Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşenur Ateş

Ayşenur Ateş
@Gregoresamsa
Terapist
PDR
Hatay
12 Mayıs
11 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
Kurban oyunu aile içinde sınırsız kişiyle ve kombinasyonla oynanabilir. Oyunun temel kuralı oyuna katılan herkesin kendini bir şekilde kurban rolüyle özdeşleştirmesidir. Kurban çocuğun en sevdiği cümle "kimse beni sevmiyor" dur. Kurtarıcının ilgisini çekme teşebbüsüdür bu cümle. Kurtarıcı "yazık çocuğuma" der, çocuk da kendine acıyarak dolaşır. Biri ona ben seni seviyorum derse kurban hemen " hayır sevmiyorsun, kimse beni sevmiyor " der. Sevgi olarak yorumladığı acıma duygusunu uyandırmada kurban öylesine ustalaşır ki bunu okulda öğretmenlere, sokakta yabancılara veya mağazada görevlilere bile yapmaya başlar. Bu bir oyundur ve kurban bir kilometre uzaktan bile kimin bu oyunu oynayacağını hissedebilir. Bu bilinçli olaral yapılan bir eylemden çok otomatik yani bilinçdışı yapılan bir eylemdir.
Reklam
İşlevsel olmayan aileler çok fazla kural barındırır. Yaygın kural "konuşma" bir diğeri "güvenme" komşulara güvenme, yabancılara güvenme, öğretmenine güvenme. Bu tarz bir beyin yıkama insanların düşmanımız olduğu şeklindeki başkalarına karşı sürekli dikkatli olmamız gerektiği mesajını çocuğa verir. Islevsel olmayan ailelerim paranoyası bu şekildedir. Çocuk "kimseye güvenme , kimseyle konuşma, hissetme.sadece uslu bir çocuk ol" Mesajlarının altında boğulur. Uslu ve iyi bir çocuk olmak yüzünde gülümsemeyle etrafta dolaşıp gerçekte olmadığı gibi görünen küçük bir robot anlamına gelir.olmadığı gibi görünmek çok enerji gerektirir. Duygularla bağını koparmak ve uyuşmak bağımlılık davranışlarının temelidir.Kendi benliğini saklı tutmak ve maskeyi bozmamak için çok fazla uyuşturucu sigara alkol veya yemek gereklidir.
İşlevsel olmayan bütün ailelerde özel ilgiye ihtiyaç duyan ve genellikle alkolik, seks veya uyuşturucu bağımlısı olan bir kurban bulunur. Çocuklar ailenin ve özel ilgiye muhtaç kişinin bakımına kendilerini kaptırdıklarından kendi ihtiyaçlarının ne olduğunu bilmeden büyürler. Işte böylelikle kurban olurlar. Özel ilgiye ihtiyaç duyan aile bireyi veya kurban ailenin çok çabuk tepesi atan babası olabilir. Oni sinirlendiren bir şey olduğunda freni bozulmuş kamyon gibi yokuş aşağı gidecektir. Böylesi işlevsel olmayan bir ailede büyüdüyseniz ihtiyaçlarınızın karşılanmadığı ilişkiler yaşadığınızı fark edersiniz. Ya da sürekli bir kriz çıkma ihtimali olan her şeyi düzeltmek için kendinizi sorumlu hissettiğiniz ilişkileri kendinize çekmiş olabilirsiniz.insanlar hayatlarında daha önce deneyimledikleri örüntüleri tekrar yaratmaya eğilimlidir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eğitim gördüğü dalda çalışma yanılgısı, insanların kendi işlerine bakmayı unutmalarıdır. Yaşamlarını başkasının işinde çalışarak ve o kişiyi zengin ederek harcarlar.
Sayfa 141Kitabı okudu
"Hiçbir şey öğrenemedin mi daha ölüm kapındayken bile? Ikide bir onu rahatsız edeceğim, bunun canını sıkacağım diye düşünmesene. Insanların hoşuna gitmiyorsa şikayette bulunabilirler. Şikayet edecek cesaretleri yoksa bu onların sorunu."
Sayfa 107
Reklam
İnsan tarihin rüzgârı karşısında okyanusa düşmüş bir ceviz kabuğu gibidir. Ne kadar şuurlu davranmaya çalılırsa çalışsın kaderi dalgaların insafına kalmıştır .
Sayfa 49
Ebeveynlerin çocuklarına katacağı en önemli erken kazanımlardan biri çocuklarının duygularını tanımaları ve bu duyguları daha etkin bir şekilde düzenlemelerini sağlamak olacaktır.
Beyin gelişiminin yüzde 90 'ı ilk üç yılda tamamlanıyor. Başka hiç bir gelişim döneminde bu dönemde olduğu kadar hayati öneme sahip zihinsel gelişim gerçekleşmiyor.
Anne babalık , bilmediğiniz bir memlekette yol bulmaktır. Bir insanı dünyaya getirmek onu dünyaya hazırlamak muazzam bir sorumluluktur. Durum böyle olunca da tarih boyunca çocuk yetiştirme sorumluluğu sadece anne babaya değil, dedeye neneye de verilmiştir. Hatta bir Afrika atasözünün çok güzel özetlediği gibi " bir çocuğu yetiştirmek için bir köy gerekir."
Herkes yalnızca bildiği şeylerden söz etmeli, bilmediklerini de sormalı.
Sayfa 295Kitabı okudu
Reklam
Hepimizin içinde adını koyamadığımız bir şey var,işte biz oyuz.
Sayfa 278Kitabı okudu
Üzüntü ile sevinç su ile yağ gibi değildir. Birbirlerine karışabilir.
Diyorsun ki, kötüler gelip bize kötülük edinceye kadar iyidirler,başımızın üstünde yerleri vardır.
Sayfa 169Kitabı okudu
Ben kötülük edenle kötülüğe maruz kalana aynı yüz ifadesiyle bakamam her ikisine de gülümseyemem. Bunu yaparsam o zaman kendi yüzüme bakamam. Sizin mideniz kaldırıyorsa ,kötülük edenle kötülüğe maruz kalana aynı şekilde gülümsemeye devam edebilirsiniz.
Sayfa 156 - EverestKitabı okudu
Travmanın geçmişten uzanarak yeni bir kurban seçme gücü vardır. Ebeveynin travması çocuğun travması hâline gelir ve çocuğun davranışsal duygusal problemleri ebeveynin durumunu aynalayabilir. örneğin, Kamboçya soykırımı sırasında travma yaşantısı olan bir ebeveynin çocukları depresyon ve anksiyete yaşamaya eğilimlidir.
Reklam
Bilinçli anne-babalık gebelik öncesinden doğum sonrası gelişimi süresince bir çocuğun gelişiminin ve sağlığının anne-babasının düşünceleri, tutumları ve davranışlarından derin bir şekilde etkilenebileceğinin farkında olarak ebeveynlik yapmaktır.
Geçmiş asla ölmüş değildir. Geçmiş geçmiş bile değildir.
Bedia hanımın ölümünü hesaba katmamıştı Kamil Kamyoncu. Fakat gidince gidiyordu Bedialar ve arkalarındaki Kamilleri dünyanın ortasındaki bir yalnızlık çukurunun içine gömüp de gidiyorlardı. Bedia Hanım'ı affedemiyordu, öldüğü için hâlâ günde en az bir kere küfrediyordu rahmetli karısına. Tüm bunlar,olanlar,zaman zaman yokluyordu Kamil Kanyoncu'nun zihnini. Acaba ben hatalı olabilir miydim, diyor,iyice düşününce kendinde bir hata bulamıyordu. Bir ara gönülsüz de olsa kendini suçladığı bir dönem yaşadı ama çabuk affetti. Seviyordu kendisini Kamil Kamyoncu; gırtlağına kadar basmış bu yalnızlık içerisinde kendisiyle dostluk kurmakta zorlanmadı, şimdi en yakın arkadaşı,can yoldaşı,hayat arkadaşı bizzat kendisiydi. "Camı kapatalım Kamil Bey, esiyor sonra sırtlarım tutuluyor diyorsun." dedi kendi kendine .
Sayfa 114 - Doğan kitapKitabı okudu
Herkes sana suçlu olduğunu söylediğinde sen kendi masumiyetine çok fazla direnemezsin. Günün birinde o çiviyi oradan çıkartsan da duvarda suçlanmış olmanın deliği kalır.
Enerjimin yitip bittiğini görmüyor musun? Duygularımın nasıl yok olduğunu ama kalbimin hâlâ deli gibi çırpındığını? Tek bir an bile mutlu değilim. Her şey boşa. Hiçbir şey bana iyi gelmiyor. Geceleri ertesi gün gündoğumunu izlemeye karar veriyorum ama yataktan çıkamıyorum. Gün içinde gün ışığında gezinmeyi kafama koyup evden çıkmıyorum . Neden uyanıp neden uyuduğumu bile bilmiyorum.
Sayfa 85 - Indigo yayıneviKitabı okudu
İnsanoğlu çok monoton. Çoğu zamanının neredeyse tamamını geçimleri için çalışarak geçirir ve ellerine kalan kısıtlı özgür zamanda da çok sıkıldıkları için bundan nasıl kurtulacaklarının yolunu arar dururlar. Ah insanoğlunun kaderi!
Sayfa 15 - Indigo yayıneviKitabı okudu