"Çok şükür aşığım ...Bana öyle geliyor ki bir tek insana, yüz milyonlarca insana, bir tek ağaca, bütün ormana, tek bir düşünceye, bir çok düşünceye ve fikre aşık olmadan yaşamak, yaşamak değildir...''
...
Büyülendim ama büyüyemedim
Aklım ermedi aynalara ve suya
Yüzümü gösterip kalbimi neden
Sakladıklarını öğrenemedim
Şaşkınım, cahilim ben bu dünyada...
"Yaşayanların bir çoğu ölümü hak ediyor ve ölenlerin bir kısmı da yaşamayı hak ediyor. Yaşamı onlara verebilir misin? O halde hak, hukuk adına ölüm buyurmakta çok acele etme; çünkü en bilge olanlar bile her şeyin sonunu göremez."
Son yıllarda gittikçe güçlenen bir duyguyla "başarılı olmak" denilen soyut virüsü reddediyorum. Daha çok ün, daha çok para, başka insanlar üzerinde daha çok otorite, daha çok şu, daha çok bu... Peki, bütün bunlar neye yarıyor?
İnsanın derinliği mi artıyor, duyguları ve dünyayla uyumu mu gelişiyor?
Hiçbiri olmuyor bunların!
Soyut bir şan-şeref-para-iktidar dünyasının pırıltısı yüzünden hastalanıyor insanlar. Dilleri dolaşıyor, dişleri kilitleniyor. Birbirlerinden nefret ediyorlar. Kıskançlık krizleri geçiriyorlar. Gençlikten sonra ve yaşlılıktan önceki süreyi bir cehennem içinde geçiriyorlar.