Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sema Nur Koçak

Sema Nur Koçak
@Kocaksema
Lisans
16 okur puanı
Ocak 2017 tarihinde katıldı
375 syf.
·
Puan vermedi
Uçurtma Avcısı
Uçurtma AvcısıKhaled Hosseini
9.2/10 · 164,7bin okunma
Reklam
İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizdeki şeytan yok... İçimizdeki aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
272 syf.
·
Puan vermedi
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde
8.5/10 · 73,1bin okunma
Reklam
İçimde olması gereken bir şeyin kaybından hangi mağaraların ücrasına saklandığımı, oradan hiç çıkmamak üzere kendime davalar aradığımı anlıyorum. Her şeyi tamamlayacak olan o şey. Ancak onunla var olabilirim. Irmak bir başlangıç. Bir düş. Ama bir yol ve yoldaş. Ne tabiat parçası, ne çiftlik hayali. Ne kaçıp gitmek, ne ekip biçmek. Sefer de içimde, tahammül de.
"Bizim hareketimiz, mesuliyet hareketidir. Davamız hayata uymak değil, hayatı Hakk'a uydurmaktır."
“Çoğunluğun sesi doğrudur kuralının dışında yalnızca vicdan kalır .”
...Kitaplarda yer almış bir öyküdür. Üç arkadaştan söz eder. Derler ki: Binli yılların başlarında çağı etkilemiş üç İranlı vardır: Dünyayı gözlemlemiş olan Ömer Hayyam, dünyaya hükmetmiş olan Nizamülmülk ve dünyayı titretmiş olan Hasan Sabbah.
Eğer bir yüz, üstten ya da alttan ışık aldığına göre değişiyorsa, neydi bir insan yüzü? Her şey neydi??
Reklam
“Çünkü insanlar büyüğe karşı, korkunca, güzele karşı gözlerini yumabiliyor, ezgilere ya da gönül çelici sözlere kulaklarını tıkayabiliyorlardı. Ama kokudan kaçamıyorlardı. Çünkü koku, soluğun kardeşiydi.Onunla birlikte insanların içine giriyordu, yaşamak istiyorlarsa karşı duramıyorlardı. Hem de tam orta yerlerine giriyordu, doğrudan kalplerine ve orada akla karayı ayırır gibi ayırıyordu ilgiyle aşağılamayı, iğrentiyle zevki, aşkla nefreti.Kokulara egemen olan, insanın kalbine egemen olurdu.”
126 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.