Ayşe Tatile Çıksın"
google.com/url?sa=t&source...
Yıl 20 Temmuz 1974
İşte bu parolanın yüreğimizi hoplatan öyküsü var. Dönemin başbakanı Bülent Ecevit 46 yıl önce
Kıbrıs Harekatının kilit noktası hatta bu kararı veren Necmettin Erbakan'dır. İncelemende onun ismini dahi zikretmemen oldukça şaşırtıcıdır. Bu kitapta ya bu bilginin olmadığına ya da senin yanlı davrandığına işarettir. Rauf Denktaş'ın dilinden; m.youtube.com/watch?v=gjFBtC1...
Fatih Bey, zalim devlet diye bir şey de yoktur. Sübjektif buldum sizi. Evet Mehmetçik, çünkü Filistin, Kudüs ve Yemen de ölen üniformalılar asker değil de henüz çocuk olduğu için. Buna işaret edebilmek için kullandım o sözcüğü. İman gücü diyordunuz, cephede düşmanınız da Müslüman iken nasıl işliyor sizce? Ben materyalist olmayayım ama siz de biraz objektif mi olsanız? Harekatın akabinde Kıbrıs`ta görev yapmış bir asker babanın evladıyım, dönemin kudretten ne kadar yoksun olduğunu birinci ağızlardan dinlemişliğim de var. Bir telefon kablosu için İngilizlere muhtaç bir dönemden bahsediyorum. Tekrar edeyim bu, harekatın kurtardığı hayatlara bu anlamdaki başarısına gölge düşürmez. Sadece realist bir şekilde koşulları kabullenmek gerekir romantizm yerine. Şahsi deneyimlerim nesnel olmayabilir diye size gene de Mehmet Ali Birand ın Kıbrıs Harekatı için kaleme aldığı kitabı da öneririm, Zeytindağı ile beraber.
Okuma alışkanlığım annemden yadigar, babamın hiç okuduğunu görmedim. Ama kültürel anlamda annemden oldukça ileriydi; sanatın ve sporun dalları, İngilizce vb genel kültür konularında özellikle. Yaşları ilerledikçe annem de okumaz oldu pek, dikkatimi veremiyorum diyordu. Babam ise yapamadıklarını izler olmuştu; tenis turnuvaları, bilardo maçları vb. Ben ise işte her daim okurum kitaplığım zaten sağlam ama o temeli de annemin kitaplığından almışımdır.
¶¶Bir Afrika kabilesinde şöyle bir söz vardır: “Köyü tarafından sevilmeyen çocuk, sonunda o sevgi sıcaklığını hissetmek için köyünü yakar.”¶¶
"İlerle" demişti adam. "Sakın arkanı döneyim deme. Sadece İlerle." Arkanı döndüğün an her şeyin bitip hiçliğin başladığı an olacaktır. "
Giriş efsane değil mi sizce de? :))
merhaba, inceleme için elinize sağlık.
bir sorum olacak; giriş cümlesi "arkanı döndüğün an her şeyin bitip hiçliğin bittiği an olacaktır." şeklinde mi gerçekten? :)
eğer öyleyse anlam bozuk gibime geldi.
Yeraltı edebiyatının önemli bir örneği olan kitaptaki anlatım dilinin yalınlığı çok dikkatimi çekmişti. Yani yalınlıktan kastım o realizm tıpkı Otomatik Portakal`daki gibi çarpıcı, fütursuz bir dil. Yeri geliyor okuru rahatsız edecek biçimde şiddet ve pornografik öge barındırıyor. Bu noktada yeraltı edebiyatına yabancı okur için bu yazarın neredeyse tüm kitapları rahatsız edici olacaktır belirtmekte fayda var.
Kitap sağlam bir sistem eleştirisi; yeri geliyor metaforlarla (sabun/çift kişilik/kadın karakter Marla hatta) yapıyor bunu, yeri geliyor anlatıcının ağzından dinliyoruz.
Kitabin pek çok yerinde mekanize olmuş mavi/beyaz yakalılardan bahsederken yazarın “fordist” yaklaşıma da şık bir selam gönderdiğini belirtmekte fayda var. Ne kadar da tanıdık değil mi pek çoğumuz için? Maaş karşılığı huzur bulmadığımız, kendimizi ait hissetmediğimiz iş yerlerinde 8-5 mesai/ömrümüzü tüketiyoruz. Bir dövüş kulübü kursak da rahatlasak diyoruz :)
Aynı isimli filmde -ki bence kitap uyarlaması filmler içinde en iyilerindendir- sistem eleştirisi etkisi bir tık daha az hissediliyor.
kitap & film karşılaştırması da sitemde, okumak ve yorumlamak isterseniz buradan; aysunkaplankara.com/2020/12/20/figh...
Ziya Gökalp. Çok farklı bir coğrafya bu adam. Hani bir büyük takımı tutarsınız tamam da, bir de şehrinizin takımını tutmak vardır ya, Ziya Gökalp böyle bir his işte.
Milli Eğitim Basımevi’nin 1976’da bastığı ve içerisinde Diyarbekir, Peyman ve Volkan gazetelerindeki yazılarının bulunduğu bu eseri biraz daha yakından incelemek istiyorum.
Ziya Gökalp’i sevme nedenlerimden birisi de şudur ki, 48 yıllık ömre tarih bilincini ve sosyolojik bilgileri sığdırmayı başarmıştır. Ben 25 yaşındayım ve 1063 kitap okumama rağmen 1 eserim yok. Eser bırakan insanlara –bana hitap etmese bile- bu yüzden saygı duyarım.
Hangi gazetede hangi konulara değinmiş bunları da sizinle görsel olarak paylaşmak istiyorum ki, kitabı okumak isteyen, merak eden kardeşlerimiz olursa bundan belki faydalanırlar diye düşünüyorum. Buyrunuz efendim:
hizliresim.com/PqSEY7hizliresim.com/KikxxRhizliresim.com/iOuNfy
İçerik bilgimizi de paylaştıktan sonra sizleri daha fazla sıkmadan iyi okumalar dileyelim ve bitirelim. Esen kalınız efendim..
Makaleler -1Ziya Gökalp · Kültür Bakanlığı Yayınları · 197623 okunma
….bak şu hançerin üstüne.
Üzerinde İtalyanca bir cümle: Entrero in un cuore!
manası nedir biliyor musun? ‘’Bir kalbe gireceğim!’’ demek
ve bu senin kalbin. (Sayfa 179)
bu diyaloğa cevaben youtu.be/ZWwtLPtQLHw şunu bırakayım da 179' dan sonra nasıl bir kafayla okuduğum anlaşılsın :D
artık ciddileşebilirim