Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
İsa Sunak
İsa Sunak
@Isasnk
Bir de rakı şişesinde balık olsam.
Türkçe Öğretmeni
Kocaeli
Denizli
190 okur puanı
Mayıs 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Yakin bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine bugün tanıştım kitapla. Aclik sanatını icra eden sanatçıların varlığından bugün haberdar oldum. İlginç bir hikayeydi. Bir sanatçının- sanati ne olursa olsun- ona sımsıkı bağlanması ve yaşatmaya çalışmasının mücadelesi okumaya değerdi. Ama alelade gibi duran bu kısacık hikayede ansızın yüzünüze tokat gibi çarpan bir gerçek bir anda sizi uyandırıyor. "Yaşamak için aç kalmak." Çok ironik değil mi? Aç kalarak yaşamı sürdürmek, bunu yaparken sanatına-işi de diyebiliriz- sonuna kadar bağlı bir insanın emeği; bu emeği kuruca eğlenmek için izleyen insanlar ve tek kullanımlık eğlence duygularını tatmin ettikten sonra, bir insanın emeğinin bir kağıt gibi buruşturulup zihinden atılması! (Elbette bu emeğe saygı duyan birkaç kişi çıkıyor.) İnsan ne kadar da kıymet biliyor, ne kadar da saygı duyuyor? Görüyoruz.
Zamanında, insanlara saygi duyarak sanatinizi icra edip ne kadar fedakarlık yapmış olsaniz da , çürümüş samanlarla bir toprağa gömülmekten kurtulamiyorsunuz. İşte, sonucta kimimiz aclik sanatçısı oluyor, kimimiz o izleyiciler. Ve iki tarafın da insan olduğunu düşününce, insan ve insan arasında nasıl bir sarp, aşılmaz ve geçilmez uçurum uzaklığının olduğunu kavriyor, müthiş bir boşluğa düşüyorsunuz.
Keyifli okumalar.
Zeytin ağaçları ve Ay'in bir yaz gecesi reveranslarina şahit olmak, zeytin dalları arasından süzülen ay ışığının toprağı incitmeden yansıdığını izlemek ve bu süzülen ay ışığında sevdiğinizi hatırlamak ister misiniz?
Nazilli'nin Kuyucak beldesinde başlayan muhteşem bir hikaye sizi alıp ay-zeytin ağaçları ile yüreğimizdeki o ince sızıya dokunacak.
Her bir bölümde, hikaye beklenen sona gitmesin diye yalvarmak isteyeceksiniz. İnceden inceye kader ağlarını örecek, siz çaresizce kitabın sonuna geleceksiniz. "Her zorluğun bir kolaylığı elbet var." diyip tam derin bir nefes alacakken bir bahar sabahı karlar erirken camurlasan toprağı tırnaklarınızla kazıyıp avuçlarıniza alacak, o soğuk çamuru elinizle ciğeriniz sökülürcesine sıktığınızı hissedeceksiniz. Lakin umudunuzu kaybedip tatsız, tuzsuz ve bomboş bir hâlde yaşama, yaşamaya doğru ağır adımlar atacaksınız. Karların camurlastirdigi toprakta yüreğiniz hatta geleceğiniz kalacak! Ama yinede bir adım atacaksınız.
Tabii bu anlattıklarımı okuyunca anlayacaksınız. Eğer yüreğinizde bir yük varsa yüreğiniz sakinleşince okumaya başlayın derim.
Keyifli okumalar.
Sarsıcı bir kitap. Fikirleriniz yeniden, yeniden şekillenecek. "Savaş barıştır, özgürlük köleliktir, cahillik güçtür." Bu sözleri ilk okuyunca anlamlandirmakta zorlanmistim, kahramanımız Winston'la birlikte idrak etmeye başladım. O anlamlandirdikca ben de yeni anlamlar buldum. Onunla bir düzenin kaskatı yapısında mücadele verdim.
Okur Takip Önerileri
Ah Maslova! Diye söze başlamak lazım. Aynı zamanda dönemin hukuk sistemine çarpıcı bir eleştiri olan bu romandan çıkarılması gereken çok ders var.
Kadınların zulmünü de gözler önüne seriyor. Ama asıl çarpıcı nokta bir insanın daha doğrusu kadının tüm inançları nasıl elinden alınıyormuş anlıyoruz. Amiyane tabirle, bir hayat kadını görürseniz; bilin ki bu yola düşmesinde bir neden mutlaka vardır. Girdiği bu iğrenç dünyaya hiçbir kadın koşarak gelmemiştir. Ya yoksulluk yaşamıştır ya da bir insanın sevgisine inanmıştır. Peki Maslova? Okuyunca onunla bu macerayı beraber yaşayacaksınız.
Prensin, gençken işlediği bir suçu telafi etmek için giriştiği çabalar yeterli olacak mı? Yaş kemale erince pişmanlık fayda sağlar mı? Bir hayata dokunmak ne kadar basittir? Veya bir hayatı mahvetmek? Tam erdeme ulaşırken o eski vurdumduymazlık sizi yakalarsa peki?
Sonuç olarak bir aşk bir hukuk sisteminde harmanlanacak. Kimin cezayı hak ettiğini, kimin affedilmesi gerektiğine karar vereceksiniz. Rus toplumunun geçirdiği bunalimlara şahit olacaksınız ve belki bizzat o dönemi şu an yaşadığınızı hissedeceksiniz. Keyifli okumalar.
9/10 puan verdi
Yanlışlar, toplumun aksayan yönleri karşında çaresiz kalmak diye bir şey yokmuş. Hiç bir şey yapamıyorsanız mizah yapın! En kaliteli eleştiri mizahla mı gelendir? Ki izahı olmayan şeylerin mizahı olmaz mı? Aziz Nesin eleştirel mizahın en iyi örneğini bu kitapta sunuyor bize. İki öğrencinin mektuplarını okudukça gülecek ve dusuneceksiniz. Güldürürken düşündürmek olmaz insan sadece gülebilmek istiyor. Ama sistemimiz buna izin vermiyor ki. Gülerken aslında gerceklerin ne kadar da doğru olduğunu anladığınızda yıllardır süre gelen aksaklıklar bir bir yüzünüze çarpıyor. Amiyane tabirle kafanıza dank ediyor. Okurken düşünecek, düşünürken kendinizi gülüyor bulacağınız eğlenceli bir kitap. Keyifli okumalar.
Yüz yirmi sekiz sayfalık kısa bir kitap. Kısa bir kitap ama dev bir insanlık dersi ortaya konulmuş. "Ne varsa eskilerde var." sözünü çarpıcı bir şekilde hatırlatacak bir eser. Kahramanlar arasında geçen her bir diyalog, asırlarca güncelliğini koruyacak gibi hissettiriyor. Lennie Small! Masumiyetin timsali haline geliyor. Her insanın bir gün öldürdüğü icindeki o masumiyet. George Milton, basta kurnaz bir adam gibi görünse de son satirlarda bir masumiyete duyduğu sevgiyi, saygıyı, hatta merhameti anlayınca sizin de elleriniz titreyecek, onun vereceği karardan önce iki ihtimali siz de dusuneceksiniz. Doğru mu, yanlış mı? Kim bilir... Keyifli okumalar.
Kitabın adını ilk duyduğum yıllarda içimde bir merak uyanmıştı. Nasıl oldu da bunca yıl erteledim okumayı bilmiyorum. Bir gün bir öğrencim hediye edince hayatımın en anlamlı hediyesini aldığımı anlamıştım. Kafamda sürekli okumak istediğim bir kitap ama bir türlü başlayamama arasında bir sürprizdi. Yıllarca duyduğum meraktan olacak okumaya başlarken içimde çocuksu bir heyecan hissettim. Ve bosuna dillere destan olmamis bu kitap. Bir balık peşine takılan yaşlı adamla o teknede var olduğunuzu hissediyorsunuz. Onunla olta atıyor, tekneye vuran dalgaları hissediyor; misinenin kestiği elinizdeki yaraların acısını dindirmek için serin sulara elinizi sokuyorsunuz... tekne sallandığında düşmemek için siz de kitabın başında sabit kalmaya çalışıyorsunuz. Yaşlı bir adama hayret edip hayranlık duyuyorsunuz ve kaybetmenin üzüntüsünü değil haklı mağlubiyetin grurunu yaşıyorsunuz. Verilen emeği gördükçe içiniz kabarıyor, ruhunuzda uyanmayı bekleyen bir inatçı direnişe rastliyorsunuz. Ve nice duyguları okuyunca hissetmemeniz mümkün değil. Keyifli okumalar.
Tarihe merak duyanların ilgisini çekecek düzeyde. Kitapta ilgimi çeken ve beğendiğim durum aralara çok güzel kısa hikayeler serpistirilmesiydi. Ama kitap bazen akiciligini kaybediyor. Hikayeler birleştirilirken biraz daha etkileyici gecisler bekliyorsunuz. Olaylarin nasil baglanacagi tahmin edilebiliyorsunuz bu da merakı köreltiyor. Bunun dışında her şey güzeldi. Okuyunca pişman olmazsınız ama kekremsi bir tat kalabilir.
Sabahattin Ali'yi okumak basit degildir. Geçmiş günlerin tozlu anılarını süpürmeden okursanız gözlerinize, ruhunuza dolar geçmişin tozları. Hazır olmalısınız, diri durmalısınız. İçinizde çatlayan küçük bir yara, içinizi kemiren bir düşüncenin etkisinden saatlerce çıkamayabilirisiniz. Bazen Ömer olursunuz veya Macide ya da Bedri... onlarla Istanbul'da dolaşırsınız. Milyon yıl geçse de insanın kaderinin değişmeyeceğini anlarsınız. Tüm suç şeytandadır aslında. O şeytan mahveder ya sizi de... Ömer'e kızamazsınız. Şeytan onun da içinde degil mi? Sizin de İçinizde bir şeytan var. Ama sanıldığı gibi gizli değil. Bir ayna karşına geçerseniz o şeytanla karşılaşacaksınız.
Sabahattin Ali'nin kitaplarında ilgi çeken ilk unsur pürüzsüz cümleler. Durgun bir nehir üzerinde süzülen yaprak misali bir cümleye başladığınızda takılmadan cümlenin sonuna geliveriyorsunuz. Ve kurgu... Bu romanda kurgu peşinizi bırakmıyor. Kitabın son sayfalarına ulastiginizda aslında ilk sayfalarda size her şeyin açıkladığını fark ediyorsunuz. Okuduğunuz ilk sayfalardaki gizem kendini bir bir açık etmeye başladığında aklınızda çakan şimşekler ayrı bir okuma hazzı veriyor. Klasik sonlar aslında ama fark yaratan bir kalemden çıkıyor. Kitap bittiginde olaylar haftalarca zihninizde donmeye devam ediyor. Gerçek mi kurgu mu? Ayrımına varamiyorsunuz. Zihninizde böyle hayatlar da varmış diyerek kendi hikayenizin benzer kısımlarında bazı sukurleriniz oluyor.
Gözü kapalı tavsiye ediyorum. İyi okumalar dilerim.
7/10 puan verdi
İskender Pala'yi değerlendirecek sözleri sarf etmem mümkün değil. Tasvirleri, betimlemeleri, bizleri yazdığı dönemin zamanına götürür ve orada yaşatmaya başlar. Sanki o dönem o tarihte nefes alıp verirsiniz. Bu kitapta lale olmak isteyebilirsiniz. Bir sayfa süren bir lale betimlemesi sizi edebi zevkin doruklarına çıkarır. Olayların akışı sizi sürükler sürükler ve urpertir. Bir bölüm var ki -söylersem tadı kaçar.- Yaklaşık on sayfayı sanki bir saniyede okumuşsunuz hissine kapilirsiniz. Ask, lale yetiştirmenin incelikleri, cinayet, esrarengiz olaylar... Tarihin akışı içinde içinizde bir tat bırakacaktır. Keyifli okumalar.
8/10 puan verdi
Devlet yatılı okullarının en zor kısmı, akşam etutleridir. Bilenler bilir. Üç saat doldurulması gereken bir zaman dilimi öyle zor görünür ki! O yıllarda bu açıdan bakıyordum ama bana ayrılmış üç saatmis her akşam, simdi anlıyorum. Her neyse o sıkıcı zamanlarda oyalanmak için elimde bir kitap etüte giderdim. Bir kış günü kütüphanede gördüğüm "kaplumbagalar" yazısı dikkatimi çekti. Aldım, etutlerde okumaya başladım. "Kır Abbas"la öyle bir yolculuğa başladım ki her akşam etüt saatini bekler oldum. Kitabı bitirdiğimde bir daha okumak istemiştim. Toplumsal gerçekliği anlamak ve toplumun en alt sınıfı kabul edilen ama "Ataturk'ün milletin efendisi." Dediği köylüyü ve yaşadığı hayatı anlamak isterseniz, sofralarına misafir olmak isterseniz keyifle okuyabilirsiniz.
10/10 puan verdi
Başınıza gelebilecek en kötü felaketi hayal edin. Hiç ummadığınız bir an'da ummadığınız ve hak etmediğiniz bir felaket! Nasıl çıkardınız bu durumdan? Sabırlı olup geleceğe dair ümit besleyebilir misiniz? Uzun yıllar sürecek bir sonun başlangıcına korkmadan ilk adımı atabilir misiniz? Peki tanrıyı önce kaybedip sonra bulabilir misiniz? Bu süreçte canınızı emanet edebilecek bir dosta rastlayacaginizi bilebilir misiniz? Hiçbir kötülüğün yapanin yanina kâr kalmayacağını peki? Masumluğun yargilanisini? Görünen her şeyin ardında görünmeyen bir neden olduğunu? Eğer bu sorulara cevabınız yoksa bu kitabı hemen okumalısınız! Akıp giden cümleler arasında yolculuğa çıkacaksınız.
Okuduğunuzda, süre gelen tüm hikayelerin aslında bu kitapta bir izi olduğunu anlayacaksınız. Keyifli okumalar.
