Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hayrunnisa Durmaz

Hayrunnisa Durmaz
@Hayrunnisadurmaz
"Bizde bir söz vardır." dedi Hacı Murat çevirmene. "Köpek eşeğe et, eşek köpeğe ot ikram etmiş; ikisi de aç kalmış." Gülümsedi, ekledi: "Her halkın adeti kendine güzel."
Sayfa 125Kitabı okudu
Reklam
Bu yaptıkları için onları bağışlamamı hiçbir zaman istemediler benden, ben de onları hiçbir zaman bağışlamadım.
'Pekala siz soru sorun ben de yanıt vereyim bütün semptomlarımı yok edip beni eve gönderin... Ne kalacak bana peki o zaman?' dedi.... 'Gel otur. Hazır olana kadar hiçbir şeyden vazgeçmek zorunda değilsin. Böyle bir şeye hazır olduğunda da kaybettiklerinin yerine koyabileceğin bir şeyler olacak.'

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kızın ruhu az önce yanan binada yaşamını yitirmişti ve geriye kalan bedeni uzaktan son bir kez ölen ruhuna bakıyordu.
Sayfa 479Kitabı okudu
Reklam
Her şey göründüğü gibi olsaydı, eline aldığın deniz suyu mavi olurdu.
Herkes, dünyasını aydınlatabilecek birilerini arar durur. Oysa asıl ihtiyacınız, etrafınızdaki karanlığın en siyah olduğu anlarda bile yanınızda oturabilecek birisidir.
Zamanında bir yerlerde okuduğu o cümlenin ne demek istediğini şu an çok daha iyi anlıyordu. "Küçük dertler konuşur, büyük dertler ise dilsizdir" demişti derdin ne olduğunu bilen biri.
Galen sessiz bir şekilde arabayı kullanırken Pia da var olmasını istediği bu sessizliğe içtenlikle eşlik ediyordu.
Kiliseye karşı sergilenen böylesine cesur bir duruş asla cezasız bırakılmamalıydı.
Reklam
Hayat bir yolculuktur. Mutlu olmadığınız duraklarda fazla oyalanmayın.
İmam Gazali kendi zamanında, o devrin insanlarını farz-ı kifaye olan fıkıh tahsilinde yoğunlaşıp mesela tıp ilmi gibi, başka bir kifai vacip konusundaki boşluğu doldurmaktan geri durmaları dolayısıyla kınamıştır. Hatta o dönemde tıp, dünya için zorunlu ve dini-hukuki hükümlerle ilişkili olduğu halde, bir memlekette elli fakih bulunurken sadece bir gayrimüslim doktor bulunabiliyor.
Bütün hayvanlar eşittir. Ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.
Bir tavuğun başka bir tavuğa, "Önderimiz Napoleon yoldaş olmasaydı, altı günde beş yumurta yumurtlayamazdım," dediği; gölden su içmekte olan iki ineğin, "Napoleon yoldaşın önderliği olmasaydı, gölün suyu bu kadar tatlı olur muydu?" diye bağırdığı bile duyulmuştu.
Herkes toplandığında, göğsünde madalyalarıyla (bir süre önce, kendisine hem "Birinci Dereceden Kahraman Hayvan", hem de "İkinci Dereceden Kahraman Hayvan" nişanlarını vermişti) Napoleon belirdi..
Hayvanlar bir Napoleon'a, bir Snowball'a kulak veriyorlar, ama hangisinin haklı olduğu konusunda bir türlü karara varamıyorlardı. Daha doğrusu, o sırada kim konuşuyorsa ona hak veriyorlardı.
Reklam
"Yel değirmeni olsa da, olmasa da, şu kötü hayatımızda değişen bir şey olmayacak," diyordu.
"Gerçekte kendi kişisel menkıbesini yaşayan kimseye karşı hayat cömerttir," diye düşündü.
Cesaret, Evrenin Dilini arayan bir kimse için en büyük erdemdir.
Aşk, sevilen nesnenin yanında bulunmayı zorunlu kılıyordu.
İster hayatımız, ister ekin tarlalarımız olsun, sahip olduğumuz şeyleri yitirmekten korkarız. Ama hayat hikayemiz ile dünya tarihinin aynı El tarafından yazılmış olduğunu anladığımız zaman, bunu anlar anlamaz, bu korku uçup gider.
Reklam
"Ben de herkes gibiyim. Dünya gerçeklerine oldukları gibi değil de olmalarını istediğim gibi bakıyorum."
Ah Nietzsche! İnsan ümitsiz nasıl yaşar? Ümit kötülüklerin en kötüsüdür çünkü işkenceyi uzatır...
Erkeklerin gururunu, zayıflığını ve kanlarındaki bireyciliği otuz beşime gelmeden öğrenmiştim artık...
~NİHADE~
Ama Nihade. Gelmiş geçmiş roman kahramanlarının en tekinsizi. En güvenilmez.