Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Musa Kaya

Musa Kaya
@Kiton
Lisans
34 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Saçma Sapan Bir Öykü
Dört gün oluyor, anılarımın en yapmacık sayfalarından bazılarını belli belirsiz bir tedirginlikle yazarken, kapının usulca vurulduğunu işittim, ama ayağa kalkmadım, yanıt da vermedim. Vuruşlar fazla güçsüzdü, benimse çekingenlerle işim yoktu. Ertesi gün, aynı saatte, kapının gene vurulduğunu işittim, bu kez vuruşlar daha güçlü, daha kararlıydı. Ama o gün de kapıyı açmak istemedim, çünkü davranışlarını bu denli çabuk düzeltenleri hiç sevmem.
Reklam
Yalnızca, kısır bir bahçede ölü yapraklarla dolu ölü bir havuzda yüzümü bir kez daha görmek için mi onca zaman sonra şu küçük başkente uğradım? Havuzun yanına vardığımda bundan başka bir neden düşünemiyordum.
Sayfa 15 - BabilKitabı okudu
Adamın bakışlarına içerlemiştim, ayrılmadan önce ona bir ders vermek istedim, omuz silkerek dedim ki: -Azizim, çirkin bir huyunuz var, size bir kron verdiler mi aval aval insanın dizlerine bakıyorsunuz. Başı, duvara doğru geriye sarktı, ağzı açık kaldı. Dilenci alnı gerisinde kafası işliyor, besbelli kendisiyle şu veya bu şekilde alay etmek istediğimi düşünüyordu. Parayı geri uzattı. Ayağımı hızla yere vurdum; para sende kalsın, diye bastım azarı. Bunca zahmete boşuna mı katlandığımı sanıyordu? Öyle veya böyle, neticede ben bu kronu ona borçluydum belki de. Ne yapayım, huy, eski bir borcumu hatırlamıştım. Karşısındaki namuslu bir adamdı, parmak uçlarına kadar dürüst bir adam. Aslında onundu bu para... Teşekkür mü, ne münasebet, bir zevktir benim için. Hoşçakal!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ağaca Tüneyen Baron
Cosimo, rahatça yerleşebileceği koca bir dalın çatalına kadar tırmandı, üç köşeli şapkası alnına düşmüş, başı omuzlarına gömülü, elleri koltukaltlarında, bacaklarını sarkıtarak oraya oturdu. Babamız pencerenin pervazından sarktı. “Elbet orada oturmaktan yorulup fikrini değiştireceksin!” diye bağırdı. “Asla değiştirmeyeceğim!” diye karşılık verdi ağabeyim dalın tepesinden. “Gününü göstereceğim sana, hele bir aşağı in!” “Bir daha aşağı inmeyeceğim!” Ve sözünü tuttu.
Yky, Çeviren: Filiz ÖzdemKitabı okudu
— Dünyada tahtakurusu varsa, ben ne yapayım. İcat eden ben değilim ya bunları. — Pislikten oluyor, pislikten. Saçmalayıp durma. — Pisliği de ben icat etmedim. — Senin odanda sıçanlar da var. Bütün gece koşuşup duruyorlar, işitiyorum. — Sıçanları da ben yaratmadım.
Reklam
Kulak Kesilmiş Kral
Dirseğini tahtın koluna dayayabilirsin; böylece kolun yorulmamış olur: gene asayı tutan sağ elinden bahsediyorum. Sol ele gelince, o boşta durur; onunla kaşınan bir yerini kaşıyabilirsin; kimi zaman kakım harmani boynunda bir kaşınma hissi yaratır, sonra bu his sırtına doğru yayılıp bütün bedenini sarar. Yastığın kadifesi de, ısındığında kaba etlerde, kalçalarda kaşınma hissi yaratır. Parmaklarını neren kaşınıyorsa oraya götürmekten, altın tokalı kemerini çözmekten, yakanı, nişanını, püsküllü omuzluklarını yana kandırmaktan çekinme. Kralsın, kimse tek söz edemez, yok bir de etseler bari. Başını hareket ettirmemelisin.  Unutma, taç başının tepesinde dengede durur,  tacı rüzgarlı bir günde kulaklarına kadar geçirdiğin bere gibi geçiremezsin başına. 
Türklerle savaş vardı. Dayım, Terralbalı Medardo vikontu Bohemya Ovası'nda Hıristiyanların ordugâhına doğru at sürüyordu. Peşinden de emir eri Curzio gidiyordu. Leylekler alçaktan uçuyor, beyaz sürüler oluşturarak, donuk, dingin havayı yarıyorlardı. — Niye bu kadar çok leylek var, diye sordu Medardo, Curzio'ya. Nereye gidiyorlar? Savaşa katılmış olan komşu dükleri hoşnut etmek için henüz gönüllü yazılmış olan dayım, daha acemiydi. Hıristiyanların elindeki son kaleden bir atla, bir emir eri sağlamış, İmparator'un karargâhına gidiyordu. — Savaş alanına gidiyorlar, diye kestirip attı emir eri. Yol boyunca bize eşlik edecekler.
Can
Bütün yıldızlarla bütün gezegenlere birer ad verdik, oysa belki hepsinin kendi adı vardı.
"Geri kalan tabutları köylüye teslim edin," dedi Pruşevski. "Hepsini verin," dedi adam. "Ölü envanterimize yetmiyor, köylü malını bekliyor. Bu tabutları salma12 usulüyle hazırlamıştık, el koymayın!" "Hayır," dedi Çiklin, "iki tabutu çocuğumuza bırak, küçük boyutlarda nasıl olsa." Meçhul adam durdu, bir şeyler düşündü ve razı olmadı: "Olmaz! Biz çocuklarımızı nereye koyacağız peki? Tabutları boy boy hazırlamıştık: Üzerleri işaretli, kim nereye sığar diye. Hepimiz tabutumuz olduğu için yaşıyoruz: Tabut bizim tek mülkümüz! Tabutları içlerine yatmak amacıyla hazırlamıştık, sonra da onları mağaraya sakladık."
Sayfa 72
"Eskiden gençlerin okuması gerekirdi; adları cahile çıksın istemezlerdi, ister istemez çalışırlardı. Oysa şimdi dünyadaki her şey saçmadır demeleri yeterli, bir anda başarıya ulaşıyorlar. Gençler sevinmişlerdir buna. Aslında eskiden sadece budalaydılar, şimdi ise birdenbire nihilist oluverdiler.”
Reklam
Çöl Rüzgârı
Nasyonel sosyalistler Lichtenberg'i zapt ettiler, iki kulağını kopardılar, cinsel organını ezerek yok ettiler, kalan bedeninin üzerinde yürüyerek çiğnediler. Lichtenberg acısını soğukkanlılıkla kavrıyor ve kaybolan organları için üzülmüyordu, çünkü aynı zamanda ıstırabının da vasıtalarıydı onlar. Dünyayı saran bu havasızlıkta, hareketin garazkar katılımcılarıydı.
Potudan Nehri
"Ayaklarımı sıkıyor," dedi Lyuba potinleri için. "Siz oturun, ben uyuyacağım, yoksa karnım acıkıyor ve bunu düşünmek istemiyorum." Lyuba soyunmadan yatağa girdi, saç örgüsüyle gözlerini örttü.
"Şu tüpü görüyor musun?" Dedi. Gördüğümü söyledim. Sonra içinde sarı bir sıvı bulunan tüpü işaret etti. "Şu tüpü görüyor musun?" Görüyordum. "Yeşil sıvıyı, sarı sıvıya dök," dedi. Döktüm. Puff diye bir ses çıkararak alev aldı. Saçımı ve parmaklarımı yaktı. Canım yanıyordu. Gözlükleri düşünceye kadar güldü, Pat Lannon. Sonra ben de güldüm; ama numaradan.
68 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.