahıslara yaptığı göndermeler harikulade.Övüldüğü kadar var.Kitabı satın almadan önce araştırdım ve rekin teksoyun çevirisinin okunması gerektiği kanaatine vardım. Cehennem kurgusu gerçekten çok güzel,içerik ressamların yaptığı tablolarla desteklenmiş. Kitabı okudum ancak üzerimde beklediğim kadar bir etkisi olmadı.Bunun danteden ve çeviriden kaynaklı değil kendimden kaynaklı olduğunu düşünüyorum.Yunan mitolojisine,hristiyanlık tarihine ve yaşantısına ve kitabına olan ilgimin yetersiz olmasından kaynaklı dantenin yaptığı göndermeler üzülerek söylemek istiyorum ki benim için fazla bir şey ifade etmedi,kendimle örtüştüremedim,yabancı hissettim kendimi esere.İncilin bilinmesi,incilde geçen günahların şiddetinin ve o dönem tarihinin,yaşamış kişilerin hayatlarının bilinmesi eserin hissedilmesini sağlayabilir.Böyle bir durumda eser için herhangi bir puan vermem böyle bir esere haksızlık yapmış olduğum anlamına gelir.Belki bir gün gerçek anlamıyla hissedebilirim.Dolayısıyla herhangi bir puan vermiyorum.
Net olarak söyleyebilirim ki tarih bilinci,vizyonu arasında okuduğum en iyi kitap.Tarih konusunda kendini geliştirmek isteyen birisi MUTLAKA bu kitabı okumalı.Kitapların içeriğini sayılarıyla anlatmak doğru değil ancak 10 kitap okumuş kadar oldum.Şahsen geçmişteki olayları öğrenmek için büyüklerle konuşmayı severim ve bu büyük Halil İnalcık gibi yakın tarihteki tüm şahsiyetlerle anısı olmuş,yapılmış inkılapların,verilmiş kararların sonuçlarını objektif bir şekilde hem yaşayarak hem de olağanüstü çalışmalarıyla dünyaya kazandırmış bir tarihçi olunca tadından yenmiyor.Halil İnalcık gibi bir tarihçiye sahip olduğumuz için çok şanslıyız.Kendisi her ne kadar Osmanlı tarihçisi olsa da bu kitapta sadece osmanlıyı değil adeta tarihin bir bütün olduğunu göstererek eski tarihi yakın tarihle harmanlayarak geleceğe dair bir vizyon çizmiştir gençler için.
Kitapta tarih tereyağından kıl çeker gibi anlatılmış.Halil inalcığın dili çok sade ve anlaşılır.Kesinlikle sıkmıyor okuru.Türkiye de çoğu yerde verilen tarih eğitimi gibi ezberci değil,günümüzdeki bir olayın geçmişteki sebepleri inanılmaz bir biçimde anlatılıyor.Yok artık onunla mı alakalıymış diyorsunuz.
Bu kitap için Halil İnalcığa ve emeği geçen herkese çok teşekkürler.Tarih konusunda ufkum en az 2 katına çıktı.
Atatürk İnkılaplarını ve Cumhuriyetin temellerini anlamak,Modern Türkiyenin çağımızdaki konumunu ve ilk yıllardan konulan hedeflere zamanla ne kadar ulaşabildiğimizi anlama yolundaki kitap okuma düşüncemin sonucu olarak bu kitabı okudum.Kitabı okurken de bitirdikten sonra da kendime defalarca Ziya Gökalp’i şu zamana kadar okumadığım için sitem
Şeyhim Beni Işınla
Gerçekten insanların bu safsatalara nasıl inandıklarına akıl erdiremiyorum.Şeriatın yasakladığını,tarikat yasaklamaz diyenler mi ararsınız,nur çeşmeli şeyhler mi ararsınız,şeyhinin dilinden ilim emen mi ararsınız,sure arapça bilmeden tarikat lideri olan mı ararsınız her bir halt var kitapta.
Tamamlanmış ya da devam eden davalar anlatılmış,giriş ve sonuç bölümünde yazarın kendi görüşlerine yer verilmiş.Sahte şeyhlerin yakalandığı,ama gerçek şeyhlerin(nakşibendi,menzil,vs) halen örgütlenmeye,kadrolaşmaya devam ettikleri ve oluşturabilecekleri potansiyel tehlikelere değinilmiş kitapta.Üzücü bir şekilde gerçek olaylar,sansürsüz anlatılmış.Taciz,tecavüz,cahiliyet gibi gerçekliklere katlanabilecek kişiler okumalı.
Fahir Armaoğlu,zamanında fakültelerde ders kitabı olarak okutulmuş “20.yüzyıl siyasi tarihi” isimli kitabından keşfettiğim ve beğendiğim,ülkemiz açısından da çok değerli bir akademisyen, yazar.
Bu kitabı her ne kadar kötü olmasa da başta içerik-başlık uyumunu tam anlamıyla karşılamıyor.Evet bir dış politika tarihi,kısa bir ülkelerarası ilişkiler
Okuduğum ilk Livaneli kitabı.Kitap doğu kültürünü,doğu yaşantısını,yaşanan acıları güncel olaylarla harmanlayarak anlatıyor.Sade ve basit bir dille yazılmış.Kitabı başarılı buldum ancak beni neyin tam olarak tatmin etmediğini bulamadım.Spoiler olmaması için fazla detay vermek istemiyorum.Bir eleştirmen değilim ve iyiliğin veya kötülüğün öznel olduğunu belirtmek isterim.Giriş ve gelişme kısmının ortalarını zayıf buldum.Gelişmenin sonlarına doğru bir ivme kazandığını söyleyebilirim.Bu benim sonuç kısmıyla ilgili beklentilerimi arttırdı.Farklı bir sonla bitirilmiş ve mesaj verme kaygısı güdülmüş.Mesajın göstere göstere verilmesi bir tık rahatsız etti beni.
Spoiler yok
Öncelikle Orhan Pamuğun işine ne denli aşık olduğundan,böyle bir aşk romanının ancak işine aşık birisinin kurgulayıp yazabileceğinden bahsetmek istiyorum.Pamuk bu roman ve müze fikri üzerine çok uzun yıllar emek harcamış ve bu alanda da ülkemiz adına bir ilke imza atmıştır.
Kitaba İstanbuldaki müzeleri araştırırken Masumiyet Müzesini bulup
KISACA: Kitabı çok beğendim.Müzikle ilgilenmek isteyenler için çeşitli tavsiyeler ve hikayeler barındırıyor.Müzikle ilgilenmeyenler için ise Türkiye de sanatın konumu,sanata verilen değerden bahsediliyor.
UZUNCA(spoilerımsı):Fazıl Say bu kitabında yıllardır verdiği emeği her ne kadar tam anlamıyla aktarmaya olanağı olmasa da sayfalara sığdırmaya çalışmış.O bir çırpıda dinlediğimiz,yeri gelip acımasızca eleştirdiğimiz eserlerin ne kadar zor şartlar altında kafa patlatılarak,hayatından çeşitli ödünler verilerek büyük EMEKLER çekilip oluşturulduğunu emeğin,sevginin,tutkunun önemini bütün samimiyetiyle anlatmış.Kitapta çok hoşuma giden bir özeleştirisi var Fazıl Sayın:”Atatürkçülüğün ve laikliğinin öneminin karşıt görüş çok güçlendiğinde son 15-20 senede daha iyi öğrenildiği ve GARDIROP ATATÜRKÇÜLÜĞÜNÜN çekmeceden çıkma fikirlerinin,kuru teoriciliğin işe yaramadığının görüldüğü,20 sene önceki düşünsel yanlışlarını fark edip kendisinin küçük çevresindeki fikir cereyanlarında bile daha toleranslı olması gerektiği.”
Fazıl Say bu ülkenin gerçekten kıymetini bilemediğimiz bir sanatçısı,aydını.Ülkece klasik müziğe olan ilgisizliğimiz ortada ve bunu bilmesine rağmen,hayyam retweet davası gibi yıldırılma,karalanma;konservatuarlardan orkestralardan eserlerinin çıkarılmasına rağmen ülkesine küsmeyen,Aşık Veysel,Nazım Hikmet,Metin Altıoklar,Nasreddin Hoca gibi değerlerimizi,kendince harmanlayıp batıya ve en önemlisi de bize anlatmaya çalışıyor.Fazıl Say siyasi ve dini görüşü bir kenara bırakılıp sadece sanatıyla değerlendirilmelidir.
Öncelikle bu tip konularda içinde bulunduğumuz coğrafyayı,insanları anlayabilmek için kendi yazarlarımızı okumanın daha faydalı olacağı kanaatindeyim.Felsefi akımların temelleri çoğunlukla batıya dayanıyor ancak batının analizleri yer yer bizimle uyuşmayabiliyor veya çevirilerden kaynaklı sıkıntılar çekilebiliyor ve burada ülkemizde yapılan çalışmalardan faydalanmak devreye giriyor.Tabiki bu çalışmaların,sentezlerin objektifliği ve kapsamlılığı çok önemli.Yazarın bunu sağlayabildiğini düşünüyorum.Kitabın giriş bölümünde ülkemizdeki düzene bir eleştiri var ve laikliğin öneminden bahsedilmiş.İlerleyen kısımlarda ise ahlakın din kökenli olmadığı ve hume-nietzsche nin görüşleri yer alıyor.Bu kitabın benim açımdan en önemli kısmı Hume nin agnostik görüşü oldu.Din algısı a prioridir ve imana dayanır.Dolayısıyla tanrı sadece iman yoluyla vardır.A posteriorik olarak kanıtlanamaz.Dolayısıyla tanrının varlığını bilemeyiz.Hume nin agnostikliğini bu şekilde özetledim daha fazlası spoilera gireceği için merak edenler bu görüşle ilgili mekanizmayı kitabı okuyarak edinebilirler.Kitapta mevcut eğitim sistemiyle ilgili de ufak ama etkili bir eleştiri olduğunu not düşmek isterim.128 sayfalık bir kitap dili oldukça sade ve anlaşılır.
İncelemeye kitabı çok beğendiğimi belirterek başlamak istiyorum.Dawkinsin tespitleri gerçekten yerli yerinde.Kitapta yoğun ve bana kalırsa haklı bir din eleştirisi var.Tüm dinlerle ilgili eleştiriler ve yorumlar var ancak daha çok hristiyanlık üzerinde durulmuş.Eğer bir dinin mensubuysak ve bu din bize sorgulamayı,araştırmayı yasaklıyorsa burada
